Ali Cinan
İnsan dört mevsim gibidir
Bir zamanlar dört oğlu olan bir adam varmış.
Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve peşin hükümlü, ön yargılı olmamaları için onları bu hususta eğitmek istemiş. Bu sebeple her birini uzak bir yerde bulunan bir ağacın yanına gidip, ona bakmalarını istemiş.
İlk oğlan kışın gitmiş.
İkincisi ilkbahar’da.
Üçüncüsü yazın.
Sonuncusu da sonbahar’da.
Geri döndüklerinde hepsini çağırmış ve bir araya toplayıp ne gördüklerini sormuş.
İlk oğlan, ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.
İkinci oğlan hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı diye itiraz etmiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş ve düşüncelerini şöyle dile getirmiş: “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim” demiş.
Sonuncu oğlan, hepsinin söylediklerinin noksan olduğunu ağacın meyvelerle yüklü, canlı ve hayat dolu olduğunu belirtmiş.
Sıra yaşlı adamın oğullarına vereceği derse gelmiş… Oturduğu yerden şöyle bir doğrulup geriye yaslanmış ve ağır-ağır, tane-tane ifadelerle söze başlamış… Öncelikle hepsinin haklı olduğunu; çünkü farklı mevsimlerde ağacı görmeye gittiklerini hatırlatmış…
Sonra da onlara dönüp
Bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra hemen yargılayamayacaklarını ya da neye sahip olup olmadıklarını tam olarak bilemeyeceklerini anlatmaya çalışmış.
Gerçekleri ancak sonunda, dört mevsimi gördükten sonra tam olarak anlayıp idrak edebilirsiniz. Eğer kış’tan vazgeçerseniz; ilkbaharın nimetinden olursun, ayrıca yaz’ın güzelliğinden de sonbahar’ın bütünlüğünden de mahrum kalırsınız. Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı bir mevsim yüzünden yargılamayın. Unutmayın ki ilerde şu anki zamanı arayabileceğiniz gibi, daha güzel günler de yaşayabilirsiniz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.