ADNAN AVCI
İşte Cenab-ı Hakk’ın şehit olanlarak kabre girenlere vaad ettiği mükâfatlar…
“Ve sakın Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma! Bil‘akis (onlar) hayatdardırlar, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.
(Hem onlar,) Allah’ın kendilerine ihsânından verdiği şeylerle sevinen kimselerdir ve arkalarından kendilerine (henüz) katılamayanları: “Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun (da) olmayacaklardır” diye müjdelemek isterler!(*)
(Onlar) Allah’dan (gelen) bir ni‘meti ve bir ihsânı ve şübhesiz Allah’ın, mü’minlerin mükâfâtını zâyi‘ etmeyeceğini (de) müjdelemek isterler.
“(Uhud’da) kendilerine yara isâbet ettikten sonra Allah ve Resûlünün (cihad) davetine icâbet edenler var ya, işte onlardan iyilik eden ve (günahlardan) sakınanlar için pek büyük bir mükâfât vardır.” (Âli İmran, 169-170-171-172)
(*)İbn-i Abbâs’dan (ra) bir rivâyete göre, Resûl-i Ekrem (asm) ashâbına şöyle dedi: “Uhud’da şehîd olan kardeşlerinizin ruhlarını, Allah (cc) yeşil kuşların karnına koydu. Bunlar Cennetin nehirlerine gider, meyvelerinden yer ve arşın gölgesinde asılmış altın kandillere girip barınırlar. Şehitler böylece güzel güzel yiyip içip istirâhat edince şöyle derler: ‘Bizden kardeşlerimize kim haber götürecek ki, bizler Cennette diriyiz, rızıklanıyoruz. Böylelikle onlar da Cennete karşı isteksiz olmasınlar ve harbde korkaklık göstermesinler!’ Allah (cc) onlara cevâben: ‘Onlara sizin haberinizi ben duyuracağım!’ buyurdu ve bu âyet-i kerîmeyi inzâl eyledi.” (İbn-i Kesîr, c. 1, 336)
Şehitler az bir amele karşılık çok mükâfat alırlar
“Ve şânım hakkı için, eğer Allah yolunda öldürülür veya (o yolda iken) ölürseniz, elbette Allah’dan bir mağfiret ve bir rahmet, onların (dünyada) toplamakta olduklarından daha hayırlıdır!” (Âli İmran, 157)
“Bir nefer (asker), bir saat işkence altında şehîd edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki, on sene başkası çalışsa, ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehîd olduktan son ra ona sorulabilse: ‘Az bir şey ile pek çok şeyler kazandım!’ diyecektir.” (Mektûbât)
Şehitler cennetin en yüksek köşklerinde bulunacaktır
Nuaym bin Hebbar’dan (ra) rivayetle;
“Allah (cc) yolunda ilk safta ve yüzünü çevirmeden öldürülünceye kadar savaşıp şehit olanlar Cennet’in en yüksek köşklerinde buluşacaklardır. Rabb’in onlara rahmetiyle gülecektir. Yüce Allah, mümin kuluna gülerse artık onun için hesap yoktur.” (Taberânî)
Şehitlerin bütün günahları affedilir
Enes (ra) rivayet ediyor;
“Allah (cc) yolunda şehit edilmek, kul hakkı hariç bütün günahları affettirir.” (Müslim)
Sehl bin Huneyf (ra) rivayet ediyor;
“Şehidin yere dökülen ilk kanıyla birlikte, kul hakkı dışındaki bütün günahları bağışlanır.” (Taberânî)
“Karada şehit olanın kul hakkı ve emanet hariç bütün günahları affedilir. Denizde şehit olanın ise kul hakkı ve emanet de dahil bütün günahları, affedilir. (İbn-i Şahin – Tergib)
Şehitlerin 70 kişiye şefaat hakkı vardır
Ebu’d-Derdâ’dan (ra) rivayetle;
“Şehit, yakınlarından yetmiş kişiye şefaat eder.” (Ebû Davud)
Hz. Osman (ra) rivayet ediyor;
“Kıyamet günü ilk şefaat edecek olanlar; peygamberler, sonra âlimler, sonra da şehitlerdir. (Hatib)
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor;
“Şehit hemen kanının ilk damlasıyla birlikte affedilir, iki huriyle evlendirilir. Akrabalarından yetmiş kişi hakkında da şefaati kabul edilir. Kişi Allah (cc) yolunda düşmana karşı savaşırken ölürse, kendisine kıyamete kadar yaptığı işten dolayı mükâfatı yazılmaya devam edilir. Sabah akşam rızkı kendisini getirilir. Yetmiş huriyle evlendirilir. Ve kendisine şöyle denilir: “Dur! Hesap bitinciye kadar şefaate devam et!” (Taberânî)
Şehitlere kabirde imtihan yoktur
Raşid İbn-u Sad anlatıyor;
Bir zât Resulullah’a gelip: “Ey Allah’ın Resul’ü, niye şehid dışında kalan müminler kabirde imtihan edilirler?” diye sordu. Resulullah şu cevabı verdi: “Şehid’in ölüm anında tepesinin üstünde kılıç parıltısını hissetmesi imtihan olarak ona kâfidir.” (Nesâî)
Şehitler ölüm acısı duymazlar
Ebu Hureyre’den (ra) rivayetle;
“Şehidin ölüm darbesinden duyduğu ızdırap sizden birinin çimdikten duyduğu ızdırap kadardır.” (Tirmizî)
Şehitlere kabir azabı yoktur
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor;
“Kim hasta halde ölürse şehit olarak ölmüştür ve kabir azabından korunmuştur, sabah akşam cennetten rızıklandırılır.” (Kütüb-i Sitte)
Şehitler için kabir cennetten bir bahçedir
İbn-i Abbas’tan rivayetle;
“Şehitler, kabir aleminde cennetin kapısında akan bir nehrin kıyısında yeşil bir çadırın içindedirler. Rızıkları sabah akşam cennetten kendilerine gelir.” (Müsned)
Şehitler kıyamet günü Arş’ın gölgesindedir
Ebu Hureyre (ra) rivayet ediyor;
“Şehitler Allah (cc) katında ve gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Arş’ın gölgesinde miskten bir tepe ve yakuttan minberler üzerinde otururlar. Rabb onlara der: “Size verdiğim sözde durmadım mı? Size olan vadimi yerine getirmedim mi?” Onlar: “Rabbimize yemin olsun ki verdiğin sözde durdun, bize olan vadini yerine getirdin” derler. (Kütüb-i Sitte)
Namaz kılmadan cennete girebilen tek kişi şehit olan bir sahabedir
Ebu Hureyre’den (ra) gelen bir rivayette;
“Bana bir kerecik olsun namaz kılmadan cennete giden bir zâttan bahsettiler. Bu kimse Amr İbnu Sâbir imiş” demiştir.
Bu zât “Allah ve Resulü lehine (Mekkelilere) kızarak savaştım” demiş, sonra ölmüş ve cennete gitmiştir. (Kütüb-i Sitte)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.