Sürekli yanlış kişilere âşık olup hayal kırıklığı mı yaşıyorsunuz? Bunun sorumlusu, sandığınız gibi kader değil bilinçaltı… Uzmanlara göre, zıt karakterler birbirini etkiliyor ama bu aşk uzun sürmüyor.
Şimdiye kadar hep yanlış erkeğe tutuldunuz ve mutsuz oldunuz. Alman psikolog Herman Meyer’e göre, aslında yanlış kişi diye bir şey yok. Sorun, kişinin korkuları ile beğenmediği partnerinde kendi karanlık tarafını görmesi.
Herkesin çevresinde aşkta bir türlü aradığını bulamayan kişiler var. Kiminin aşık olduğu her zaman evli çıkar, bir diğerinin romantik beyaz atlı prensleri ise hep çapkın ve zorba…
“Herkes hak ettiği kişiye aşık olur” diye Türkçe’leştirilebilecek “Jeder Bekommt den Partner, Den Er Verdient” isimli kitabın yazarı psikolog Herman Meyer’in, bu konuda çarpıcı bir teorisi var:
Kaderi suçlamayın
“Yanlış kişi diye bir şey yok. Âşık olduğumuz kişileri kader belirlemez, belirli kurallar ve bilinçaltı o kişiye aşık olmamızı sağlar” ve “Kişi karşısındakinin evli olduğuna dair bütün sinyalleri görmezlikten gelir” diyen Meyer’e göre, genelde evli kişilere aşık olanlar, aslında ilişkiye girmek istemiyor, bağlanmaktan korkuyor, bir ilişkinin getireceği sorumluluklardan kaçıyor.
Sıkça görülen başka bir durum ise kişilerin kendilerine uymayanlara ilgi duymaları. Hareketli kadın, sakin adama, titiz adam dağınık kadına aşık oluyor.
Cicim ayları bitince…
Meyer bunu “Kişiler eğitim ve sosyal düzey olarak kendilerine yakın, ancak karakter olarak kendisinin zıttı olan kişileri partner olarak seçiyorlar; kendilerinde bastırdıkları tarafları gördükleri kişilere ilgi duyuyorlar. Zıt kutuplar birbirini çekiyor, ancak çok az ilişkide kişiler birbirini dengeleyebiliyor.
Cicim ayları geçtiğinde partnerde eskiden bizi çeken özellikler birdenbire sinir bozucu olarak algılanmaya başlıyor” diye yorumluyor. Alman uzmana bakılırsa, en sağlam temelli birliktelikler, birbirlerine benzeyen karakterlerin oluşturdukları…