MURABBA
Geçti cânânın firâkı cânıma
Tîr-i cevri gibi girdi kanıma
Nâleden bir kimse gelmez yanıma
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Bahr-i aşkına olal’dan âşinâ
Yad oluptur cümle-i âlem bana
Yalınız kaldım garîb ü mübtelâ
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Yaktı yandırdı beni nâr-ı firâk
İşidenlerden ırak olsun ırak
Hey ne müşkil derd olur bu iştiyâk
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Derdmendine şefâat eylesin
Hâtırım sorsun inâyet eylesin
Bî-vefâlıktan ferâgat eylesin
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Âşık olal’dan ana leyl ü nehâr
Aşkım artar eksilir sabr u karâr
Olmasın Yahyâ gibi mahzûn u zâr
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
YAHYA BEY
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Kelimeler
âhu: Ceylan.
âşinâ: Bildik, tanıdık; bilen, tanıyan.
bâd-ı sabâ: Sabah yeli.
cânân: Sevgili.
derdmend: Dertli.
feragat: Vazgeçme, el çekme; istirahat, dinlenme; vazgeçecek kadar zengin olma.
firâk: Ayrılık, ayrılık acısı.
inâyet etmek: Yardım etmek.
iştiyâk: Özlem, arzu, istek.
leyl ü nehâr: Gece ve gündüz.
mahzun: Hüzünlü.
mihnet: Eziyet, sıkıntı.
nâle: İnleme, feryat.
nâr-ı firâk: Ayrılık ateşi.
şefaat: Birinin suçundan geçilmesi veya dileğinin yerine getirilmesi için edilen aracılık.
tîr-i cevr: Eziyet oku.
yad: Yabancı.
zâr: Ağlayan.
Günümüz Türkçesiyle Söylenişi
Sevgiliden ayrılığım canıma yetti. Eziyet okları kanıma girdi. İnlememden kimse yanıma gelmez. Ey sabah rüzgarı sevgilime bunları söyle.
Aşk deniziyle tanıştığım zamandan beri bütün insanlar bana yabancı olmuştur. Garip ve tutkulu bir şekilde yalnız kaldım. Ey sabah rüzgarı sevgilime bunları söyle.
Beni ayrılık ateşi yaktı, yandırdı. Bu arzu çok zor bir derttir. Duyanlardan bu uzak olsun. Ey sabah rüzgarı sevgilime bunları söyle.
Sevgili ben dertliye şefaat eylesin. Hatırımı sorsun, bana yardım etsin. Vefasızlıktan vazgeçsin. Ey sabah rüzgarı sevgilime bunları söyle.
Ona âşık olduğum zamandan beri gece gündüz aşkım artar, fakat sabrım ve kararlılığım azalır. O sevgili Yahya gibi hüzünlü ve feryat dolu olmasın. Ey sabah rüzgarı sevgilime bunları söyle.
Metin Üzerine Araştırmalar
1- Şiirin teması nedir?
Şiirin teması ayrılıktır. Şair sevgiliden ayrı olduğu için eziyet oklarının kanına girdiğini ve devamlı inlemesinden dolayı kimsenin yanına gelmediği söylüyor.
2- Şiirde, halk şiiriyle benzerlik gösteren yönler nelerdir?
Şiir nazım biriminin dörtlük olması, sabah rüzgarından sevgiliye haber gönderilmesi, kafiye şemasının aaaa, bbba, ccca, ddda, eeea şeklinde yani koşma gibi olması, şairin mahlasının son dörtlükte geçmesi bakımından halk şiirine benzemektedir.
3- “Bâd-ı sabâ”nın şiirdeki görevi nedir? Halk şiirinde buna benzer söyleyişler var mıdır? Araştırınız.
“Bâd” kelimesi “yel” anlamıyla Divan şiirinde oldukça geniş bir kullanım bulmuştur. Sevgilinin saçlarındaki koku rüzgârda daima mevcuttur. Sabah vakti esen rüzgârda bu özellik daha belirgindir. Bazen bu şiirde de olduğu gibi rüzgarı bir postacı, bir ulak olarak görürüz. Bu durumda sevgiliden âşıka koku, âşıktan sevgiliye özleyiş, niyaz, ah u feryat getirip götürür.
Şair sevgiliye kendisine şefaat etmesini, vefasızca davranmaktan vazgeçmesini, âşık olduğundan beri gece gündüz aşkının arttığını fakat sabrının ve kararlığının azaldığını söylemesini istiyor.
Halk şiirinde de rüzgâr sevgiliye haber götürür; bunun örneği olarak Ruhsatî’nin aşağıdaki Koşma’sı gösterilebilir:
KOŞMA
Ilgıt ılgıt esen seher yelleri
Benim âhu bakışlımdan bir haber
Yine bahar geldi dağlar yeşerdi
Söyle benim dal bakışlımdan bir haber
On yıldır Ruhsatî hasret yüzüne
Mihnet tuzağını kurdum izine
Seher yeli vardınsa Çamdüzü’ne
Benim âhu bakışlımdan bir haber
4- Şiiri kafiye bakımından inceleyiniz, koşma ve şarkı nazım şekilleriyle karşılaştırınız.
Şiirin kafiye örgüsünü incelediğimiz zaman koşma ve şarkıya benzediğini görürüz. Hatta “Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma” mısraının tekrarıyla şarkılardaki nakarat mısraları gibi şiire ahenk kazandırılıyor. Tekrar edilen bu mısra şiirin temasını da anlatıyor. Ayrıca dörtlükler arasındaki konu bütünlüğünü sağlıyor.
Murabbalar zaten koşmadan etkilenerek yazılmış şiirlerdir. Bestelenerek okunan murabbalar şarkının ilk örnekleri sayılabilir.