Adrenilini hissetmemis insan yoktur herhalde. Biryerden düsecek gibi oldugumuzda, korkutugumuzda, heyecanlandigimizda, vücudumuzun salgiladigi biricik hormonumuz, adrenalin
Dagcilarin cok yakindan tanidigi adrenalinin ismini Istanbulda dagcilik malzemeleri satan bir magazaya vermesi ( www.adrenalin.com.tr ) tesadüf degildir ve bagimlilik yaptigi iddialarinin, dagciligi birakilamayan bir tutku olmasina sebep oldugu da söylenebilir.
Asik oldugumuz kisiyi gördügümüzde, sinavda sorulari cözemeyecegimizi düsünüp iste bu yandigimizin resmidir dedigimizde, araba ile yüksek hiz yaptigimizda, lunaparktaki eglence araclarinda, birseyi yetistirmemiz gerekirken, yetisemeyecegini düsünüp panik oldugumuzda ve bunlara benzer bircok heyecan ve panik verici durumda karsimiza cikarak, kalp atisimizi, gkiloz yakimini arttiran bir hormon ve ayni zamanda bir sinir ileticidir (neurotransmitter) adrenalin.
Ona ismini veren böbrek üstü bezlerinden (adrenal medulla) salgilanan adrenalin aslinda yalniz degildir.
Yapisal olarak adrenaline cok benzeyen diger bir hormon olan noradrenalin’in %20’lik bir katkisiyla salgilanir böbrek üstü bezlerinden.
Molekül yapisina baktigimizda, bircok dogal molekülde bulunan feniletilamin yapisini görmek pek de zor degil sanirim. Ayrica L-DOPA yazisinda bahsettigim Dopamin’e de yapisal olarak cok benzemektedir.
211-212 °C’de eriyen beyaz kati halde bulunan adrenalin, isiya ve havaya karsi oldukca hassastir ve koyu renkli ürünler vererek bozunur (tahminim, hidroksi grubunun yükseltgeniyor olmasi ve daha baska seyler tabi).
Adrenalin, 1900 (Takamine) ve 1901 (Aldrich ve von Fürth) yillarinda iki farkli grubun bagimsiz calismalari sonucu ilk olarak izole edilmistir ve ilk olarak izole edilen hormon ünvanini almistir [1]. Molekül yapisini ise Jowett, ilk total sentezini de Stolz, 1904 yilinda elde etmislerdir [2]. 1950 yilinda, Earl Sutherland in, adrenalinin ve glukagonun, glikojen metabolizmasini tetikledigini bulmasi ise, hormonlarin etkilerinin moleküler yolaklarinin tesbit edilmesi konusunun milat tarihi olmustur [3]. Bu calisma ayni zamanda Earl Sutherland’in 1971 yilinda Nobel Tip Ödülünü kazanmasinda da önemli rol almistir [4].
Adrenalinin hormon özelligi, Earl Sutherland’in da buldugu üzere insülinin tam tersi etki yapmaktadir. Kandaki seker seviyesinin düsmesi sonucu salgilanarak, kaslarda glikozun yanmasini saglar ve ayni zamanda, ayni etkiyi yapan glukagonun salgilanmasini da tetikler ve insulin salinmasini da azaltir.
Bir sinir iletici (neurotransmitter) olarak Adrenalin, fiziksel ya da zihinsel uyarilma sonucu salgilanarak sempatik sinir sistemini etkiler. Bunun sonucu olarak da, kalp atisinda hizlanma, kanin pihtilasmanin yavaslamasi, terleme gibi etkiler görülür [5].
Ilac olarak tipta bircok kullanim alani olan adrenalin, baslica, kalp atisinin hizlandirilmasinda, astim hastaligina karsi ve istemsiz kaslarin gevsetilmesinde kullanilir.
Adrenalin’in aliskanlik yaptiginin söylendigini söylemistim. Molekül yapisina baktigimda, ecstasy’ye olan benzerligi, bunun dogru olabilecegini düsündürtüyor bana. Ama bu isler göz karari olmaz.
Ilac olarak alinmasinin disinda kullanilmasi elbette sakincali ve asiri alinmalarinin cok ciddi yan etkilerinin oldugu bilinmektedir. Tabi vücudunuz dogal olarak üretiyorsa, bunun bir sakincasi yoktur herhalde. Atlayin, hoplayin, ziplayin, heyecanlanin, panik yapin belki arada (Kazimin p hali aklima geldi,simdi.) ama köpekleri karsisinda bunu yapmayin. Köpeklerin salgilanan adrenalini hissettikleri ve sizin ondan korktugunuzu anladigi düsünülmektedir.