Kumuk Türkleri

Kumuk Türkleri

ABONE OL
Eylül 4, 2023 10:01
Kumuk Türkleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kuzey doğu Kafaksya ile Hazar denizinin batı kıyısı boyunca, Azerbaycan smırlarmdan kuzeye doğru uzayan sahada yaşayan Kumuk’lar, bugünkü iç idarî taksimata göre, Otonom Dağıstan Sovyet Cumhuriyetine dahildirler. Kitle halinde bu cumhuriyetin Hasavyurt, Babayurt, Kızılyurt, Buynak, Kayakent ve Kaytak eyaletleri ile, Mahaç-Kale yöresindeki altı köyde ve ayrıca Mahaç-Kale Hasavyurt, Buynaksk, Izberbaş ve Derbent şehirlerinde yerleşmişlerdir. Dağınık bir halde, Grozni eyaletinde yerleşenleri bulunduğu gibi, Kuzey Osetiya köylerinde de yaşayanları vardır. 1925 yılı sayımına göre bütün Kumuk’larm sayısı 160.000 kişidir.

Kumuk’lann kuzeyde komşuları Nogay Türkleri, batıda Avar’larla Dargin’ler, güneyde otuz bini aşmayan Tabasasaran’-lar, diğer bir deyimle Tebersaran’lar ve Derbentte yerleşmiş olan Azerî Türkleridir. Kumuk ülkesini sulayan nehirlerin başlıcası: Terek, Sulak, Ullu-Çay, Hamri-Özen, Şura-Özen ve Manas-Özen’-dir. Doğu cephesi ise Hazar denizine dayanır. google belgeseli

Tarihleri hakkında kesin bir bilgiye rastlanmamaktadır. Jeopolitik durum sebebiyle ülkeleri VII. yüzyıldan itibaren Hazar devleti sınırları içerisine alınmış ve Oğuz-Kıpçak Türk boylarının bu sahadaki kaynaşması neticesinde, bir Türk uruğu olarak teşekkül etmiştir. Bu suretle Kumuk Türk uruğu, Moğol istilâsından çok önce, bilhassa Oğuz ve Kıpçak gibi kudretli iki öz Türk halkının karmasından türemiştir. Yaşayış tarzı ve bugünkü aile yapısiyle, konuştukları kendi şive veyahut ağızları, millî kültürleri, bu tarihî gelişmeyi katiyetle belirtmektedir. Her ne kadar Sovyet antropologları bunları, çeşitli hipotetik faraziyelerle, Türk olmayan kadir îndocermenlere bağlamakta iseler de bu doğru değildir. android pil tasarrufu

Rus istilâsı’na kadar Kumuk’lar, Şahmal’lık (Şamhal) sistemine bağlı müstakil ve millî bir idareye sahip idiler. XV.-XVI. yüzyıla ait tarih kaynakları, bu Şahmallığa “Tarkov”adı vermişlerdir. 1813 yılında, diğer Dağıstan, yahut Kuzey – Kafkasya toprakları gibi Kumuk Türkleri de Rusya esaretine alınmıştır. Gülistan muahedesi işbu esareti tasdik eden vesikalardan biri, belki de başlıcasıdır. Buna göre de XIX. yüzyılın ortalarına doğru Kumuk uruğu, tamamiyle millî idaresini kaybermiş ve çarlık rejimi tarafından Kuzey Kafkasya halkları içerisinde eritilmeğe çalışılmıştır.

Fakat çarlık Rusya’sının bu yoldaki bütün teşebbüsleri, hiç bir netice vermemiştir. Kendi millî aile yapılaşma ve tarihî Türk geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, kendi şiveleri ve halk edebiyatları ile yaşamış, en ufak bir asimilasyona tâbi olmamışlardır. Rus edebivatmda “adat ’dive köklü bir yer almış bulunan Kaf-kafva halklarına ait tarihî “örf” e bağlı idare sistemi ve aile kuruluşu, Kumuk’lar için de bir nevi “yasa” değerinde olmuştur, îsbu “adat” yahut “örf ve gelenek” Türk – İslâm halklarını Rus istilâsı şerrinden korumaya yaramış ve bugün de yaramaktadır.

Teamül hukuku esaslarına göre idare edilen Kumuk Türk ailesinde, patriarkal idare sistemi hâkimdir. Buna rağmen, ecdat yadigârı “adat” üzerine, kadma karşı büyük bir saygı beslenmekte idi. Nitekim kadını öldürmek, en büyük suç sayılarak, kaatile en ağır ceza verilirdi. Kadınlar bölümü, aile içerisinde ayrı olduğu halde, baş kadın, adat, yani gelenek usûlüne göre, erkekler meclisine de katılıp, konuşmak ve hattâ beraber yemek yemek hukukuna sahip idi. Evi ve aile efradını teçhiz etmek ve giydirmek de kadına aitti. Buna göre, boş samanlarında kumaş ve halı dokur-du. Ayrıca ziraat ve bahçeciklikte de erkeklere yardımcı idi. Kadın aile içerisinde büyük bir saygıya ve imtiyaza malikti.

İktisâdi ve ziraî’hayat çalışmaları da, esaslı bir disipline, örfe bağlanmıştı. Teâmül hukukuna göre “bulğa” dedikleri bir nevi yardımlaşma yahut “İmece” usûlü hâkim idi. Kollektif çalışma yolu ile yapılan bu yardımlaşma: “çop bulğa”, yani harman savurma; “orak-bulğa”, yani orakla çalışma; “gabijdey-bulğa”, yani mısır temizleme ve saire gibi, yine örfçe kararlaştırılmış nevilere ayrılırdı. Ortaklık sistemi de mevcut idi. Sovyet istilâsı, maalesef bu eski Tük geleneğini kaldırmıştır. Fakat kaldıramadığı en sağlam şey millî yemeklerdir.

Kumuk’larm, bugünkü anlayışımızla, klâsik bir edebiyatları olmamıştır. Buna mukabil, oldukça zengin bir halk edebiyatları mevcuttur. Çeşitli nevilere ayrılan bu edebiyatın kurucusu XIX. yüzyıl ortalarına doğru yaşamış olan şair İrçi Kazak’tır. Halk arasında millî Kumuk mazisini, istiklâl devrini terennüm etmesiyle geniş bir şöhrete sahipti. Garip Kumuk Türkünü okşamakla millî bir şair payesine yükseltilmişti. Fakat çarlık Rusyası bu halk ozanını, Kumuk Türklerine çok görmüş, İrçi Kazak’ı, Sibirya’ya sürmüştür. Eli ve ayağı kelepçeli, uzak Sibirya’ya yayan ve yalın ayak yola çıkarılan bu millî Kumuk şairini ne onlar, ne de bizler, hiç bir vakit unutamıyacağız. Aksine onunla, 160.000’lik Kumuk’u koca Rusya’ya karşı koyduğu için, ilelebet iftihar edeceğiz.

Aşağı yukarı aynı tarihlerde, hem şair ve etnograf olan M. Nay Alibeyli ile, 1883 yıllarında Petersburg’da, ilk Nogay ve Kumuk Şarkıları örneklerini yayınlayan Magomet Efendi Osmanza-de faaliyette idiler. Bu örnekler içerisinde Osmanzade ile Kazak’ın da .şiirleri bulunmaktadır.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP