Eskiden tahammül edilen olay ve durumlara tahammül edememe ve sinirlilik duygusunun son dönemde sıkça duyduğumuz yakınmalar haline geldiğini görmekteyiz. Neden olduğu ve aslında bir hastalığa mı bağlı yoksa sadece durumsal bir sonuç mu olduğu ise merak edilenler arasında yer almaktadır.
Öncelikle bir kişiyi değerlendirirken mevcut durumu, yaşam koşulları, bireysel özellikleri göz önüne alınmalıdır. Kişinin daha önceki yaşamında nasıl bir birey olduğu ve hangi durumların değiştiği irdelenmelidir. Bazen yalnızca iş seçimindeki yanlışlar veya fark edilmeyen bir iş baskısı veya yaşam koşullarının zorlayıcılığının, sinirlilik ve tahammülsüzlükle sonuçlanabileceğini bilmemiz gerekir. Sevdiği işi yapmayan birinin daha tahammülsüz, hayalindeki ofisi açmış bir kişinin ise daha mutlu ve tahammül düzeyi yüksek olabileceğini tahmin edebiliriz.
Ancak yalnızca bir konu üzerinden durumu özetlememek gereklidir. Şehir yaşamı, ekonomik sorunlar, iş ve gelecek kaygısı artan toplumlarda ve pandemi de göz önüne alınırsa, bu tarz yakınmaların daha fazla olması ise beklenen bir sonuç olacaktır.
Bunların yanında yine diğer psikiyatrik hastalıklar veya tıbbi durumlar da sinirlilik ve tahammülsüzlüğü yaratabileceği akılda tutulmalıdır. Pandemi gibi dünya genelindeki çoğu canlıyı etkilemiş bir hastalığı ve bunun insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etkiyi göz önüne alırsak, insanların dönemsel olarak birbirine tahammülünün azaldığı anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bunun bir bozukluk veya kişinin yaşamını, sosyal, mesleki ve bireysel anlamda etkileyen bir neden olması halinde, yardım almak en uygun seçim olacaktır.