ZAHİDE UÇAR
Milyon Ali Erboğan’ın aradığı düşük profilli kişi olmaktan öte, sıfırlamaya, katlamaya, çoklamaya da uygun bir kişidir. Şöyle ki;
Türk Telekom’u Erboğan ile birlikte usu-lün-ce(!) Lübnanlı Hariri’ye satan kişilerin içindedir. Lübnan aslında Fransa patentli bir ülkedir. Ortadoğu’da sözde Ermeni Sokırım iftirasını doğru kabul eden tek ülkedir. Hariri’nin sözde Ermeni Soykırım Anıtı önünde ağlarken çekilmiş bir resmi vardır.
Ergenekon tezgahı ile içeri alınan ve hayatı kaydırılan İsmail Yıldız’a ait isesar.com sitesinde, bu satışla ilgili ilgin bir iddia yer almıştır. İddiaya göre, satışın konuşulduğu bir ortamda, Milyon Ali Erboğan’a ;
“-TELEKOM’un gizli ortağı olursanız, sırtınız yere gelmez” diyordu. TELEKOM’un satışı söz konusu olduğunda, TELEKOM’u almak isteye yerli firmalar bir şekilde devre dışı bırakıldı. Türk Telekom, Türk adıyla birlikte, Telekom’un bir yıllık karı karşılığında Hariri’ye 20 yıllığına kiralandı. “Kiralandı(!)” dendiği için de, yasal yola gidilemedi ama, Telekom’u kiralayanlar nasıl oluyorsa, Telekom’a ait taşınmazları(arsaları) satışa çıkardılar. O dönem birçok yetkili kişi, Erboğan’ın Türk Telekom’un gizli ortağı olduğunu iddia etti.
Ergenekon iddianamelerinde Milyon Ali ile ilgili bir bilgi yer almıştır. Milyon Ali, iş adamlarıyla yaptığı bir konuşmada, oğlu için iş istiyor. Bir bakan, bir iş adamından, oğlu için iş istiyor(!).. Kalite ve seviye işte o zaman ortaya çıkıyor.
O iş istediği çocukları şimdi gemicik filosu işletiyor.
Milyon Ali’nin oğlundan birinin Yalova/Altınova’da tersane şirketi vardı. Bir yakınım işçileri ile birlikte bunlardan iş aldı. Tanıdığım kişi ve İşçilerini, “biz öderiz” diyerekten, gece-gündüz çalıştırdılar. Sonra maaş ve mesailerini ödemediler. Yani, işçinin alın terinin üzerine yattılar. İş yapan tanıdığım, bu şahsın oğlunun şirketi yüzünden battı. Onların ödemediği işçi maaş ve mesailerini hala ödemeye devam ediyor.
Bir işçi bunların şirketini dava etmiş. Dava senelerdir devam ediyormuş. Hakim açıkça;
“Sen haklısın ama ben bu davayı senin lehine nasıl bitireyim?” demiş. Aslında hakim dolaylı olarak, korktuğunu söylemiş oluyor. Aleyhte karar vermeye vicdanı el vermediği için de, davayı uzatıp duruyormuş.
İşçinin alın terine el uzatanlar, işçiden çaldıklarıyla Uzak Doğu’da kumar masasında resim veriyor.
Kayınço İzmir’de aldığı avanta dolarları çantaya tıkarken polis kameralarına yakalanıyor.
Şimdi bu şahıs Başbakan yapılacak he mi?
Ülkemin hali mi?
Terör bazılarının istediği gibi düz ovada, şehirlerde de…
Eşkiya da mecliste…
Osmanlı’da dağa çıkıp, yol kesen eşkıya da sınıf atlamış, ya ülke yönetiyor, ya da ülke yönetmeye talip oluyor.
Güleriz ağlanacak halimize.
Oysa;
UTANCA KESMELİ BÜTÜN TÜRKİYE!!.
Ve bu utanç verici resim ortadan kalkmadan,
Eğilen başlar yukarı kalkmamalı.
Kümesler tilkinin, ağıllar kurdun, harmanlar katırların, meralar eşeklerin, kovanlar eşek arılarının kontrolünde…
Onlar utanmıyor, bari sen utan TÜRKİYEM!!.
BARİ SEN UTAN!!.
Zahide UÇAR