Ali Cinan
Malum bir Ramazan-ı Şerifimizi geride bırakmak üzereyiz, bıraktık. Ramazan-ı Şerifte İbadetlerimizde bir düzen hâkim oldu. Vakit namazlarımızı, yatsı ve terâvih namazlarını cemaatle kılmaya daha bir özen gösterdik. Sevabına inanarak ve mükâfatını yalnızca Allah’tan umarak, Rabbimizden bekleyerek, namazını kılanların geçmiş günahlarının affedileceği müjdesini aldık. Cemaat şuuruna vardık, cem’iyyetten, cemaatten ayrı kalmanın zararlarını idrâk ettik. Diğer mümin kardeşlerimizle aynı safta, aynı kıbleye yönelerek, bizleri yaratan Rabbimizin huzurunda fâni bir kul olmanın hazzını bir kez daha beraberce yaşadık.
Keza Kur’an-ı Kerim ayı olan Ramazan-ı Şerifimiz de, hatimler okuduk, mukâbele’de bulunduk, yatsı namazlarından önce Cuma namazından önce vaazlar, sohbetler mevlidi şerifler dinledik.
Elimizden geldiğince Kabirlerini ziyâret edip ruhlarını şâd etmeye, ve onların arkasındsan Kur’an-ı Kerim hatmi ve Yasi-i Şerif okuduk.
Zekât ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibi kardeşlerimize verdik. Dostlarımızla, eşimizle, çolumumuzla, çocuğumuzla, sahur bereketini ve iftarlar yaşadık.
Orucu sadece midemizle aç kalmaya değil, gözümüze kulağımıza, gönlümüze, elimize, ayağımıza, dilimize ve sâir bütün azâlarımıza da tutturmaya çalıştık.
İftar saatini beklerken Ezan-ı Muhammed-i bir an evvel okunsa da kuruyan dilimiz, damağımız, ıslansa da dudaklarımız suya kavuşsa diyerek, iftar saatini aşk, şevk ve heyecanla bekledik.
Ramazan-ı Şerif vesilesiyle tebrikleştik, birbirimize duâ ettik, af ve mağfiret diledik.
Hası-ı kelam kısacası oruç vesilesiyle çirkin huylardan kaçınıp güzel ahlâka sahip olabilmek için hassâsiyet ve özen gösterdik.
İşte Müslüman bu kadar haysiyetler, hassasiyetler, lütuflar kazanmışken, Müslümanlığını Müslümanlığın icap ettiği şartları elbette Ramazan ayı ile sınırlayamaz, sırlamaması lazım Ramazan’dan sonra elbise çıkarır gibi o hasletleri çıkarıp da eski gaflet ve dalaletlere yönelemez yönelmemesi lazım.
Tam aksine Ramazan-ı Şerif de kazandığı ibadetleri, tâatları iyice benimser, Ramazan sonrasında da aynen devam ettirme sadakatinı ve azmini gösterir, kesinlikle ve kesinlikle bir ihmal ve yanlışına düşmez.
Onun içindir ki Rabbimiz, Hicr Suresi’nin son ayetinde “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadete et!” ayetini bir kez daha hatırladıktan sonra, Rabbimizin emrettiği ve bizim yaradılış gayemiz olan Müslümanlık, saatlik değil, günlük değil, aylık değil, bir ömür boyu, yaşadığımız müddetçe, nefes alıp verdiğimiz müddetçe devam eden Müslümanlık olmalıdır.
Bu vesile ile unutmamalıyız ki, her günümüzü bir Cuma, her gecemizi bir Kadir, her ayımızı da bir Ramazan yapmak kendi elimizde, yani ipin ucu bizim elimizde. Yeter ki bizler bu mübarek gün ve geceleri değerlendirmesini kadr-u kıymetini bilelim, isteyelim.
Her zaman dillendirdiğimiz dile getirdiğimiz bir söz var “Nerde o eski Ramazanlar Bayramlar” Malüm teknoloji her geçen zaman insan hayatına yenilikler sunarak giriyor ve bizlerde bu teknolojinin nimetlerden faydalan kişileriz. Gerçekçi olmak gerekirse bütün sıkıntılar bütün dertler bütün ızdıraplar bundan sonra, bu noktadan sonra başlıyor. Hemen hemen her şeyi bilinçsizce, şuursuzca, amacına uygun olmayan şekilde kullanıyoruz.
Tabiki istisnalar kaideyi bozmaz.
Artık telefonlarımız çok donanımlı hale geldi ve tüm işlemlerimizi tek tuşla sağlıyoruz, yapıyoruz da, Önemli olan insanları, sevdiklerimizi, eşimizi dostumuzu arkadaşımızı yoldaşımızı unutuyoruz.
Aslına bakacak olursak buradan bir varsayımla nerde o eski Ramazanlar Bayramlar diyen insanlar, sizlere sesleniyorum aslında bayramlar değişmedi insanlar değişti. Bayram yine aynı bayram, Ramazan yine aynı ramazan, hepsi yerli yerince değişen, değiştiren bizleriz…
Sebep aramaya gerek yok Bayramlaşmanın yerini sms, mms, mailler, Aile büyüklerini, köyümüzü, anamızı, babamızı, geçmişimizi, atamızı, dedemizi, ninemizi, ziyaretlerinin yerini artık tatil mekânları aldı. Neredeyse eskisi gibi kapı kapı dolaşıp şeker toplayan, amca, dayı, teyze, nine bayramınız mübarek olsun çocukları bile göremez hale geldik
Gelenek, göreneklerimiz örf ve adetlerimiz bizim her şeyimizdir. Olmazsa olmazımızdır, Maalesef ama maalesef üzülerek ifade edelim ki bunlardan bile bile vazgeçiyoruz, tabiri caizse varlık içinde yokluk çekiyoruz.
Her zaman yenilikçi olalım, yeniliğe açık olalım, yenilikleri takip edelim, lakin bizi biz yapan değerlerimizden asla ama asla uzaklaşmayalım.
Bu vesile ile tüm İslâm âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik eder Rabbimizden insanlık için hayırlı inkişaflara vesile olmasını temenni ve niyâz ediyorum.