İBRAHİM FAİK BAYAV
Enam Suresi 4 - 6: 'Zünüb' Toplum ya da Ülke Düzenini Bozucu Günahlardır
Enam Suresi'nin 4'ncü ve devamı ayetlerinde, bir kısım insanlar ima edilerek sert ifadeler kullanılıyor. İma edilen insanların kimler olduğu belli değil. Onlar, birinci ve yedinci ayette ''Ellezine keferu'' şeklinde tanımlanıyorlar. Onlar için yapılan bilgilendirme de ilginç. Ayetlerin kelimelerini irdeleyip, o zamandan sonrası zamanlara ait işaretleri bulmaya çalışacağız.
Enam Suresi, Ayet 4:
''Ve ma tetihim min ayetin min ayati rabbihim illa kanü anha murızin''. Yani, onlara rabblerinin ayetlerinden bir ayet getirildiğinde getirilen ayeti benimsemediklerini belli ederler.
Nasıl belli ederler?
Yüz ve davranış biçimlerini değiştirerek.
Peki hangi konuda ayet getirilir?
Önceki ayetlerde semavat ve arz dikkate verildiğine göre, gök ve yer arasındaki düzenin işleyişi konusunda...
Getirildiği belirtilen ayet, işleyişi sağlayacak yasa hükmüdür. Yasa hükmüyle menfaatler, üst tabakalarla ilgili olacaktır.
Getirilen ayetten muriz olunması, menfaatlerin toplumun alt tabakasına gitmesini istememeleridir. Çünkü yasa hükmü ile, varlıklı kişilerin alt tabaka fertlerini gütmeleri ve onları amaçları için kullanmaları zorlaşacaktır.
'Muriz' مُعْرِض sıfatı; olması gerekeni, yüz ifadesi ve davranış şekliyle ret edene verilir. Bulunduğumuz zamanda muriz olma, kişinin kaçamak ifadelerinden belli oluyor.
Rabbihim رَبِّهِم tanımı, içinde büyük sır taşıyan ifadedir. 'hüm' zamirinin şümulüne toplum ya da ülke içindeki 'iyi' ve 'kötü', 'yapıcı' ve 'bozucu' tüm sorumlu fertler girerler. Dünya bazında devletlerin yönetimindekilerdir.
Soru şu: RABB ne demek?
Arapça Türkçe lügatte, bir kavme baş olmuş kişi... ya da bir ülkeye hakim olmuş güç olarak gösteriliyor. Bu tanıma göre RABB, toplumu ya da ülkeyi idare etmesini bilen, belki, birleşik ülkeleri bir pakt içinde tutma ve geliştirme gücüne sahip olandır. Var edilen mülkün çoğaltılması, azaltılması veya kaldırılması o gücün yetkisindedir. Müslümanlar bu gücü Allah olarak bilirler; İnsan için kullanılmasını istemezler. (Osmanlı'da 'mürebbi' sıfatı kullanılıyordu)
Soru: Hz. Muhammed'in zamanında, onlara rablerinden gelen bir ayet, acaba nasıl bir ayet imiş?
Enam Suresi'nin 5'nci ayetinde
''bi'l-hakk'' بِللْحَقِّ kelimesi ışığında gelen ayettir o ayet. Sebep ve sonuç belirtir; ret edilemez. Kendilerinin seviyesinde görmedikleri kişiden duyduklarında,
''yestehziüün'' يَسْتَهْزِءونَ iadesiyle belirtildiği gibi, sadece istihza ederler. Bunlar, toplumun bazı şeyleri ezber yapmış 'ahmak' kısmıdır. Günümüzde ülke genelinde görüldüğünde, hegemonyacı otoriter liderin yandaşı ve yalakası olurlar.
Toplum düzeni için sebep sonuç belirten ayetler, istihza edildiğinde, istihza edeni rezil eder. Lakin ayet, geçmişte, hakikat içeren ayetlerin tekzip edildiğinden bahsediyor. Tekzip edenler, istihza edenler gibi 'yandaş' ve 'yalaka' olanlar değildir. Bunlar bizzat otorite sahipleridir. İcra usulü, -sonraki ayette belirtildiği şekilde- toplumun ya da ülkenin çöküşüne yol açarlar.
Enam Suresi'nin 6'ncı ayeti:
''E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnin''. yani, kendilerinden önce var olan toplumların ortadan kalktığını fark etmiyorlar mı?
Bu ifade, o zamanda, bir birine yakın beldelerin kimisinin, yanlış faaliyet sebebiyle dağıldığını ve ortadan kalktığını belirtiyor. Zamanımızda bir ülke içinde yerleşim yerleri, içindekilerin hakka uyumsuzluğu sebebiyle, otorite tarafından lav edilir. Ayette o sebep,
''bi zünübihim'' olarak gösteriliyor.
'Zünüb', ذُنوبِ terimi, 'zenb' sözcüğünün çoğuludur. Bu isim, 'günah' şeklinde Türkçeye çevrilmiş. Bu nasıl bir günahtır?.. Şöyle bir günahtır:
Toplum faaliyetini düzenleyen yasalar, belirlenmiştir. Mesela; Bir ferdin yasayı savsaklaması hoş görülür, diğerleri, onu takip eder, yasaya aykırı faaliyet yapar. Bozuk bir kent düzeni ortaya çıkar. Bu bozuk kent oradaki insanların yasaya aykırılık günahının neticesidir. Bir zaman sonra ülkeye hayır getirmediği... belki zarara sebep olduğu fark edilir. O bozuk düzen insanların canlarını yakacak biçimde ortadan kaldırılır.
Soru şu: Canları nasıl yanar?
Ayet içinde,
''Ve erselna's-semae aleyhim midraran'' ifadesi var. Yani, semadan üzerlerine gönderilenler. Mealciler semadan gönderilenlerin 'yağmur' olduğunu belirtmiş. 'DERREN' fiil masdarı, çoğaltma hareketini yaptırıyor. Yağmurun çoğalarak yere inmesi, sel baskınlarını oluşturur. Katliam gibi ölümler meydana gelir. Lakin
'midrar' sözcüğü, coğrafyanın değişik alanlarına göre, yüksekten aşağıya düşen başka şeylerin çoğalmasını ima eder.
İbrahim Faik Bayav
(09.01.2025 10:20)