ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Sıcak bir yaz gününden, serinletici bir yaz akşamına geçerken bir süre sonra Kozan"ın üzerine düşen o ışıltılı geceyi görürsünüz. O kadar geniş alana yayılmış ışık huzmelerini görünce içinizde bir şeyler kıpırdar, kozan ve Kozanlı adına bir heyecan kaplar yüreğinizi, geleceğe daha umutla bakarsınız.
Kozan kalesi ve manastırından yansıyan yaşam belirtileri, Kozanlının sosyal bir ortamda gecenin serinliğini içine çektiğinin belirtisidir. Yaverin konağının yanan ışıkları Kozanlının sosyalleşmeye olan açlığının gece boyu yansıyan yüzünü gösterir. Feke yoluna doğru gözünüzü kaydırdığınızda çift şeritli bir yoldan gelip giden araçların konvoy görüntüsü geceye ayrı bir renk katar. Düşünürsünüz! Karınca misali nereye gider, gelir bu insanlar?
Göç yolu üzerine kuş bakışı bir göz gezdirdiğinizde, insanların hareket halindeki durumlarını görür, yüzlerindeki rahatlama halini sezer gibi olursunuz. Atatürk parkına doğru yol aldığınızda, geçmişin derin izlerine bakarak, kozandaki bu farklı değişimi hemen sezebilirsiniz.
Saimbeyli caddesine gözünüz takılır bir an, elektrik tellerini ararsınız ama nafile. Hayal bile edemediğimiz elektrik tellerinin yeraltından geçirilmesi gururuna ortak olursunuz.
Aslında, kozandaki bu değişimler, insan beynindeki ve davranışlarındaki büyük değişmenin farkına varıldığının göstergesidir. Şimdi, Kozanlı büyük düşünüyor. İl olmak istiyor. Geçmişini sorgulayarak, elinden alınan sancaklığın iadesini ister gibi her türlü mekânda ses getirmeye çalışıyor. İl olmak, bütün şartlara sahip olan Kozanlının en doğal hakkı olduğunu düşünürken, tertemiz bir kozanda yaşamanın o tatlı hazzına ulaşıyorsunuz. Kozanın bu yaz gecesinin sessizliğinde, kozan yaylalarından gelen o huşu verici serinliğinin yüzünüze vuran şavkıyla düşünce denizinden uyanıyorsunuz.
Kozanda ardı ardına meydana gelen depremler birden içinizi acıtıyor. Var olan değişimin birden yok olacağı gerçeği, boynunuzu büküyor. Ama Kozanlının sağlam inançlar temeline oturmuş düşünce yapısı, mukadderat olgusunun kabulünü kolaylaştırıyor. Ama tedbiri elden bırakmadan yaşamak, ancak alın yazısı olabilir. Sallanan kozan yerleşim mekânı dahi, yaşama isteğini durdurmaya yetmez.
Üniversite sınavlarında yerleştirme başvurusu yapanlar, yeni bir lise heyecanı ile kayıtlara koşanlar, ilkokullarda henüz okuma heyecanı duyanlar, nafakasını kazanmak için koşturanlar, evlilik heyecanı ve aşk şarkılarıyla yarına hep ümitle bakarlar. Çünkü beklentileri vardır. Dört gözle yarını beriye çekmeye çalışırlar.
Hep uzaklardan baktık mutluluğa, gıpta ile… Bu bizim şansımız olsun diyoruz, bundan sonra geçmişe hayıflanmadan geleceği mutlu yaşamak istiyoruz.
Gecenin üç"ü! birden tekrar sallanıyor yerküre. Bütün düşüncelerim allak, bullak. İnternetten kozan depremlerini araştırıyorum. Çok eski yıllarda depremle dümdüz olmuş kozan. Ama ondan sonra büyük bir depremle karşılaşmamış.2.deprem kuşağında yer alıyor. Biraz sakinleşiyorum. Hayalsiz, özellikle kozan hayali olmadan yaşanmazmış. Gelecekte güzel bir kozan hayali beni yaşama daha sıkı bağlıyor. Gece son ışıklarını birer birer söndürürken, uykusuzluğun verdiği direnç bitimiyle, Yüreğime bütün kozan sevdasını alarak başka bir âlemin rüya dehlizlerinde kayboluyorum.