Hadisleri Anlayışsız Hocalar İnkar Ettiriyor

İBRAHİM FAİK BAYAV Risalelerden ders almış olan arkadaşımız, ''Hadîse yanlış mana verildi diye hadîs inkar edilmez'' dedi. Osmanlı'da İkinci Meşrutiyet sonrası idi. Alim zat, kanun, hukuk, adalet ve meşru hareketlerde serbestlik hakkında Kürt vatandaşlara bilgi verirken ''Bir râfizî bir hadise yanlış mana verse veya yanlış amel etse; acaba hadîsi inkar etmek mi lazımdır, yoksa o râfizîyi tahtie edip namus-u hadîsi muhafaza etmek mi lazımdır'' demiş (Münazarat). Arkadaşımız, alim zatın bu cümlesini sadeleştirme yapıp tam aktarmadığından, anlaşılması gereken bir konuyu anlaşılmaz etmiş. Hadîs nedir?.. Kur'an ayetlerinin tefsiri babında Hz. Muhammed'in söylediği sözler. Günümüzde Kur'an'ın anlaşılabilmesi için bu sözlerin dikkate alınması gerekir deniyor. Doğrudur. Lakin, bin dört yüz sene önce söylenen sözlerin bugün anlaşılabilmesi için dahi, bir şeylerin dikkate alınması gerekir. Mesela, Alim zat, hangi hadisin inkar edildiğini belirtmese de, ''hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, her kes meşru hareketinde serbest olsun'' uyarısından, konusu 'adalet' olan bir hadisin inkar edildiğini ima etmiş oluyor. O zaman şu anlaşılıyor: Kur'an'ın açıklamasıdır denen bir hadis, -aynen alim zatın yaptığı gibi- açıklanacak; hadisin inkar sebebi ortadan kaldırılacak. ''Râfızînin tahtie edilmesi'' demek, hadisi inkar edene, hadisi yanlış anladığının belirtilmesi demektir. Bugün, sırtında cübbe, kafasında sarık çok hoca, hadis kitaplarından ezberlediklerini, düşünmeden tartmadan, anlamına kafa yormadan, cemaatlere aynen aktarıyorlar. Nefisperestlik denen tehlikeyi açığa çıkarmış oluyorlar. Anlatılan bir hadis, yanlış anlaşılıyor ve hatalı uygulanıyorsa, ilim ve akıl sahiplerince ya peygamber sözü değildir diye inkar edilecektir; ya da inanıldığı söylenen paygambere hakaret edilecektir. Alim zatın ''Biz, doğru İslamiyet'i yaşasak...'' temennisi sebepsiz değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kur'an'ın ve onun mübelliğinin tanıtılması, toplumların İslamiyet hakkında bilgilendirilmesi için İmam-Hatiplere ve İlahiyat fakültelerine geniş serbestiyet vermiş. Oralardan Kur'an'ı ve hadisleri anlayacak, anlatacak, uygulayacak alimler yetişsin istemiş. İşin garip tarafı şu ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geniş serbestiyet verilen bu kurumlardan çıkanların, işe yarayıp yaramadığıyla ilgilenmemiş. Millete, ''din alimleri mi istemiştiniz?.. Alın size din alimleri'' demiş adeta. Bu alimlerin ezberciliği, fikirsizliği, ayetlerin ve hadislerin inkar edilme safhasını getirmiş. İstenilen ve beklenilen, hadislerin doğru manalanması, doğru manalananların topluma deklare edilmesi olmalıydı. Diyanet, evvelce kitaplara dercedilmiş hadislerin yüzde doksan beşini eleyerek yeni bir hadis külliyatı oluşturmuş. Türkiye'nin en tanınmış müftüsü, Facebook hesabından internet linkini vererek tanıtımını yapınca, orada bir hadis dikkatimi çekti: Hadis meali şu: ''...kendinden izin alınmadıkça bakire kız ile nikah yapılmaz''. Oradaki sahabiler, ''Ya Resulallah!.. bakire kızın izni nasıl olur?'' diye sordular. O, (SAV) ''Sessiz kalmasıyla'' buyurdu. Dikkatimi çeken bu hadisi, yanlış manalanmaya müsaittir düşüncesiyle müftümüze sordum: Hocam, şu hadisin açıklanması gerek miyor mu? Hadiste geçen 'bakire kız' ifadesi: Bu kızın yaşı nedir? Hz. Muhammed'in 'sessiz kalma' tanımı: Her sessiz kalma aynı kategoride mi sayılacak? Diyanet'in hadis külliyatını tanıtan Türkiye'nin en tanınmış müftüsü, cevap vermeye tenezzül etmedi. Neden cevap vermedi?.. Açıklama kabiliyeti mi yoktu; yoksa, açıklaması hayranı olan büyük kitlenin tepkisini mi getirecekti? Bundan bir zaman önce, kendini 'yıldız' sanan sakallı hoca, yedi yaşındaki kız çocuğuyla nikah yapılabilir fetvasını nasıl vermişti? Müslüman bilinen Yemen'deki ulema, nasıl fetva verebilmiş, kırk yaşındaki herifin nikahladığı yedi yaşındaki kızın, vajina yırtılmasıyla ölümüne sebep olmuştu? Güneydoğu'da 70'lik evli adamla evlendirilen 13 yaşındaki kız çocuğunun hayatı -zifaf sahnesi de gösterilerek- atv televizyonunda dizi olarak yayınlanmıştı. Güneydoğu'da nasıl oluyordu bu rezalet? Kızlar, nikah izni istendiğinde sessiz kalıyorlardı muhakkak!!! Yanlış mana verildi diye hadis inkar edilmez diyenler... Hadis meallerini okumayı yeni sökmüş vatandaşların önüne getirenler... hadisleri anlamazlarsa, anlaşırlılığını sağlamazlarsa, -Lut kavmi anlayışı oluşacağından- hem hadislerin inkar edilmesine hem de onun sözleridir diye gösterilen Hz. Muhammed'in reddedilmesine imkan sunarlar.
Benzer Videolar