ADNAN AVCI
Kanunî devri sadrazamlarından Lütfi Paşa vazîfesinden ayrılarak Edirne yakınlarında bir çiftlikte yaşıyordu. Padişah bir av dönüşünde ona misafir oldu ve sordu: “Senin zamanında hazine dolmamıştı. Oysa şimdi Rüstem Paşa hazineleri akçe ile doldurdu, sebebi nedir?”
Bunun üzerine Lütfi Paşa: “ Şevketlü Hünkârım, dedi. Nehirler olmazsa denizler kurur. Denizi görüp onu dolduran nehirleri görmemek körlüktür. Hazinenin dolu veya boş olması halkın zenginliği ve fakirliği ile ayaktadır. Halk zengindir. İstenileni verir; lâkin halktan çok akçe alırsanız, bu gün veren o halk, yarın veremez olur. Hazineyi dolduran kaynağı kurutmamalıdır. Ben halkı düşünüyor, hazine kaynağını kurutmamak istiyordum. Rüstem Lalanız kaynağı kurutuyor. Hazineyi dolduruyor. Fakat bu gidişle kaynak kuruyarak, bir gün hazinede boşalacaktır.
Benim Sadr-ı a‘zamlığım zamanında, (eliyle etraftaki köyleri göstererek) şu gördüğünüz köylerde her ailenin üç- dört çift öküzü vardı, çok geçmedi 15 yıl sonra bugün, Lalanız Rüstem Paşa zamanında, dört çift öküzü olanların iki çift öküzü kaldı. Bir çift öküzü olanların çifti çubuğu bozuldu. Ekin ekemez, harman kaldıramaz oldular. Bunlar, yalnız İstanbul ile Edirne arasındaki köylerdir. Sâir yerler de böyle ise, yakında o hazineler boşalır. Sıkıntıya düşülür. Sonumuz da iyi olmaz.” Gerçekten de zaman, Lütfi Paşa’yı haklı çıkarmıştır.