İBRAHİM FAİK BAYAV
Enam Suresi 18: Allah'ın KAHİR İsmi, Hangi İnsanlara Nasıl Etki Eder?
Enam Suresi'nin 18'nci ayetinde
''Ve hüve el-kahiru fevka ıbadihi'' ifadesi var. Bu ifade Türkçeye aynı anlamda çevrilemiyor. Çevirme zorluğu
'el-kahir' ile
'ıbad' kelimelerinin bir biriyle ilgisinin tam bulunamamasından kaynaklanıyor.
KAHİR sıfat ismi -ayet ifadesiyle- Allah'a yakıştırılmış. Lakin, kelimedeki anlam genişliği sebebiyle, bugün ayete Türkçe karşılık vermeye çalışanları, anlam oluşturmada birbirine uyumsuz duruma düşürmüş.
Türkçeye çevirenlerin kimi EL-KAHİR kelimesine, TASARRUF SAHİBİ yakıştırması yapmış... Kimi, bu kelimeyi KAHREDİCİ EGEMEN şeklinde anlamış... Kimi, KAHİR kelimesine OTORİTE SAHİBİ şeklinde anlam vermiş...
Günümüzün popüler bilinen Süleymaniye Vakfı, EL-KAHİR kimesinin anlamını Türkçeye HAKİMDİR; DOĞRU KARARLAR VERİR biçiminde aktarmış.
Cumhuriyet dönemiminin mealcisi ve müfessiri Hamdi yazır da
''Ve hüve el-kahiru fevka ıbadihi'' ifadesine Türkçe şu karşılığ vermiş: ''Kısaca, o kadirdir; kullarının üstünde kahredicidir. Alttan tesir etmeye çalışır ve mağlup olması ihtimalli değildir''.
Ne diyelim?.. Ayetin bu ifadesine daha başka Türkçe karşılık veren olmuş mudur acaba?
Önceki ayete baktığımızda, bu ayetteki
''Ve hüve el-kahiru fevka ıbadihi'' ifadesindeki 'hüve' zamirinin Allah'ı işaret ettiğini anlayabiliyoruz.
''Ve hüve el-kahiru fevka ıbadihi'' ifadesinin Türkçe anlamı tefsir ve meallerde böyle yazılmış ise, bu ifadeye yeni anlam bulmaya çalışacak değiliz. Belki, ayet ifadesinin bulunduğumuz zamana bakan tarafı var mıdır diye merak edip lügat ışığında zihin çalışması yapacağız.
Soru: Allah'ın kahredicilik vasfı tüm kullar için midir? Yoksa şartı var mıdır? Terimi irdeleyelim:
'Kahir' ne demektir?
'Kahir'; اَلْقاهِرُ sifat isimdir. Allah'ın isimlerinden biri olarak ESMA'ÜL-HÜSNA içine girmiş. Bu sıfat isim Arapça Türkçe lügatte, ka-he-re fiilini işleyen şeklnde gösteriliyor. Yani lügat aıklamasına göre KAHİR, birine galip gelen, ona zorla istediğini yaptıran, demek oluyor.
Ayet ifadesindeki
'fevka ıbadihi' kelimesinin Türkçedeki karşılığı 'kullarının üzerinde' anlamını verdiğine göre... anlaşılması gereken bir soru ortaya çıkıyor: Bu ayette zikredilen 'Allah'ın kulları' kimler oluyor?
Soruyu cevaplamak zor. Cevabı, 'Kahir' kelimesiyle birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkar.
'Ibad': عِبادِ Ya da Türkçede yerleşmiş şekliyle
İBAD... Bu sözcük, 'abd' sıfat isminin çoğul halidir. Bu sıfat isim, boyun eğenler, itaat edenler anlamına geliyor.
KAHİR sıfat isminin sahibi, kimleri zorla boyunduruk altına almış ise... dediklerini zorla yaptırıyorsa... Bu ayette IBAD kelimesiyle belirtilenler onlar oluyor.
Soru şu:
''Ve hüve El-Kahiru'', yani ''O, Kahir'dir'' kelimesindeki 'O' (hüve هُوَ) diye işaret edilen zat, kimleri zorla boyunduruk altına almıştır?.. Dediklerini kimlere zorla yaptırmıştır?.. Hz. Muhammed'in çağrısını kabul edip ''Sen Allah'ın resulüsün, amenna'' diyen kişiler midir onlar?
Hayır!..
GOOGLE'da Arapça lügatte KAHİR sözcüğünü aradığımda, lügat KAHİR teriminin anlamını veriyor. Örnek olarak da şu ifadeyi gösteriyor:
الذي غلب المعاندين بما أقامه عليهم من الآيات الدالة على وحدانيته
Bu örnek ifade, ayetteki IBAD sözcüğüyle, vahdaniyeti yani, hüküm sahibinin tekliğini kabul etmemekte direnenler olduğunu belirtilmiş oluyor. KAHİR sıfatının üzerlerinde tecelli edilenler, boyunduruk altına alınanlar, onlardır... Onlar hukuk dairesine zorla sokulanlardır. Onlar, Mekke'nin fethi ile Hz. Muhammed'in tüm muarızları, gelen İslami hükümlere uymaya, hakkı olanlara haklarını vermeye zorlanmışlardır. Tabi, Hz. Muhammed'in, Hz. Ebubekir'in ve Hz. Ömerin vefatlarına kadar.
İbrahim Faik Bayav
(27.02.2025 10:15)