OKTAY EROL
“Göz şeker” ya da şiddet!
Anladık, biliyoruz artık; toplumda yaşanan gerilimden herkes kaygılı! Kimsenin yanına varılamıyor, soru sorulamıyor, ev sahibinin “mahkeme sana hak verirse, başka yollar deneriz biz de” çıkışına boyun eğiliyor, onbeş yaşındaki çocuğun “keskin bakışına” sessiz kalınıyor, haksızlığa “neden” diye sormak zorlaşıyor, “hak” arayanların yollarına dikenli çalılar/ cam kırıkları/ demirden engeller konuyor, insanlar “beslenme” sorunu yaşarken “iktidarın” gerçekleştirmeye çalıştığı vergilere susuluyor!
Bu böyle sürecek mi? Bir canlı/ insan vücudu “tüm” bunlara nereye dek dayanacak? Bir yandan hakkını aramak için yollara düşecek, bir yandan “açlık sınırı” altında aylıkla yaşamaya çalışacak, bir yandan çocuklarını bakımsız/ çöp içinde kalan okula gönderecek, bir yandan çocuğunun beslenme çantasına bir şeyler koymaya çalışacak, ev kirası ödeyecek, elektrik/ su/ doğalgaz faturalarını ödeyecek; bir canlı/ insan vücudunun tüm bunlara karşı koyabilme olasılığını düşünün!
***
Doymayan, geçim sıkıntısı çeken, çocuklarının gereksinmesini karışılmakta zorlanan, mutfakta kazan kaynatması sorun olan, çalıştığı/ çabaladığı/ uğraş verdiği yadsınmasa da yaşayamayan herkesin “gerginlik yaşama” hakkı olmalı! Sıkışan gaz vücutta kaldıkça, araçtaki yakıta karışmış başka sıvı “egzoz” yoluyla atılmadıkça ağrılar/ sancılar/ akla gelmedik sorunlar yaşanır bilinir; bu da öyle, onlarca sorun yaşanıyorsa, “mutlaka” bunun bir gerilimi olacaktır, etrafa verdiği bir şiddeti olacaktır!
İnsanların ekmeklerini küçültüp, aldıkları “üç kuruşluk” aylıklarının bir köşesinden daha kırpmak için yol/ yöntem arayışına girerseniz, üstelik bunun yurttaşta oluşturduğu “yarayı” görmezden gelip “hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” yalanını her platformda yinelerseniz, toplumda oluşan gerilimi de, şiddeti de önleyemezsiniz!
***
Yalnız bu yaşananlarla bitmiyor ki! Geçtiğimiz günlerde mahalle bakkalı çalıştıran bir tanıdığım aradı! Bir şekerleme firması, yeni bir şekerleme türü ürün üretmiş! Gelen çocuklar “göz şeker var mı” diye soruyorlarmış, bir mahalle bakkalından aldıklarını göstererek… “Getirmedim, diyor! Bir göz düşün; göz bebeği, irisi, ağ tabakası yerli yerine oturtulmuş, tam bir göz, çocuklar bu gözü yiyor” diyor!
Bildiğimiz canlı/ puf gözü, ilkokul/ ortaokul çağındaki çocuklara satıyorlar! Çocukların “tadı çok güzel, yumuşacık ama” diyecek denli hoşlarına gidiyormuş! Medyada her gün “başka yöntemlerinin” denendiği şiddetin, gerilimin, “şekerden göz yiyen” çocuklara yansıması nasıl olacak bilen var mı? Önce şekerden tabancalar, ardından şekerden bıçaklar, sonra şekerden mermiler, şimdi de şekerden göz! Bundan sonra dil, yürek, dalak, ciğere de gelecektir!
***
Toplumda egemen olan gerilimi/ şiddeti önlemenin ilk yöntemi eğitim, ardından da ekonomidir! Bunları çözmedikçe, üstelik yanı başındaki şımarık doymazların “kibrini” öne çıkaran davranışlarının önünü kesmedikçe gerilim de şiddet de her geçen büyüyecek, önüne geçilmesi daha da zorlaşacaktır!
“İktidar” daha birkaç gün önce “ekonomi iyiye gidiyor” demedi mi? Dargelirliye “iyi gidişin” yanması gösterilmeden, “yeni düzenlemeler/ vergiler” için girişimde bulunulduğu öğrenildi! “İyiye giden ekonomi” sürecinde halkın “erinçli bir soluk” alması gerekir, daha iyi doyması gerekir! Bunların hiçbiri yaşanmıyor! Ayrıca fırsatçı doymazlar kazanmak için çocuklara “göz şeker” yedirebiliyor! “İktidara”, toplumda yaşanan gerilim/ şiddet nedeniyle neler yapıyorsunuz denemez mi?