MEKİN ŞAHİN
Ben bir garip Keloğlanım...
Değişim mevcudu öteye taşımakla olur. Mevcudu tümüyle yok saymaz. Tümüyle yok sayarsa değişimin doğacağı alanda yok olur ki, bu da değişim denen gelişmenin ortadan kaybolması demek olur. CHP son bir yıl için de bir çok olaya tanık oldu. Bunlardan en önemlisi kendini yöneten kadroların yer değiştirmesidir. Her yer değiştirme sancılı oldu. Öyle ki son yer değiştirmeyle, birazda basın desteğiyle; eski CHP'yi tümüyle ret eden, yeni CHP olgusu öne çıktı. Çıkarılmak istendi. CHP de değişim olduğunu dünü ret ederek ifşa etmek istediler. Dün CHP'de yönetimle iç içe olan kişiler ve onların düşleri CHP yer bulmaya başladı. 14 Mayıs 2023 tarihinde elde edilen sonuç bu düşleri hızlandırdı. Genel merkez yönetimi ve genel başkan değişti. Sonuç: Bu gelişmenin doğru ve yanlış olduğu kararını tarih verecek, tarihleri yazan Türkiye halkı verecek..... Beni ilgilendiren yanı, bu sonuçla şimdi ne olacak sorusuyla karşı karşıya olmamızdır. Çünkü CHP kadroları bunca yaşanan olaylara rağmen, hedefi önceden belli olan yol haritasına rağmen hala bireysel yarışı sürdürüyor. Hala kendi bireysel egemenlik uğruna doğrular ve doğru politika bir tarafa atılıyor. Her şey zamana yayılıyor. Biz ne olacağız fikri askıya alınıyor. Her geçen gün düşünmeden, köklü araştırma yapmadan, alınan günübirlik kararlarla CHP'yi çıkmaza gömülüyor.
Geçmiş geleceğin anasıdır! Hatırlayalım: Kaset ortaya çıkınca, Baykal'ı; kasetin ne amaçla çıkartıldığına bakmadan yerle bir ettiler. Dün Baykal'ı göklere taşıyanlar, kaset adı duyulduğu andan itibaren terk ettiler. Baykal karşı durarak, Kılınçdaroğlunu genel başkan yapan Önder Sav'ı kalpaklı devrimci ilan ettiler. Önder Sav'ı gittiği her yerde vatan kahramanı, CHP'yi baykaldan kurtaran devrimci diyerek kitleler halinde, hemde sıraya geçerek elini öperek karşılattılar. Kılınçdaroğlu genel başkan oldu. Önder Sav'a kalpaklı devrimci diyenler; statükoyu temsil eden, geçmişi temsil eden kişi diyerek tüzük değişikliğini kullanarak CHP yönetiminden sirküle ettiler. Yetmedi, seçim sathına gireceğimiz vakit; mevcut örgütler ve CHP adına misyon yüklenen yerel önderler yok sayıldı. Bu davranışın yaratacağı negatif tepki, bir başka anlayışla örtülmek istendi. Seçim hedefi yüksek tutuldu. Hedef tutmadığında, yönetim bırakılacağı ifade edildi. Ama verilen söz tutulmadığı gibi yeniden açılan CHP'nin yetişmiş kadroları teker teker sürecin dışına itildi. 4 Kasım 2023 tarihinde tıpkı eskisine benzer gelişmelerle yönetim ve genel başkan değişimi oldu. Şimdi ne olacak? CHP'yi 1992 den itibaren temsil eden yola, yönteme, siyaset anlayışına yeniden teslim mi edelim? Yoksa, geçmişin gelecek üzerinde egemen olma ihtimalini sürekli göz önüne alarak; doğuşu ve gelişimi tümüyle yok sayarak, günün peşinde söylemleri hedefsiz ifade eden siyaset söylemleriyle yola devam edelim? Bu acı soruları kendimize sormak zorundayız! Kendimizi sorgulamadan doğruya, ama yalnız doğruya gitme ihtimalini yaratamayız. Her CHP'li yurtsever, her CHP'li aydın, her CHP'li örgüt mensubu, her CHP'li yerel önderler; yeni siyaset anlayışıyla bireysel düşünmeyi bırakarak, ülkemizi yani ''bizi'' düşünerek hareket etmelidir. İntikam mantığı taşıyan her davranış CHP için de yeni kavgaların ve kaosun çağrısı olacaktır. Aslın da konjonktör göz önüne alındığın da yaşanan tüm olumsuzluğa karşın alınan %37,76 oy yüzdesi son 32 yılın en yüksek oy yüzdesidir. Bu noktada ki uyumsuzluk ve tartışma kaynağının farklı kesişmesi var: 1-Örgütler feodal anlayışının yıkılacağını düşünürken, daha etkin olarak gündeme oturması. 2- Değişim isteğinin başlattığı rüzgarın, basının desteğiyle çıtayı yüksek tutması; günün getirdiği sorunların, program öngörüleri ve temeli olmaksızın yüksek çıtaya taşınması. 3.Paradoks koşullara rağmen elde edilen seçim başarısı. Ciddi analiz isteyen başarı grafiği. Seçim sonrası CHP başarıya rağmen değişim ve dönüşüm bekleyen parti üyeleri ve Türkiye halkı gelişmeleri pür dikkat izliyor.
Örgüt aynı dili kullanmakta bir bütün değilse, parti için de feodal, üretmeyen kadrolar parti adına her alana taşıyorsa; değişim iddiasını sürekli başarıya taşıyacağına inanmak aptallıktır. Benim tek bir temennim var! Üreten, ürettiği her şeyi halkına ulaştıran, yaşamı emek üzerinden değerlendiren, feodal olmayan ve sınıf zemininde siyaset üreten CHP yaratılmasıdır. Sizlere soruyorum: İşsizliği, açlığı ve yoksulluğu; üretimi her sürecinde planlayan projelere sahip CHP istemez misiniz? Ülke kaynaklarını; yerinde ve zamanında en yüksek seviyede kullanabilir projesi yaratan CHP istemez misiniz? Yoksulluğun, açlığın ve işsizliğin veya Militarist baskıların yarattığı göçlere çare üretmiş bir CHP istemez misiniz? Artık ülke sorunu olmaktan çıkartılmış Kürt sorununa ve Anadolu mozaik yapısına yanıt veren çözüm projelerine sahip CHP istemez misiniz? Bilgiyi temel alan, çağdaşlığı hedef yapan, insanı her şeyin üstünde tutan, emeğe en yüce değer diye bakan ve demokrasiyi kendi içinde ve ülke genelinde olmazsa olmazıyla algılayan CHP istemez misiniz? Hayatın yukarıda sıraladığım gerçeklerini partinin ortak dili kabul eden, o ortak dili yaşadığı her ilin-ilçenin-beldenin-köyün-mezranın koşullarına uyarlayan kadroların yönettiği bir CHP istemez misiniz? Partide parti bürokratı yaratmadan, tüm parti örgütüyle, devlet yönetme algısı için de gece gündüz demeden, halkına tepeden bakmayarak onunla kucaklaşarak, gerçek halk iktidarını her şeyin üstün de tutan; bir genel merkez yönetimine ve bir genel başkana sahip CHP istemez misiniz? Bize düşen görev bu özelliklere haiz CHP'sini yaratmaktır! Şimdi ne olacak sorusunun tek doğru yanıtı CHP genel başkanında, MYK ve PM üyelerinde. Gerisi tamamıyla teferruattır. Biz doğru gördüğümüzü, biz yanlış bildiğimizi ve halk iktidarına giden yolun önder yöneticisi CHP başarısı adına yazmaya ve anlatmaya devam edeceğiz.
'ben bir garip keloğlanım eşeğimin yok palanı varım yoğum doğruluktur hiç de sevmem ben yalanı
olmam kimseye kul halkın kulağı diliyim namertlere avuç açmam sivri akıllı biriyim keloğlanım budur özüm haram malda yoktur gözüm garip hakkını yiyene elbet vardır bir çift sözüm''
Şimdi kendinize sorun: Feodal bir CHP'mi istiyorum? Siyaseti halkla bütünleştiren politikaları çalışma ve örgütlenmesinde egemen yapan CHP'mi istiyorum? İkisinin de yolu var. İkiside ortada. Siz ne düşlersiniz ama ben emeğin iktidar faaliyetini yaşamın tüm alanında ve parti içinde politika yapan CHP istiyorum.. Değişim isteğiyle çılan o kanalın da büyütülerek geliştirilmesin den yanayım...