Süt Keçilerinin Beslenmesi
Keçi, çiftlik hayvanları içerisinde kaba yemleri en iyi biçimde değerlendiren türdür. Bu nedenle ergin keçilerin beslenmesi konusunda seyrek olarak sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bununla birlikte büyütme döneminde oğlakların, çiftleştirme öncesinde, çiftleştirme mevsimi boyunca ve gebeliğin son iki ayında ise ergin keçilerin beslenmelerine özen gösterilmelidir.
Çiftleştirme dönemi öncesi ve bu dönem boyunca uygulanacak zengin besleme yumurtalık aktivitesini arttırır ve fazla sayıda yumurta üretilmesini sağlar. Böylece keçilerden daha fazla sayıda oğlak almak mümkün olur. Gebeliğin son iki aylık döneminde beslemeye özen gösterilmesi ise oğlakların iyi gelişmelerini ve sağlıklı doğmalarını sağladığı gibi, doğumdan sonra ananın daha fazla süt vermesine de katkıda bulunarak oğlakların iyi beslenmelerini sağlamaktadır. Keçilerin beslenmelerinde önemle durulması gereken bir konu da uygulanmakta olan besleme düzeninde ani değişikliklerden kaçınılmasıdır. Kaba yeme dayalı bir besleme düzeninden kesif yeme geçilmesi veya bunun tersi durumda kesinlikle bir alıştırma dönemi beslemesinin gerektiği, aksi halde çeşitli sindirim sorunlarının ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
Keçiler yeterli miktarda kaba ve kesif yem sağlanması durumunda yem tüketiminde seçici davranan hayvanlardır. Özellikle kaba yemlerin daha taze ve gevrek kısımlarını tüketip sert kısımlarını bırakırlar. Bu nedenle kaba yemin kıyılarak verilmesi tavsiye edilir.
Besin Madde Gereksinimleri
Enerji Gereksinimleri
Tüm yaşam enerji gerektirmektedir. Hayvanın hareket etmesi, vücut sıcaklığını belli bir düzeyde tutması, yavrularını beslemesi ve kendi organizmasına gerekli materyali sağlaması enerji gerektirmektedir. Bu enerjinin kaynağı yiyecekler ve havadır. Yiyeceklerin ısı ve enerjiye dönüşmesi için gerekli oksijen hava ile sağlanır. Yiyeceklerin sahip oldukları potan siyel enerjinin bir kısmı sindirim prosessüslerinde tüketilir; bir kısmı organizma tarafından kullanılır ve alınan fazla enerji ileride kullanılmak üze re değişik fosfat bileşikleri biçiminde depolanır.
Biz keçilerimizi yalnız onların yaşamını sürdürmek için değil, üretim için de besliyoruz. Keçiler yaşama yapı rasyonlarına ek olarak, üretimin kalitesine ve türüne uygun olarak bir rasyon almalıdırlar.
Keçilerin yaşama payı enerji gereksinmelerini bir çok etmen etkilemektedir. Çevre koşulları yaşama payı enerji gereksinmelerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Öte yandan, keçiler diğer hayvanlardan daha aktiftirler. Sıçramayı ve koşup oynamayı severler. Sonuç ola rak yaşama payı enerji gereksinmeleri bu yüksek aktiviteye yansıtılmalıdır. Buna ek olarak, keçiler diğer türlerden çok daha uzun süre yürürler. Sığırlar ve koyunlar günde 5.3 - 6.1 km’de dolaşırken, keçiler günde orta lama olarak 9-10 km gezinirler. İşte gerek yaşamın devamı ve gerekse verimin sağlanması için günlük gerekli enerjinin hayvana sağlanması gerekir. Aksi durumda enerji yetersizliğine bağlı arazlar ortaya çıkmaktadır.
Keçi rasyonlarında enerji yetersizliği en önemli ortak eksikliktir. Böyle bir yetersizlik var olduğu zaman, büyümede gerileme, ağırlık artışında aksama, verimlilikte düşme, süt veriminde gerileme, laktasyon periodun da kısalma, tiftik veya kıl miktar ve kalitesinde düşme ve parazitlere ve hastalıklara karşı direnç azalması gözlenmektedir.
Vücudun gerekli enerjisinin hemen hemen tümü, karbonhidratlardan ve yağlardan sağlanmaktadır. Ancak küçük bir bölümü protein kataboliz masından gelmektedir.
Keçilerin rumenlerinde bulunan değişik tipteki mikroorganizmalar, kompleks karbonhidratların çoğunun sindiriminde esas rol oynarlar. Yiyeceklerden gelen total enerjinin % 60 - 70’i karbonhidratlardan ve yağlar dan gelmektedir. Karbonhidratların rumende yıkılması sonucu oluşan uçucu yağ asitleri (asetik asit, propionik asit ve bütirik asit) rumenden emilmekte ve enerji amacıyla kullanılmaktadır. Bu asitler enerji gereksinmelerinin % 40’ını kapatabilirler. Uçucu yağ asitleri rumen düzeyinde büyük miktarda emilirler ve hemen ara metabolizmada kullanılırlar.
Yağlar, yağda eriyen vitaminlerin ve diğer yağda eriyen maddelerin taşıyıcısı olarak hizmet görürlersede, konsantre enerji kaynağı olarak ta kullanılırlar. Genel olarak, yağlardan gelen enerji karbonhidratların enerjisinin 2.25 katı daha fazladır. Bununla beraber, rasyonlarda yağın aşırı miktarı lezzetliliği düşürmekte, rasyon oksidasyona karşı daha duyarlı olmakta ve hayvanlarda ise sindirim bozukluklarına neden olmaktadır.
Öte yandan, keçiler yemlerini ineklerden daha etkin bir biçimde süte dönüştürürler. Genellikle keçiler aynı miktar besin maddesinden, ineklere nazaran daha fazla, süt oluştururlar.
Keçiler yaşama payı için ineklerden daha az ve sindirim ve metabolizma için daha fazla yem tüketirler. Bu olgular doğrudur. 45 -46 kg canlı ağırlıktaki bir keçinin küçük bir gayretle 2.2 - 2.3 litre süt oluşturduğu ve 450-460 kg canlı ağırlıktaki bir ineğin yaklaşık günde 9-10 litre süt mey dana getirdiği bilinmektedir. Sütteki besin maddeleri verilen yemlerdeki besin maddelerinden kaynaklanmaktadır. Her 100 kg canlı ağırlık için keçi, aynı canlı ağırlık için bir inekten günde iki kattan daha çok yem tüketir, çiğner, sindirir ve metabolize eder. Tüm bu prosessüsler enerji gerektirmektedir.
Protein Gereksinmesi
Genel olarak ruminantlarda sindirim aygıtının özelliği nedeniyle, protein kalitesi sorunu yoktur. Keçiler de ruminantlar ailesindendir. Rumenlerindeki mikroorganizmalar yiyeceklerin proteinlerini dezamine ederler. Oluşan nitrojen fragmanlarını kendi vücut proteinlerinin sentezi için kullanırlar. Ayrıca kalan karbon iskeleti de ya protein veya enerji üretimi için kullanabilirler. Rumende yoğun protein yıkımı nedeniyle keçilerde yem protein kalitesi az önemlidir. Protein veya protein prekürsörü miktarı, keçilerin son ürünleri olan tiftik, et ve süt yüksek düzeyde protein içerdiğinden, keçilerin beslenmesinde önemli bir faktördür.
Keçilerin ve diğer ruminantların sindirim aygıtı, ayrıca amonyak ve üre gibi azotlu basit bileşikleri kullanabilen bakteri içermekte ve anılan bileşikleri gerçek proteinlere dönüştürmektedir. Bu gibi mikrobial proteinler yüksek düzeyde sindirilebilirler.
Tiftik ve kıl üretimi için protein gereksinmeleri kesin olarak saptanmamıştır. Öte yandan, kıl veya tiftik yaklaşık olarak tamamen proteindir ve özellikle kükürt içeren aminoasitlerden oluşmuştur. Rasyonun bileşiminden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenebilmektedir. Rasyondaki mevcut proteinden yalnız yapağı ağırlığı değil, onun kalitesi de etkilenmektedir. Rasyonun, protein düzeyi oğlaklarda % 16-20, bir yaşındaki erkek oğlaklarda % 15- 18 ve ergin dişilerde % 6.5 - 10.5 olduğu zaman, tiftik büyümesi önemli ölçüde artmaktadır. Bununla beraber, rasyonda protein düzeyi arttığı zaman, yapağı ağırlığı artmakta, kıllar daha kaba olmakta ve bu ise arzu edilmemektedir. Protein miktarları sınırlı tutulan periyodlarda, tiftik ve kıl üretiminde bir düşme meydana gelmekte, fakat lifler daha ince ve daha yüksek kaliteli olmaktadır.
Süt keçilerinin protein gereksinmeleri süt ineklerininkilere benzerdir. Laktasyon, fazla enerji ve protein istediğinden rasyon, maksimum üre tim meydana getirecek şekilde formüllendirilmelidir.
Keçilerde protein beslenmesine ilişkin çok az araştırma vardır. Koyunlarda yapılan denemeler metionin amino asidinin büyüme ve yem üretimi için sınırlayıcı bir amino asid olduğunu ortaya koymuştur. Bundan sonra, sınırlayıcı amino asidler lizin ve treonindir. Sistin amino asidi belli sınırlar içinde metionin yerine kullanılabilmektedir. Metionin ve sistin kükürt içerdiklerinden, bu gibi amino asidlerin rumende sentezi için yeterli prekürsör oluşturulması amacıyla yem kükürt gereksinmeleri yaşamsal önem arzetmektedir. Teorik olarak, protein kaynakları parçalanır ve incebağırsakta absorbe edilirler. Bu durum yüksek kaliteli protein kaynaklarının amino asid kompozisyonunun bütünlüğünü korumağa eğilim göstermektedir. Sıcaklıkla muamele veya besinsel proteinlere bazı aldehidler veya asid tonik gibi maddelerin eklenmesi protein beslenmesi alanında bazı umutlar vermektedir
Rumendeki mikroorganizmalar mevcut çevrede bulunan uygun prekürsörlerden itibaren protein sentezlerler. Bu maddeler arasında en önemlileri protein tabiatında olmayan azotlu NPN dediğimiz bileşiklerdir. Bu bileşikler mikrobial protein sentezleyecek kükürt ve yeterli enerji ile birlikte keçi rasyonlarında kullanılabilmektedir. NPN bileşikleri verilirken, ortamda daha önce enerjinin bulunması gerekir. Bunu sağlamak için hayvanlara enerji kaynaklarından kolayca parçalanabilen karbonhidrat vermelidir. Bununla beraber, NPN bileşikleri süt veren süt keçilerinin rasyonlarına eklenmemelidir.
Üre süt veren dişilere verileceği zaman, üre zehirlenmesine ilişkin pek çok olay rapor edilmiştir. Öte yandan, üre Ankara keçileri için başarı ile kullanılmaktadır. Üre Ankara keçilerinin kuru yemlerine ekleneceği zaman, ek proteinin 1/3’ünden fazla yer almamalıdır. Kükürt, genellikle rasyon azotunun 1 : 10’u kadar olacak düzeyde üreli rasyorılara katılmalıdır.
Öte yandan, selüloz parçalayan bakterilerin büyümesi ve çoğalması için, rasyonda minimum % 5 ham protein bulunmalıdır; şayet proteinlerin oranı daha yüksekse, selülozun yıkım hızı artabilmekte, fakat protein yüzdesi çok yüksek olduğu zaman, bu sindirim randımanı fazla NH üretimi nedeniyle düşmektedir.
Genç ot, yaşlı ottan daha fazla NH oluşturmaktadır zira hücre zarları daha hızlı bir biçimde parçalanırlar ve böylece içeriklerini serbestleştirirler. İçeriklerinin serbest amino asid içeriği önemli ölçüde yüksektir. NPN bileşiklerinden olan ürenin rumende hidrolizi özellikle hızlıdır. Şayet rumende aynı zamanda kolay sindirilebilen karbonhidratlar yoksa, serbestleşen NH miktarları çok önemlidirler. Proteinlerin yıkımı yavaş yavaş yapıldığı zaman, amonyağın büyük bir kısmı amino asid sentezi için bakteriler tarafından kullanılabilmektedir.
Çoğunlukla kullanılan en iyi ek protein kaynakları keten tohumu küspesi, soya küspesi, kuru bira mayası ve pamuk tohumu küspesidir. En iyi ekonomik protein kaynaklarından biri iyi kaliteli yonca kuruotu, kuruot, küb veya pelet haline getirilmiş yemlerdir. Bu, ya ayrı ayrı olarak verilir veya rasyonun kasi yem miktarına uygun miktarda karıştırılır. Kurutulmuş yonca çok mükemmel bir protein kaynağıdır.
Sabahları keçi ağıllarındaki ağır amonyak kokusu, rasyondaki proteinleri bozukluğunu veya çok fazla olduğunu ve bunun doğal sonucu olarak aşırı azot ekskresyonunu gösteren yararlı bir belirtidir. Salık verilen miktarda yem alan bir keçinin büyümesi veya süt miktarı beklenenden aşağı düşerse, en etkini rasyondaki proteinin biçimini değiştirmektir.
Sonuç olarak keçilere orta miktarlarda ve değişik biçimlerde protein verilirse, daha ekonomik olarak değerlendirilirler. Pratikte aşağıdaki miktarlar salık verilmektedir.
Büyüme için 1 kısım sindirilir ham protein + 7 kısım NB
Yaşama payı için 1 kısım sindirilir ham protein + 10 kısım NB
Süt üretimi için : 227 gr sindirilir ham protein + 1476 NB 4.50 litre süt için yeterlidir.
Bu miktarlar, şayet taze ot veya kuru ot ve yahut hububatça zengin bir karışım halinde verilirse, çok uygun bir yemleme oluşturacaktır. Şayet küspe olarak verilirse, çok düşük miktarı gereksinmeyi karşılayacaktır.
Keçilerde protein yetersizliğine ilişkin semptomlar iştahsızlık, ağırlık kaybı, büyümede gerileme, süt veriminde düşme ve tek yavru oluşturma biçiminde ortaya çıkarlar. Ciddi yokluklar, sindirim yetersizliğine, anemi ye veya ödemlere neden olmaktadır.
Mineraller
Çiftlik hayvanlarının mineral madde gereksinmeleri genellikle değişiktir. Bir sürünün her tipinin göreceli gereksinmesi küçük ölçüde onların vücut büyüklüklerine, büyük ölçüde sindirim organlarının nispi önemine ve ürettikleri ürünlerin doğasına bağlıdır. Büyük sindirim sistemine sahip hayvanlar, vücutlarına, oranla büyük miktarlarda mineral madde gereksinmesine sahiptirler. Yumurtalar ve süt büyük miktarda mineral madde gereksinmesini gerektiren ürünlerdir.
Keçiler seçkin bir mineral madde gereksinmesine sahiptirler. Keçiler yüksek metabolik aktiviteye sahiptirler. Keçiler, yüksek metabolik nispete sahip küçük beden, vücudunun en az 1/3’ünu işgal eden sindirim sistemi ve minerallerce ineklerden daha zengin süt üreten ve hacımca koyunlarınkinden daha büyük hayvanlardır.
Keçiler uygun şekilde verimli olan toprakta yetişen iyi kaliteli kuru otla beraber iyi kesif yemle beslenirlerse de, yine de mineral maddelerin yokluğundan kaynaklanan bir çok sorun ortaya çıkar. Keçilerin mineral madde gereksinmeleri koyunlarınkine benzerdir.
Keçi Yemleri
Mera ve Otlaklar
Islah edilmemiş meradan yararlanmada keçiler emsalsizler. Keçiler iyi otlayıcı olduklarından, çalılıkları ve ağaç altındaki çalıları kontrol etmede etkin bir biçimde kullanılabilirler. Pek çok funda tipleri ve odunsu bitkiler keçiler için başarı derecesine göre yem olarak kullanılabilirler. Keçiler diğer çiftlik hayvanlarının reddettiği pek çok bitki tiplerini kullanabildikleri halde zehirli bitkilerden sakınırlar.
Yemler, yaşama payı gereksinmelerinin büyük bir kısmını sağlarlar. İyi kaliteli mer’a ve mineral madde sağlama, yaşama payı düzeylerinde keçileri beslemek için gereklidir. Süt veren keçilerin rasyonlarındaki kesif yemin yarısını mera karşılamalıdır. Çayırlar kısa olduğu zaman veya kışın taze ot veya çayırlar kullanılamadığı zaman, ek yem sağlanmalıdır
Bakımlı çayırlar ergin dişi ve bir yaşındaki oğlaklar için gereklidir. Aşırı otlatmaya engel olmak için, hayvanları otlatmaya bırakmadan önce, çayırları 8- 10 cm yüksekliğinde telle çevirmek lazımdır. Hayvanları her 10-12 gün değişik parsellerde otlatmak gerekir. Bir elektrofens, çayır parsellerini ayırmada kolay bir yol sağlar. Bu uygulama aşırı otlatmaya engel olduğu gibi üretimi düşürecek sağlık sorunlarını meydana getirebilen iç parazitlerin yaşam sıklusunu bozmaya da yardım etmektedir.
Keçiler için çayır rnanajmentinde etkin bir biçimde kullanılabilen çayır otlarının ve baklagillerin bazıları, yonca, brom-yonca karışımı, tırfıl, tırfıl - çayırotu, sudanotu ve akdarıdır.
Çavdar, buğday ve arpa erken ortaya çıktığı için mükemmel yemlerdir. Kolza veya yulaf - kolza kombinezonu başarı ile kullanılmaktadır.
Meteorolojik etkenlerin etkileri olarak stresler minimuma indirildiği zaman, üretim daha etkin olmaktadır. Şayet keçiler çayıra veya mer’aya bırakılırsa, her zaman yeterli gölge ve su sağlanmalıdır. Keçiler ruminant olduklarından, taze ve sulu baklagil otları kullanılacağı zaman dikkat etmelidir. Zira şişkinlik sorunları ortaya çıkar.
İyi kaliteli çayırlar yüksek verimli hayvanlar için esastır.
Kuruot ve Diğer Kaba Yemler
Çayır ve mera yemleri yanında kuruot ve diğer kaba yemler keçiler için çok ekonomiktir. İyi kaliteli baklagil kuru otları veya baklagil-çayır kuru otu karışımı yüksek derecede sindirilebilir besin maddeleri içeren mükemmel bir kaynak sağlarlar. Şayet kuru ot ilk biçimden sağlanmışsa, karışım en az % 50 baklagil içermelidir. Çayır kuru otları kesif yemlerle birlikte gereksinmeyi karşılarsa da, genellikle kesif yemlerin maliyeti yüksek olduğundan, bu tür besleme laktasyondaki süt keçileri dışındaki keçilere uygulanmamalıdır.
Yüksek besleme değerine sahip kuru otlar körpe ve yapraklı bitkilerden oluşurlar. Bu nedenle ikinci biçimde elde edilen kuru otlar genellikle ilk biçimden elde edilen kuru otlara nazaran daha besleyicidirler. Otları biçme devresi onların besleme değerini doğrudan etkilemektedir. Vejetasyon devresi ilerledikçe çayır otlarında veya baklagil otlarında ham protein içeriği düşmekte, buna karşın ham selüloz içeriği yükselmektedir.
Yonca, melez üçgül, çayır üçgülü, aküçgül, soya kuruotu, fiğ, gazal boynuzu ve baklagil . çayır kuruotu karışımı çoğunlukla keçilerin beslenmesinde kullanılmaktadır.
Silaj, Kök ve Yumrular
Silaj % 30 - 35 kuru madde içerdiklerinden sulu yemlerden sayılırlar. Normal olarak, silaj otun 1/3’ü yerine kullanılabilmektedir. Ergin bir keçinin günlük silaj gereksinmesi yaklaşık 3 -4 kg kadardır. Oğlaklar rumenleri işlevsel oluncaya kadar silajla beslenmemelidirler; aksi halde sindirim bozuklukları ortaya çıkar. Silaj verilirken azdan başlayarak giderek artırılmalıdır.
Silaj usulüne uygun yapılmışsa, özel süt asiti kokusuna sahiptir. Hayvanlar alıştıktan sonra severek yerler. Silajlar günlük olarak taze verilmeli ve yemlemeden sonra 3 -4 saat içinde tüketilecek miktarda çıkarılmalıdır. Silajın koku ve tadının süte geçmesini önlemek için sağımdan hemen sonra verilmelidir. Silajların yemliklerde birikmemesine özen gösterilmelidir.
Yaklaşık olarak 500 g. Kuru ot yerine 1000 g. silaj kullanılabilir.
Keçiler kök ürünlerini ve bahçe ürünlerini çok severler. Havuç, pancar, şalgam ve lahana keçiler tarafından sevilerek yenirler. Bu tip yemler yüksek düzeyde su içermekte ve silaj gibi aynı biçimde tüketilirler. Şalgam gibi yemlerden bir kaçı, şayet sağım sırasında veya sağımdan önce kapalı yerde verilirlerse, koku süte geçer. Genel olarak bu gibi yemlerin kokusunun süte geçmemesi için sağımdan hemen sonra verilmelidir.