OKTAY EROL
Telefon çaldı. Bir kadın sesi, “Adana’da kimi Chp belediye başkanı adayı görmek istersiniz” diye sordu. Ses, iki isim verdi! Biri şu an ki belediye başkanı, diğeri şu an milletvekili olan bir isim! Telefonun ucundaki kişi, “Zeydan Karalar’in parti tabanına verdiği zarar, partilisini görmeme ısrarı, çevresinde ördüğü tanıdıklarından demir duvar artık son bulmalı! Her ne denli belirsizlikle dolu olsa da, yeni olanın aday olmasını isterim” dedi.
Chp, aday belirlerken geçmişte olduğu gibi genel merkezde karargah kurulmasını, aday adaylarının günlerce Ankara otellerinde “tanıdık” bulma yarışıyla zaman yitirmesin istemiyordu belli ki! Belli ki gerek şu an işbaşın da olan, gerekse yeni isimleri anket çalışmalarıyla belirlemeyi amaçlıyordu! Üç anakent belediye başkanı dışında, “kimseye verilmiş bir söz yok, olamaz da” deniyordu. Kararın içinde “örgütün” ne denli var olabileceğini düşünüyorum!
***
Yıllaradır yaşanan “aday belirleme” yarışlarında “kimin adamı” karmaşasını düşündüğümde, “anket mi, eğilim mi” sorusu aklıma geliyor. Şimdi yine de siz görevdeki belediye başkanlarını görün, “halkın” gözüne girmek için daha çok “çaba” harcama yarışına gireceklerdir! Örgütlerle daha sıkı işbirliği içinde olduklarını sergileyecektir! Genel merkezle yapacakları her hangi bir görüşme, her hangi bir merkeze yakınlık “aday” olmayı getirmeyecek miydi?
Chp Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut’un geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama böyleydi, daha öncesinde Genel Başkan Özgür Özel’de benzer tümceler kurmuştu. Bulut, genel merkezin Adana ile birlikte diğer kazanılmış belediye başkanları için anket çalışması yapılacağını, yurttaşın hoşnut olmadığı başkanlarıyla yola devam edilmeyeceğini söylüyordu. “Değişim” olarak verilen sözün “ana konusu” da bu olmalıydı! Yurttaşsız, örgütsüz olmuyordu!
***
Beş yıl önce gerçekleşen yerel seçim öncesini anımsar mısınız? Anakent Belediye Başkanı adayı belirlenmesine karşın, Seyhan ile Çukurova günlerce bekletilmişti! Parti içi anlaşmazlıklardan söz ediliyordu! Ön seçim yapılmamıştı, eğilim yoklaması sonucuna uyulmamıştı, Adana’da ya da diğer kentlerde genel merkezle arası iyi olan isimlerin “aday” olması sağlanmıştı!
Anket çalışmaları ön seçim ya da eğilim yoklamasının yerini alacak mıydı? Parti tabanından alınacak güç “anketlerle” ortaya çıkabilecek miydi? Şunu biliyoruz: Partinin kayıtlı üyelerinin “belirlemediği” adaylar, partiliden de, örgütten de uzak oluyor! Örgütten değil de, genel merkezden aldığı “gücü” görev süresi boyunca gösteriyor! Seçim öncesinde verdiği sözlerden tutun, seçim sonrasında örgütle arasına ördüğü duvarın bir türlü aşılmasını istemiyor, kendini “ulaşılmaz” gösterme bencilliğine bürünüyordu!
Genel başkan Özel’in kurultay öncesi sözünü verdiği “ön seçim ya da eğilim yoklaması” parti tabanını birleştirecek bir “güç” olacağı bilinirken, “anketle” yola çıkılmasının yeterli olmayacağı kanısındayım! Bunun, şu an için “sorduk oldu” demekten başka anlamı da yok! Bu arada, yine “son sözün” genel merkeze kalacağı biçiminde kaygıların varlığı da unutulmamalı!