Araf Suresi 3 ve 4: Evliya Ne Demek? Bir ülke Nasıl Batar?

İBRAHİM FAİK BAYAV Araf Suresi'nin 2'nci ayetinde Hz. Muhammed'e kitap indirildiği belirtiliyordu.  Üçüncü ayet hükmü ile, kitabın Hz. muhammed'in içinde bulunduğu topluma da indirilmiş sayılıyor. Ve toplum bireylerinden, içinde uyarıcı bilgiler bulunan kitaba tabi olmaları isteniyor. Üçüncü ayetteki ''İttebiuu ma ünzile ileyküm min rabbiküm'' ifadesiyle, mümin olmuş veya olmamış tüm insanlar muhatap alınmış. Anlaşılıyor ki Rabb, tüm toplum bireylerinin Rabbi'dir. İlerideki yüzyıllarda da, her ırktan, her renkten, her dilden insanların Rabbi olacaktır. Üçüncü ayetin içinde ''la tettebiuu min dünihi evliyae'' uyarısı var. Yani Mekke Medine ve çevre insanlarına diyor ki; kitab ile uyaran şahsın haricindeki kimseleri veli sanıp tabi olmayınız. Soru: Neden tabi olmasınlar? Cevap: Uyulması istenen kitap, ilmen ve aklen genel kabul görmüş bilgileri içeriyordur da ondan. Bazı kişiler, kitap bilgileriyle değil, zihinlerindeki menfaat hisleriyle ortaya çıkmışlardır da ondan. 'Kitap' sözcüğünün ne olduğu, ikinci ayeti açıklayan yazımızda belirtildi. Üçüncü ayette anlaşılması gereken kelime 'evliyae' kelimesidir. Evliya اَوْلِياءَ, 'veli' وَلى sıfat isminin çoğuludur. Türkiye'deki mutaassıp toplum içinde ve tasavvuf ortamında  ''evliya'' dendimi, ''Allah dostu''; ''Allah'ın sevgili kulu'' şeklinde anlaşılıyor. Sosyal yaşamda ise, çocuğun bakımını üstlenen annesi veya babası veya bir yakını o çocuğun velisi sayılıyor. Istılahta, 'VELİ' sıfatı, toplumun genelini kapsayacak bir işi üstlenmiş veya üstlenecek kimse için kullanılır. Siyasi anlamlıdır. Bildiğimiz VALİ ismi, şehrin yönetimine hakim olan ve şehrin düzeninden sorumlu kişisini tanımlar. Şehrin her beldesinin belediye başkanları da o beldelerin gelişiminden sorumlu velileridir. Ayette ''İttebiuu ma ünzile ileyküm min rabbiküm'' çağrısıyla beraber ''la tettebiuu min dünihi evliyae'' uyarısı yapılmıştı. Bu demektir ki, siyasette velilik, kitap bilgileri (siyaset bilimi) doğrultusunda görünür. Şimdi gelelim kitab ile uyaran şahsın haricindekilere neden tabi olunmasın sorusunun cevabına: Cevabı, sonraki ayetteki ''Ve kem min karyetin ehleknaha'' ' ifadesinden anlaşılabilir. Yani, ''biliyor musunuz kaç karyeyi helak ettik?''. İlmen belirlenmiş kitap bilgilerine sahip olmayanların veli seçilmesinin sonucu bu olacaktır. Kur'an mealcileri, 'ehlekna' kelimesine, batırdık yok ettik anlamı vermişler. Bu sebeple ayet ifadesi tüm meallerde ''nice kentleri batırdık, yok ettik'' anlamına gelmiş. Peki nasıl olmuş bu iş? Düşünme melekesi faal olan her kişi, bu ifadeyi okuduğunda 'helak etme' ve 'batırma' işleminin nasıl olduğunu merak edecektir. Ayetin devamında şu ifade var: ''basüna beyaten ev hüm kailün''. Bu ifadeyi, mealciler ve müfessirler ''gece uyurlarken, ya da gündüz uyanıkken azabımız geldi'' şeklinde Türkçeye çevirmiş iseler de batırma işlemin nasıl olduğu kolay anlaşılmıyor. Anlayabilmemiz için sözcükleri irdeleyelim: Karye: قَرْيَةٍ Bu terim, o zaman ve geçmiş zaman için, insanların yaşadıkları küçük bir beldeyi tanımlıyor. Bu belde, gelişmemiştir; o beldede medenilik oluşmamıştır. Mekke ve Taif de birer 'karye' olarak tanımlanmış. Ehlekna: اَهْلَكْنا Bu fiil sözcük, birilerine, 'öldürme' ve 'var oluşu bitirme' hareketini yaptırıyor. 'Öldürme' ifadesi, -ferdi ölümler olursa da- mutlak anlamda can alıp öldürme değil; karyeyi dağıtma, perişan etmedir. Yani orası yaşanmaz olacaktır. Ayette zikredilen 'ehleke' fiiline 'biz' anlamında 'na' zamiri gelmişse de, dağıtma ve perişan etme hareketini yapanların kimler olduğu belli değil. Bas: بَاْسُ Bu isim, 'cüret' ve 'kuvvet' anlamındadır. Bu isimden 'beaseten' بَآسَةً  fiil mastarı oluşturuluyor. Beaseten mastarı ise, fiili işleyenin özelliğini yansıtıyor. Fiili işleyenler, toplum genelinde korku, sinmişlik, fakirlik, muhtaçlık ve perişanlık durumlarını meydana getiriyor. Basit misal: Dere yatağına konut yapılırsa, şiddetli yağmurla gelen sel, konutları su içinde bırakır, içindekileri telef eder, eşyaları ve otoları sürükleyip götürür. Dere yatağına konut yapmanın yanlışlığını anlatan kitabı anlamayan kişi veya kişiler, o topluma öncülük etmiştir; helaket böyle oluşmuştur. Ya da tarım alanına inşaat yapılırsa, bir zaman sonra yaşamı devam ettirecek ürünün çıkması önlenmiş olur. Bunu anlamayanların teşvikiyle hareket edilmesi, (o kişinin veli bilinmesi) o ülkenin helakına sebep olacaktır. Sosyal ve siyasi kurallardan anlamayanların ya da kuralları uygulamayacak olanların 'veli' bilinip devletin başına getirilmesi ise, toplumda anarşi çıkmasına, eşkiyaların çoğalmasına, belki de ülkede terör oluşmasına zemin hazırlar. O zaman 'bas' gelmesin de ne olsun?
Benzer Videolar