OKTAY EROL
Fatih Altaylı, yayımladığı videoda “AKP kurulduğundan bu yana çok özel bir durum oluştu! Kendi yaptıklarına yabancılaşma durumu” saptamasını yaptı. Açıklamasında, yaşanan her türlü olumsuzlukları, zamlar/ alım gücünün yok olması/ kdv’nin artması/ yeni vergiler konması başkasının gerçekleştirdiği olgularmış gibi, başta AKP’nin tepki göstermesine bağladı yabancılaşmayı! Ayrıca, AKP’nin de bunda başarılı olduğunu söyledi!
Öyle olmuyor mu? Şubatta yaşanan yüzyılın yıkımında, molozların altından günlerce sesler gelmesine/ bir yanda iş makinelerinin bekletilmesine karşın, yöre halkı “yine” AKP’ye olan desteğini kesmedi! Aradan yarım yıl geçmesine karşın evsiz/ susuz kalan yurttaşlar mayıs seçimlerinde “yine” AKP saflarında yer almayı yeğledi! “Muhalefetin”, emekliler/ dar gelirliler için onlarca “iyileştirici” paketler açıklamalarına karşın, seçmen “yine” AKP’nin yanında durduğunu gösterdi!
***
Yurttaşın yaşadıkları anlatmakla bitmiyor! Her alınan karar sonrasında “ekmeğinden” eksilmeler oluyor, geçimi daha da zorlaşıyor, yük “hep” dar gelirlerin omzuna yükleniyor, belirli bir katmanın güçlenmesine destek olunuyor! Peki, nedir bu “büyünün” aslı, neden “muhalefet” seçmeni kendi saflarına çekemiyor, neden yapılan açıklamalar etrafında yurttaşı kenetleyemiyor?
Önümüzde bir yerel seçim var! AKP, yitirdiği anakent belediyelerini “yeniden” almak için çeşitli projeler oluştururken; “muhalefetin” büyük partisi, kendinden çok “benzemezlerin” var olması için çaba harcayan, parti tabanının sesini duymazdan gelen CHP yöneticileri neden AKP’nin gösterdiği baskınlığı gösteremiyor? Soruların yanıtı, Altaylı’nın altını çizdiği “kendi yaptıklarına yabancılaşma durumu” saptaması olmalı!
***
Adana Anakent Belediyesi’ni biliyoruz biz! Yalnız anakent değil, ilçe belediler bile parti tabanları yerine “benzemezlerin” gücüyle “orada” olduklarını yineledikçe, CHP’ye gönül verenlerin neler yaşandığını il/ ilçe örgütlerinde görülen cılız/salpa görüntüden anlamak olası! Adana gibi bir kentte, iki merkez belediye de yanınızda olmasına karşın, il/ ilçe örgütlerinde ne bir heyecan, bir isteklilik, ne bir “umut” gözlenemiyorsa eğer; her şeyi baştan düşünmek/ nerelerde yanlış yapıldığını belirlemek/ bu ilgisizliğin nedenini belirlemek/ içtenlikle istekli olmak gerekmiyor mu?
Sanmıyorum… Anakentte her şeyden hoşnut, oturduğu koltuğu öpüp/ koklayan, tabanla/ yurttaşla arasında pamuk ipliği kadar bile “bağ” olmayan öyleleri var ki; CHP tabanı “onları” iyi tanıyor, anakent belediyesinde “böyle” bir gücün olmasından daha çok olmamasını isteyebilecek, bilesiniz!
***
Yerel seçim yaklaşırken, “iktidar” yitirdiklerini yeniden almak için projelerden söz ediyor, CHP ya da “buna oy ver” diyerek belirleyecekleri aday “benzemelerle” yeniden “ittifak” olmak için kapı aralıyor! İki ay önce yapılan genel seçimde “benzemezlerin” içine girdikleri hava iki günde unutulmuş olmalı…
Ne olur biliyor musunuz? CHP tabanını “tümden” sandıktan uzaklaştırırlar! Otuz yılı aşkın süredir parti içinde sözcülük yapanlar yurttaşın sıkıntılarını umursuyor gibi açıklamalar yapmayı sürdürürler, bu gidişin “bir parçası” olduklarını da yadsımaya çalışırlar!
Bunca utangaçlığınıza, bunca beceriksizliğinize, bunca tabandan uzaklaşmanıza, bunca ödün vermelerinize son vermeyecek misiniz yoksa? Yurttaşın “yetmezlikleri” doruğa yükselmesine karşın yoksunuz! Böyle giderse, “sandığı ret etme hakkını” kullanacaklar arasında öyle çokları yer alacak ki!