OKTAY EROL
Günlerdir, Ekrem İmamoğlu ile Meral Akşener’in kucaklaşması konuşuluyor!
Akşener bilenlerin “bunda garipsenecek bir şey yok, bu sıcaklığı birçok yerde gösterdi, yurttaşla bile bu özelliğini görmek olası” diyenler olduğunca, kucaklamadan “bir şeyler” çıkarmak için düzeyli olmasını beklediğim bir haber kanalında uygulaması yapıldı!
İmamoğlu’nun iki yıl yedi ay onbeş günlük hapis ile siyasetten uzaklaştırılmasına sevinilmiş, sevinç çığlıkları atılmış, karar utku sayılmış gibi anlatıldı!
Konunun “gereksiz” alanlara taşınmasından sıkılanlardanım!
***
Salonda, mahkemeden gelecek “karar” beklenirken, İmamoğlu’na yaklaşan biri cep telefonunu gösterdiğinde yüzler ekşiyor! İmamoğlu’nda garip bir şaşkınlık var!
Salonda bulunan başta Akşener ile diğerlerinin karara ilişkin, aslında beklenmedik bir durumla karşılaştıkları yüzlerinden belli oluyor!
İmamoğlu, arkasında eşinin tedirginlikleri gözler önündeyken, orada bulunan Akşener’in, yerinden kalkıp “üzülme, yanındayız, yalnız değilsin, her şey şimdi başlıyor” sözleri insan olmanın gereğidir!
O salonda İmamoğlu eğer bir başına bırakılmış olsaydı, ona sarılan olmasaydı, oturdukları yerden kaşlar düşük biçimde bakılmış olsaydı işte o zaman “herkes insan olma özelliğini yitirmiş” derdim!
***
Bunu aslında günlük yaşamda da sıkça görürüz; bir tanıdık/bildik/ yakının acısını paylaşmak için, onun yanında olunduğu gösterilmek için, içinde bulunduğu çıkmazımsı olgudan uzaklaşması için yakın dokunma da olur, kucaklanır da, “her şey şimdi başlıyor” da denir!
Düşünebiliyor musunuz? Birlikte yol aldığınız arkadaşlarınız var! Yaşamın içinde uğraşılarınız/ inandıklarınız/ gönül verdikleriniz/ ödün vermeyecekleriniz var
Olası değil mi? İmamoğlu’nun yaşadıklarını “siz” yaşamayacaksınız diye bir güvence olmadığına göre, aynı çatı altında yaptığınız bir olgu nedeniyle “zorluklarınız” varsa; yalnız kalmanız, ya da etrafınızın “korkulu” davranmalarını nasıl karşılarsınız?
Olgunun sizi “zora” koymasından daha çok; birlikte olduklarınızın, özellikle de “yanınızda olması gerekenin” sizden uzak durması, daha da ilerisi kaçması “insan olma özelliğine” ne denli yakınsa…
***
Bir acılı, ya da zorda olan/ zorda olma nedenini bildiğimle buluşmamda “kucaklaşma” alışkanlığından uzak duramıyorum!
Yanında olduğumu, zorluğu aşacağını, asıl bu durumda güçlü olması gerektiğini söylerim!
Kimi “erkekler ağlamaz” der ya, şimdi de “iktidarın” sözcüleri her bir ağızdan “bu kucaklaşmanın amacı başladır, anlamı büyüktür, karara sevinilmiştir, bu bir iç hesaplaşmanın sonucudur” diyerek algı oluşturmayı sürdürüyorlar! Halkın gözleri görmüyor, kulağı duymuyor ya; aldandıklarını unutuyorlar!