Tevbe Suresi 4 ve 5: İslamlığı Oluşturacak Hukuk Kuralları

İBRAHİM FAİK BAYAV Tevbe Suresi'nin ilk ayetinde, Mekke müşriklerinin bir grubuna yöneltilen 'ültimatom' çıkışlı ahidden bahsediliyordu. İkinci ayette ise onlara dört ay süre verildiği belirtiliyordu. Süre sonunda ne olacaktı? Mekkeliler ile Medineliler arasındaki mücadeleye son vermeye girişilecekti. Belirtilen süre içinde Medine'deki sahabelere ahid kurallarını uygulamaları bildirilirken, tabilere, Mekkelilerle olan her tür ilişkiyi kesmeleri emri verilmişti. Üçüncü ayette, Medineli tabilerin, Mekkelilerle olan önceki ilişkileri affa uğruyacağı ve suçlanmayacağı belirtiliyor. Bu şu demektir: Hüküm, kuralın tebliğ edildiği andan itibaren geçerlidir. Bu hüküm, medeni olmak isteyen tüm ülkelere örnek olacak hukuk kuralıdır. Dördüncü ve beşinci ayet ile, muahede kurallarına uymayan Mekkeli müşriklere karşı Medinelilere hamle yapma izni verilmiş; Medinelilerin dikkat etmeleri gereken tavırlar belirtilmiş: a) Hamle izninin uygulanması için yasaklanan dört aylık süre bitmiş olacak. b) Müşriklerden muahedeye uymuş olanlar, darbeden muaf tutulacak. Beşinci ayette, müşriklere karşı uygulanacak ''öldürün'' فَاُقْتُلوا emri var. Bu emir 'Haysü vecedtümühüm' kelimesiyle beraber kullanılmış. Tüm mealler, bu ifadeyi ''nerede bulursanız öldürün' biçiminde Türkçeye çevirmişler. Bu emir, devamındaki ''ve huzuhüm, vehsuruhüm, vakudû lehüm külle mersadin'' emir ifadeleriyle birlikte değerlendirilir. O zaman ''öldürün'' emri şarta bağlanır. O zaman müşrik kişiler akrep bulmuş gibi öldürülmez. 'Katele' fiili, canlı öldürme olayıdır. وَجَدْتُموهمُ فَاُقْتُلواالْمُشْرِكَينَ حَيثُ  kelimesine, nerede bulursanız öldürün şeklinde anlam verilirse, altıncı ayette belirtilen musamahaya ve muhakemeye fırsat kalmaz. Halbuki hukukta, muhakemesiz infaz olmaz. Altıncı ayet, şart oluştuğunda, müşrik kişilere açık kapı bırakıyor. İkinci ayetteki ''muhzi'l-kafirin'' kelimesi için bir soru öne çıkarılmıştı: Müşrikler müşrik oldukları için mi, yoksa kafir oldukları için mi rezil edilip ortadan kaldırılacaklar? Beşinci ayette bunun cevabı, ''Fe in tâbû ve ekamû es-salâte ve âtü'z-zekâte... Fe hallû sebîlehüm'' ifadesiyle verilmiş. Yani, müşriklere, durumlarına göre, tevbe etme, salata devamlılık gösterme ve zekat vermeyi kabul etme şartı getirilmiş. Şart kabul edildiğinde, onlara dokunulmayacak ve bırakılacak. Bu şart oluştuğunda, Türkçeye meal olarak çevrilen ''nerede bulursanız öldürün'' emri iptal olur. Kelimeleri irdelediğimizde ayetten şu anlamları çıkarabiliriz: a) İn tâbû اِنْ تابوا : Bu kelime, pişmanlık göstermişse, anlamındadır. Pişmanlık, müşrik kişiye ahid kuralına uyacağı sözünü Bu durumdan müşrik kişinin müslim olmaya başlayacağı anlaşılabilir. Öyle olmayabilir de... Öyle olmadığında ve şirk inancını taşımaya devam ettirdiğinde, kafir zümresininin Medinelilere vereceği zarara katılmayıp köşesine çekilebilir. b) Ekamû es-salâte اَقاموا اَلْصَّلوةَ : Müşrik kişi pişmanlığını, salata devamlılık göstererek belli edecektir. 'Essalat' terimi Arapça-Türkçe lügatte, sadece belirlenmiş tek bir olayın ismi olarak kullanılıyor. Bu olay, kişinin, dua, çağrı ve istek halidir. Peki, tevbe etmiş olan müşrik kişinin salata devamlılığı nasıl olacak? Silahı ve düşmanlık duygusunu terk etmişliğini belli ettikten sonra, yaşam ihtiyaçlarının teminini Mekke'nin kafir ağalarından değil, Müslim yönetimin müsamahasından bekleyecek. (Altınncı ayette bunun örneği veriliyor). c) Âtü'z-zekâte آتوا الزَّكوةَ : Müşrik kişi, tevbesini zekatını getirerek belli edecektir. Tabi, zekat getirecek varlığa sahipse. Zekat nedir?.. Zekat, bir kişinin, yaşam ihtiyaçlarının dışındaki mal veya para olan fazlalığıdır. Zekat vermeyi kabul eden müşrik kişi, çeşitli faaliyetlerinden servet edinmiş de olabilir. Müşrik kişi, zekatın nerelere nasıl kullanılacağını öğrendiğinde, belli olmaz, Hz. Muhammed'in bildirdiği İslam dairesine de girebilir. (Altıncı ayette işareti var). Peki, o kişi 'müşrik' sıfatını terk edip 'mümin' sıfatını alabilir mi? İşte bu bilinmez. Mekke'yi Medine ile birleştiren Hz. Muhammed, hayatta olduğu müddet içinde, İslami kurallar titiz biçimde  uygulanmış. Toplanan zekatlar (günümüzde bunun adı vegidir), şahsi ihtiras için kullanılmayıp toplumun gelişmesi için harcanmış. Kurulu Medine-Mekke devleti içinde -istisnalar hariç- İslamlık devam etmiştir.
Benzer Videolar