İBRAHİM FAİK BAYAV
Tevbe Suresi'nin inzal sebebi, Medine'de kurulan İslam devleti ile Mekke'de devam eden zulüm yönetimi arasındaki mücadelenin bitirilmesidir. İlk ayette,
مِنَ اَلْمُشْرِكينَ عاهَدْتُمْ kelimesi ile, Mekke'deki müşriklerden belli bir grubun muhatap alındığı ve onlara kural empoze edildiği belirtiliyor. Ayetin başındaki 'beraat', ikaz ve ihtar içerir. Bu kelime, ya bizden size gelen tekliflere uyarsınız; ya da siz bilirsiniz, anlamını taşır.
Muahede fiil mastarı, iki taraf arasında bağ kurar.
Bu zamanda, bu sure ile bize verilmek istenen mesajı anlamak istersek, ayet içindeki sözcükleri tahlil etmemiz gerekir.
''Müşriklerden olanlar'' anlamındaki
min'el-müşrikîn, Mekke toplumu üzerinde hegemonya yürüten ağalardır. Muahedeye ağalarla birlikte, ağalara tabi olan toplum bireyleri de uymakla sorumlu olacaklardır. 'Ahedtüm' kelimesindeki 'tüm' zamiri, Hz. Muhammed'e tabi sahabeleri tanımlar. Sahabeler de muahedenin uygulanırlılığına dikkat edeceklerdir.
İkinci ayette, müşriklere اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ ifadesiyle dört ay süre verildiği belirtiliyor. Sebebi, Medine Devleti'nin manevi ve maddi ihtiyaçlarının giderilecek olmasıdır. Dört ay sonrasında, Allah'ın, kafirleri rezil edeceği ve ortadan kaldıracağı tehdidi مُخْزي الْكافِرينَ ifadesiyle belirtiliyor.
Ayette Allah'a yakıştırılan sıfat مُخْزي Muhzî sıfatıdır.
Muhzi: Bu sözcük, muarızları rezil eden anlamınndadır. Büyüklük gösteren ağaların karizmasını çizer düşürür. Onları yeryüzünde varlık gösteremez hale getirir.
Üçüncü ayet ile, Hem Müslim sıfatı almış olanlara, hem Müslim sıfatını henüz alamamış olanlara, Mekkeli müşriklerle olan ilişkilerini kesmeleri talimatı veriliyor. Kesilmesi istenen ilişki ticari ve siyasi olabildiği gibi, akrabalık ilişkileridir de. Bunun sonucunda kafirler elim azaba uğrayacaklardır. Talimat şu anlamı verir: Gelecek olan azap, müşrik ve kafir olanların dışında kalan insanlara dokunmasın.
İlk iki ayette dikkat çeken iki isim var: مُشْرِكينَ 'Müşrikler' ve كافِرينَ 'kafirler'.
Soru: Müşrik olarak anılan Mekke ağaları ve onların tabileri, müşrik oldukları için mi rezil edilip ortadan kaldırılacaklar? Yoksa kafir oldukları için mi? İki terimi de irdeleyelim:
Müşrik sıfatını kişide oluşturan 'şirk' olayı, inanç meselesidir. Kişi, bu inancı, aynı toplumda rahatça açığa vurabilirken, tevhid inançlıları arasına girdiğinde gizleyebilir. Hz. Muhammed'in sahneye çıktığı ilk zamanda, mümin sıfatı alan kişiler, müşrik tasallutuna uğramamak için Tevhid inançlarını gizlemişlerdi.
'Müşrikin' çoğul sıfat isimdir; şirk inancındaki grubu veya toplumu tanımlar.
Kafir sıfatını kişide oluşturan 'küfr' olayı, hukuk meselesidir. Kafir kişi, ortaya konan gerçeği bilerek ret eder. Belki gerçeğin insanlar arasında öğrenilmesini engeller. Bu arada hatırlatalım: Gerçeğin ne olduğunu bilmeden ya da anlamadığından ret eden kimseye 'gafil' sıfatı verilir. Kafirler, kendilerini güçlü bildiklerinden, siyasi, ticari ve sosyal sahadaki bir şeyi kendilerinden başkasına hak olarak görmek istemezler. Sosyal yaşamı bozucu unsurlar ortadan kaldırılmak istendiğinde, menfaatleri zarar göreceği için, bozucu unsurların kaldırılmasını kabul etmezler. (Günümüzdeki kafir sıfatlı kişi örneği çok var ve bunlar 'müslüman' olarak tanınıyorlar)
'Kafirin', kafir sıfatının çoğuludur. Bu kelime, toplum veya ülke içindeki insan zararlılarını tanımlar. Bunlar, insanları kölelik statüsüne soktuklarından ya da sokmaya çalıştıklarından, eninde sonunda isyanla karşılaşırlar.
Üçüncü ayetteki,
''Ve beşşir ellezine keferuu'' وَ بَشِّرْ اَلَّذينَ كَفَروا kelimesi, tüm müşriklerin değil, sadece, Mekke'nin küfürde inat eden ağa takımının rezil edileceğini ima ediyor. Bunlar, Hz. Muhammed fikrini beyan etti diye... bir kısım insan onu onaylayıp inandı diye... onlara işkence uygulayan, öldürmeye yeltenen, onları vatanlarından kaçırtan ağa takımı ve yandaşlarıdır. '
Beşşir' kelimesinin imasıyla o kafirlerin cezasız kalmaları mümkün olmayacaktır. Müşriklerin diğerlerine, Tevbe Suresi'nin 4'nci ayetindeki hüküm ile açık kapı bırakılmış.