Yunus Suresi Ayet 6: Salih Amel Kurumlarla Gerçekleşir

İBRAHİM FAİK BAYAV Yunus Suresi'nin altıncı ayetinde şu uyarı yapılıyor: ''Gündüzün ve gecenin bir biri ardına getirilmesinde... Allahın göklerde ve yerde yarattığı her şeyde... ittika eden toplum için ayetler var''.- Bu ayetin ''Le ayâtin likavmin yettekuun'' kısmında anlaşılması gereken iki terim var: a) 'ayet'; b) 'ittika'. a) Ayet:آيَة Bu terim, genel olarak Kur'an sayfalarında, iki işaret arasında kalan cümle veya kelimeleri tanımlar. Müslümanların zihinlerinde 'okunması gereken' olarak yer ettiğinden, yaratılan varlıklar da kitap gibi okunmalı şeklinde anlaşılıyor. ''Güneş, Ay, yıldızlar birer ayettir''; ''Kainat kitabı okunmalıdır'' ifadeleri 'ayet' terimini manalandırmaktadır. Toplumların içinde Allah'ın yarattığı varlıkları mutlaka okuyabilen vardır. Lakin okuyabilenlerin hissedebildikleri manaları kağıt üzerine düşürmeleri 'Ayet' teriminin anlamı lügatte,  'alamet', 'nişan', 'ibret' olarak... ve Allah'ın varlığının işareti olarak gösteriliyorsa da 'yönelmek' 'hedef belirlemek' olarak da belirtiliyor. b) İttika:اِتّقى Bu terim de Müslümanların zihninde Allah'tan korkmak şeklinde yer etmiş. Çünkü meal ve tefsirler ittika terimini bu anlamda türkçe'ye ç 'Muttakıın' sözcüğünü de 'Allah'tan korkan kişiler' olarak tanımlıyorlar. Kişi Allah'tan niçin korkacak? Korktuğunda ne olacak? sorularının cevabı verilmiyor. Sadece ölüm ötesi ahiret alemi rahatlığından bahsedilmesi 'ittika' teriminin anlamına erişilmesini zorlatırıyor. 'İttika' teriminin anlamı, lügatte, bir şeyi koruma ve bir şeyden korunma eylemini içerir. Sure, yerden, göklerden, yerde ve göklerde yaratılanlardan bahsettiğine ve salih amelde bulunulması gerektiğini belirttiğine göre, insanlar ne için, hangi şey için Allah'tan korkacaklar? Cevap: Allah'ın tekvini kanununa muhalefet etmekten korkacaklar. Yerde ve göklerde düzeni oluşturan kuralları bozmaktan korkacaklar. 18'nci yüzyılda sanayi devrimi gerçekleşti. 19'ncu ve 20'nci yüzyılda fabrikalar çoğaldı. Fabrika bacalarından çıkan dumanlar atmosferi nefes alınamaz hale getirdi. Atmosferde ozon delinmesi hayatın devamını tehlikeye attı. Fabrikaların kimyasal atıklari dereleri ve nehirleri kirletti. Ekolojik denge bozulmaya başladı. 1950 yılından sonra İstanbul'da kanalizasyondan gönderilen kazuratla tarihin ''ALTIN BOYNUZ'' şeklinde andığı Haliç bataklığa dönmeye başlamıştı. Lağım kokusu İstanbul'u yıllarca esir aldı. İstanbul Belediyesi'nin teknik çalışmaları, Haliç'i eski haline getirmeyi amaçlıyordu. Başarı kaydedildi. Marmara denizi, gemilerin boşalttığı atıklarla balıkları yaşayamaz hale getirdi.  Çıkarılabilen balıkları yemeğe korkuldu. 21'nci yüzyılın yirmi iki yılını bitirdiğimiz şu zamanda Marmara denizini çevreleyen İstanbul, Tekirdağ, Balıkesir sahilleri 'müsilaj' belasıyla karşı karşıya. Bu bölgede, -belki başka bölgelerde de- salih amelin devlet kurumunca işlenmesi kaçınılmaz oluyor. 21'nci yüzyılda yaşamaya devam ediyoruz. Artık, dünya ülkeleri 'salih amel' işleme mecburiyetini fark ediyorlar. Allah'ın tekvini kanununu işletebilmek için çareler arıyorlar. 'İklim Krizi' adı altında konferanslar teptipleniyor. Dünya gezegeninin içini düzene sokacak fikirler üretiliyor. Ekoloijk dengeyi onaracak enerji kaynakları aranıyor. Kur'an'ın 'ittika' emri, Dünya üzerinde yavaş yavaş tecelli etmeye başlıyor. Peki nasıl oluyor bu iş?.. Dünya'yı yaşanabilir gezegen yapmayı amaçlayan akil insanlar sayesinde oluyor. Salih amel fert bazında işlendiğinde, ferdin kendini ve çevresini mutlu eder. Şehir ve ülke bazında işlenecek salih amel, kurumları gerektirir. Belediye adlı kurumlar, geliştirdiği projeler ile tekvini kanunların işletilmesini sağlarlar. Devletin bayındırlık kurumu ise, teknik ve mali güç ile, belediye projelerini destekler.  Bir tek şartı vardır: Şehir ve ülke insanlarının bu kurumlara inanmaları ve o kurumların ülke için salih amel işleyeceklerine güvenmeleridir. (Mümin vasıf) Atmosfer kirlenmeye başladığında ilk önlem, fabrika ve sanayi tesislerinin bacalarının filitrelenmesi idi. Yönetim işadamlarına amel-i salih babında ''filitreleyin'' talimatı verdi. Bazı işadamları bu talimatı ret etmeseler de, uygulamayarak itirazlarını gösteriyorlardı. Onların salih amel anlayışları yoktu. Yunus Suresi'nin 4'ncü ayetindeki ''ellezine keferu''الَّذينَ كَفَروا şeklinde tanımlananlar ortaya çıkmıştı.
Benzer Videolar