Mürselat Suresi’nde ‘Yevmi’l-fasl’ Ne Demektir? 

İBRAHİM FAİK BAYAV Mürselat Suresi'nin ilk onbir ayetinde, o zamanın insanlarının hafsalasının almayacağı oluşumlara işaretler görüldü. On ikinci ayet ve sonrasında, muhatap alınan insanlara uyarı babında ifadeler var. Bu ifadelerden bir anlam çıkarabilmemiz için, kelimeleri irdelememiz gerekiyor. ''Li eyyi yevmin üccilet?'' (Mürselat: 12) Bu soru, Mürselat Suresi'nin başından beri anlatılanların olmasının şartlarını ima ediyor. O zamanda olması mümkün değil. Tecil edilmiş. İlerideki uygun bir zamanda olacağı belirtiliyor. Peki ne zamana tecil edilmiş?.. ''Li yevmi'l-fasl'' Yani, ayrılma-ayrışma gününe tecil edilmiş. (Mürselat: 13) İyi de... 'Yevmi'l-fasl' bile, ileride olması gereken olay. Ne zaman, nerede, nasıl olacağı sorulacaktır. Bu ayet duyulduğunda 'yevmülfasl' kelimesinin ne olduğu toplum içinde sorulmamış mıdır? Ayet sormuş: ''Ve mâ edrâke mâ yevmü'l-fasl?'' (Mürselat: 14) Yani, Kavrayabildin mi nedir yevmü'l-fasl? Soru, Hz. Muhammed'i muhatap alıyor gibi.  Her yüzyılda, her insan kendini bu soruya muhatap edebilir. Yevmülfasl'ın ne olduğunu Hz. Muhammed'in kavramış olması gerekir. Kendini muhatap tutan diğer insanların kavrayabilmesi kolay değil. Belki mümkün değil. Kavranamadığı için Hz. Muhammed'in toplumunda insanların çoğu işaret edilen olayları, 'olmaz' diyerek yalanlama yoluna gitmişler. 'Mükezzibin' sıfatına layık olmuşlar. Fasl, iki şeyi birbirinden ayıran engeldir. Hak ile batıl arasınndaki engel diye belirtmiş Arapça-Türkçe Lügat. O zaman için, Mekke'deki Hz. Muhammed bağlıları ile Ebucehil yandaşları arasını ayıracak engel şeklinde anlaşılabilir 'fasl' kelimesi. Hicret olayı 'yevmü'l-fasl'ın kendidir. Lakin kelime çok ileri zamana da işaret ediyor. Alimlerle cahiller arasındaki engel... ya da varlıklılarla varlıksızlar arasındaki engel olabilir bu. Anlayışlılarla anlayışsızlar arasındaki engel de olabilir. Mesela, Doğu Bloku ile Batı Bloku terimleri akla gelir mi acaba? ''Veylün yevmeizin li'l-mükezzibîn'' (Mürselat: 15)  Yani, o zaman (yevmülfasl denen zaman) geldiğinde mükezziblere vay!.. Bu ayette kelimeleri irdelersek; 'Yevmeizin', -şartlar oluşmadığı için- olacakların tecil edildiği zamanı gösteriyor. 'Mükezzibin', hafsalaları almadığı için anlatılanların olacağını imkan dahilinde görmeyenlerdir. Yalanlama ile, olacağına aklen ihtimal verenlerin zihinlerini bulandırırlar. Akla gelen sorular: a) Anlatılanı yalanlayanların o zamanı ile, anlatılanların oluşacağı zaman arasında ne kadar süre vardır? b) O zamanın insanları, işaret edilen olayların meydana geleceği zamana kadar hayatta kalacaklar mıdır? c) Sadece Hz. Muhammed'in zamandaki insanlar mı meydana gelecek olayları kabul etmeyip ret edecek olanlar?.. Yoksa ilerideki zamanın insanları da 'mükezzib' sıfatını alacaklar mı? Merak edenler zihinlerinde başka soru da oluşturabilirler.
Benzer Videolar