İBRAHİM FAİK BAYAV
15-
''Felâ uksimü bi'l-hunnes...''; Yani, Hayır... yemin ederim görünmeyen yıldızlara...
Hunnes, gece gökyüzünde görülen, Güneş çıkınca görünmesi mümkün olmayan tüm yıldızlara verilen ad imiş. (Mevlüt Sarı. Arapça Türkçe Lügat)
Tüm yıldızlar dikkate verildiğine göre, 15'nci ayet ile gece gibi olacak bir zaman hatıra geliyor. Yani o zaman, güneşin çekilip götürüleceği bir zamandır. (şemsü küvviret)
Geceden kasıt, huzur ve güven ortamının aranacağı sıkıntılı günler... Ümitsizlik ve tasa günleri... Lakin endişeye mahal yok. Gece olmuşsa, gök yükyüzünde beliren yıldızlar tasayı, sıkıntıyı, umutsuzluğu hafifletecektir.
Yıldızlar, sıkıntılı günlerde topluma umut verecek ilim erbabıdır.
16- ''Elcevârü'l-künnes...''; Yani, (Hayır. Yemin ederim) yeri belli olan gezegenlere...
Künnes, gece gökyüzünde görülen yıldızların en belirginlerine verilen ad imiş. Yani, Güneş Sistemi içindeki gezegenler... O zaman beş tanesi biliniyormuş. Bunlar; MERİH (4. gezegen olan Mars); ZUHAL (6. gezegen olan Satürn); UTARİT (1. gezegen olan Merkür); ZÜHRE (2. gezegen olan Venüz); MÜŞTERİ (5. gezegen olan Jüpiter). (Mevlüt Sarı. Arapça Türkçe Lügat)
Cevar, görünen, bilinen, yeri belli olan anlamında olabiliyor.
Ayet
'cevar'il-künnes' tamlaması ile, yeri ve makamı belli olan beş şahsiyete işaret etmiş oluyor. Bunlar;
Hz. Ebubekir...
Hz. Ömer...
Hz. Osman...
Hz. Ali... Ve,
Hz. Aişe'dir.
Güneş'in etrafında dönen beş gezegen, Güneş'ten nasıl ışık alıp deveranını devam ettiriyorsa, parlak yıldıza benzetilen bu beş şahsiyet, güneş misali olan Hz Muhammed'den feyz alıp onun etrafında ihtişamla dönmüş. Sahip oldukları makam, müslümanların sığınacakları, gelecekten umut duyacakları yer olmuş.
17-
''Ve'l-leyli izâ as'ase...'' Yani, kararmaya başladığı zaman geceye...
Leyl (gece), Güneş'in görünmediği zamandır. (O zamanda anlamı, Güneş'in kaybolduğu zaman)
Güneş kaybolduysa yıldızlar gükyüzünde belirecektir. Belirecektir ama, 'as'ase' meydana gelecek, meydana gelecek 'as'ase' yıldızların yeryüzündeki insanlara görünmesini engelleyecektir.
Yıldızlarla insanlar arasına giren engel kara bulutlar olabiliyor mesela.
'As'ase's-sehâb' kelimesi, bulutların, sislerin veya benzer şeylerin yaklaşıp geceyi iyice kararttığında kullanılırmış. (Mevlüt Sarı. Arapça Türkçe Lügat)
Anlaşılan şu ki, Hz. Muhammed gittikten sonra, umutsuzluk başlayacak.
Müslümanları teselli edecek olan alimler görünmeye başladığında düzen bozucular fırsatı kaçirmayacaklar ve araya girecekler.
18-
''Ve's-subhı izâ teneffese...'' Yani, oluşmaya başladığı zaman sabaha...
Subh (sabah), yeni bir gündür. Yeni gün yeni bir başlangıçtır. Yeni bir başlangıç sağlığı ve düzeni de beraberinde getirecektir. Yavaş yavaş ama etkili.
''Essubhı teneffese'' kelimesinin ebced değeri (şedde hariç) 1443'tür. M.2022 eder.
Türkiye'de ve Ortadoğu'da ve Afrika'nın kuzeyinde normal giden siyasi yaşam, 2010 yılında birdenbire kararmaya başladı. Tunus'ta 'Arap Baharı' adıyla bir bela başgöstermişti. Bu bela, Ortadoğu'daki tüm müslüman ülkeleri sardı. Deccal ve deccallar yapacaklarını yapmışlar, işi şeytana bırakmışlardı. Türkiye'de garip bir durum vardı. Deccal üfürüyordu; üfürük alan bilgisiz müslümanlar geçmişteki şahsiyeti deccal sanıp feveran ediyordu. Yol göstermesi gereken alimler ve mütefekkirler, Türkiye'de deccalin yalanlarını aşıp uyarı görevini yerine getiremediler. Suriye 2011 yılında yangın yerine çevrildi; sıcağı ve dumanı yayıldı Türkiye'yi boğulacak duruma getirdi.
''Essubhı teneffese'' ayetinden, H.1443 - M.2022'de, Türkiye'den ve Ortadoğu'dan as'asenin dağılacağı umudunu duyabiliriz. Yeni bir sabah... yeni bir başlangıç olsun diye.