Salih Amel Nedir? Nasıl Uygulanır?

İBRAHİM FAİK BAYAV Sofi müslümanlar arasında 'salih amel' ifadesini kullanmak yaygındır. Kur'an-ı Kerim içinde sık tekrarlandığından, hocalar, hutbelerinde mecburen 'amel-i salihat' kelimesini duyururlar. Ama bu ifadenin anlamından habersizdirler. Bilgisizliğin toplum içinde açtığı yara farkedilmiş olacak ki, Gazeteci Arkadaş, 'salih amel' kelimesinin anlamını -Diyanet'in mealinden değil, bağlandığı kitaptan alıntılayarak- vermek istemiş. Alıntı cümle şu: ''Salih amel ise maddî ve manevî hukuk-u ibada tecavüz etmemekle, hukukullahı da bî hakkın ifâ etmekten ibarettir''. Gazeteci Arkadaş alıntıladığı bu sözün anlamının derinlemesine düşünülmesi gerektiğini de tavsiye etmiş. Salih amelin anlamının düşünülmesi tavsiyesi güzel. Ama önce bu sözün anlaşılması gerekir. Gazeteci Arkadaş, yüz yıl önce söylenmiş bu sözün içindeki 'hukuk-u ibad' kelimesini 'kulların hukuku'; 'hukukullah' kelimesini de 'Allah'a karşı görevler' şeklinde Türkçeleştirmiş sadece. 'Salih amel' kelimesinden Kulların hukukuna tecavüz edilmemesi anlaşılacaksa, hukukun ne olduğununun tüm yönetim kademelerinde bilinmesi gerekir. Yani yönetimdeki makamlara hukunun ne olduğunu bilenlerin ve anlayanların gelmesi gerekir. Bu olmamışsa ve olmuyorsa kulların hukukunun tecavüzden korunması mümkün olmaz. Ülkede salih amel işlenmesi de mümkün olmaz. Sofi müslümanlar arasında 'salih amel'; cami yaptırmak, minaresini uzun yapmak, mahyalar dizmek, salâ okumak, tesbih çekmek, ramazanda üç-beş kuruş fitre vermek, kurban bayramlarında eziyet ettikleri danaları parçalayıp derin dondurucuya istiflemek gibi hareketlerden ibaret kalır. Toplumdaki ya da ülkedeki bu durum 'zulüm' denen şeyin gerçekleşeceği ortamdır. Hukuka tecavüz edilmesi demek, yönetimdekilerin toplum düzeni için koydukları veya daha önce konmuş yasaları uygulamada lakayt kalmaları ya da çıkar için çarpıtmaları demektir. Sonuç, o toplumun veya ülkenin hasaret dalgalarına düşmesi olur. Tecavüz edilmemesi gereken hukuk-u ibad kelimesindeki 'hukuk', lügatte, toplumun, (derneğin, cemaatin, ülkenin) yaşama tarzını tanzim eden, devlet yaptırma gücüyle de desteklenen kurallar bütünü olarak belirtiliyor. (D. Mehmet Doğan: Büyük Türkçe Sözlük) Kendi kafalarına göre inanç edinmişlerin, inanca muhalif gördükleri kurala uymaktan vazgeçmeleri, başkalarına zarar vermeyecekse, sessiz kalınabilir. Yoksa salih amel anlaşıyışı iflas etmiş olur. Mesela bir aile mühendislik kuralına uymaksızın, kentten uzak arsasına bir kaç katlı bina yapar. Bir zaman sonra zemindeki 'sıvılaşma' sebebiyle o bina yıkılır. Evsiz ve mülksüz kalırlar. Ama o aile kent içindeki arsasına mühendislik kuralına uymaksızın bina kurmaya kalkarsa, yönetim, inşa faaliyetini engeller. Çünkü ileride oluşacak zarar yalnız o aileye değil, başka ailelere de zarar verecektir. Yönetim, o ailenin kural dışı bina yapmasına izin verirse, hukuk-u ibada tecavüz safhası açılmış olur. Amel-i salih engellenmesi (hukuk-u ibada tecavüz) örneği günümüzde görülüyor: 1999 Marmara depreminden sonra, otuz yıl içinde olacağı bildirilen İstanbul depremi için önlemler alınmaya başlandı. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi 5902 sayılı yasayı çıkardı. Bu yasa gereği İstanbul'da 493 toplanma alanı -insanların hakkı olarak- belirlendi. 2017 yılında Marmara depreminin yıldönümünde öğrendik ki, yasayla belirlenen 493 toplanma alanının 416'sına İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin izniye dev binalar yapılmış. Kalmış geriye 77 toplanma alanı. (Bkz: http://www.haberturk.com/gundem/haber/1600983-istanbul-da-toplanma-alanlari-avm-oldu-cadir-kuracak-yer-kalmadi) Yani, yüz yıl önce hukuk-u ibada tecavüz edilmemesi şeklinde belirtilen 'salih amel' uygulaması, bizzat müslümanlarca -belki de anlaşılmadığı için- kabul edilmez olmuş. Buyrun Al-i İmran Suresi'nin 77'nci ayetine: ''İman etmiş ve salih amel işlemiş kimseler var ya... onların mükafatları verilecek. Allah, zalimleri sevmiyor (Yani akıbetleri vahim)''
Benzer Videolar