SİZİ KANDIRMASINLAR

ZAHİDE UÇAR

TUZAĞA DÜŞÜRÜLEN ÜLKEM

Sözcü Gazetesi’ne operasyon yapıldı. Kurdun kuzuya; “suyumu bulandırdın, seni yiyeceğim” demesi gibi bir durum. Kurt kurtluğunu yapıyor. Mizacı bu da, asıl şaşırtıcı olan, kuzunun hala aynı savunmayı yapıyor olması… Kuzu diyor ki; “Ben nasıl suyunu bulandırabilirim? Ben suyun alt kısmından içiyorum, sen üzerinden.” İşte bu aptallık beni isyan ettiriyor. Balyoz ve türevi kumpası esirlerinden çoğu da böyle kuzuca savunma yapmıştı. Sözcü gazetesine yapılan operasyonu eleştirenlere hatırlatırım; Güzel kardeşim, bu ülkede muhalefet yapan ve halkı olup-bitenler hakkında aydınlatan AVRASYA TV ve Yeniçağ TV nerede? Yeniçağ TV Ergenekon kumpasından kurtulmak için kapandı. AVRASYA TV zorunlu kapandı. Sahibi Mustafa Özbek Ergenekon tuzağıyla içeri tıkıldı. Özbek’in başkanı olduğu Türk Metal Sendikası yandaş hale getirildi. (Yıl:2006-2008 arası.) Erdoğan Çankırı’da yaptığı bir konuşmada gazeteci attırmakla övündü. AKP iktidarı ile başlayan gazeteci kıyımına 2017 yılında şaşırmış gibi yapmak milleti kandırmaktır. Gazeteciler atılırken, cemaatleşmiş 2. Cumhuriyetçi köşe taşları “bizim cemaatten değil” diyerek kulağının üzerine yatmadı mı? Bugünlere onların hediye ettiği sarı öküzler nedeniyle gelmedik mi? Nedim Şener Hergelekon’a dahil edilene kadar Silivri’ye gitmeye bile tenezzül etmeyen anlı-şanlı yazarlardan bahsediyoruz. Ben diyorum ki; “Bu günler daha iyi günlerimiz.” AKP millete pek de yalan söylemedi. Niyetini ve amacını hep belli etti. Bu ülkenin kurumlarını yönetenler ve 2. Cumhuriyetçilerin hakimiyetinde olan muhalefet AKP’nin amacını bal gibi biliyordu. AKP siyasi parti görünümlü bir proje grubuydu. T.C. Devletini kafir devlet olarak gören bir düşünceye sahiptiler. Onlar yıllarca yeraltına çekilen bazı karanlık tiplerin eğitiminden geçti. İki dizlerinin üzerinde bu karanlık sohbetleri dinleyip, sorgulamadan, belge-bilgi sormadan kabul ettiler. Beyinleri Müslüman görünümlü, yabancı istihbaratların kontrolünde bazı tipler tarafından İĞDİŞ edildi. Bu kafalar şimdi ülke yönetiyor. Ve bu kafaların yaptıklarına birileri hala şaşırıyor. Hala kuzunun savunma ruh haliyle savunma yapıyor. Seçimle iş başına gelen bir parti, o ülkeyi yönetmek yerine niçin ele geçirmek ister? Bu ülke hepimizinse, niçin devlet AKP Devletine dönüştürüldü? Tabii ki sistem ve kontrol dışına çıkmak için. Ayrıca siyasal İslam seçimle geldiği hangi ülkede seçimle gitti? Bir örnek varsa söylesinler. *** *** *** Bu günlere nasıl geldik. Geçmişe kısa bir yolculuk yapalım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öldü(rüldü)ğü tarihten sonra ülke yönetimi 2. Cumhuriyetçilerin eline geçti. Atatürk’ün üretime dayalı ekonomi sistemi, köyden kente kalkınma ve milli eğitim sistemi değiştirildi. Osmanlı Devleti’nin duraklama, gerileme ve yıkılma sürecinde ortaya çıkan koşulsuz Avrupa hayranlığı yeniden hortlatıldı. Bağımsız dış politikadan vaz geçildi. Üniversiteler, üst bürokrasi, basın, edebiyat, tiyatrolar 2. Cumhuriyetçilerin eline geçti. Üniversite yönetimleri masonların eline geçti. Masonların kontrolüne giren üniversiteler bilim üretemez. Üretmez. Çünkü özellikle2. Sınıf zekaya sahip insanlara kadro verildi. Devlet yönetimini ele geçiren 2. Cumhuriyetçiler, halkı devlete yabancılaştırdı. Osmanlı’da Türkler saraydan nasıl uzak tutuldu ise, 2. Cumhuriyetçiler de Türkleri devlet yönetimindeki önemli kadrolardan uzak tuttu. İşte bu kadroların koynunda siyasal İslamcılar büyüdü, büyütüldü. Büyümesine göz yumuldu. 2. Cumhuriyetçilerin devlete yabancılaştırdığı, ötelediği, itelediği halk ne yazık ki 17 yıldır AKP’yi ayakta tutuyor. Çünkü insanlar her şeyi unutabiliyor ama birilerinin kendini nasıl hissettirdiğini asla unutmuyor. Vatanını kişisel hesaplarının üzerinde tutabilmek için alim ve arif olmak gerekir. Kalabalık yığınlardan alim ve arif olmalarını bekleyemeyiz. Onlar Kurtuluş Savaşı başlamadan hiçbir şey yapmayacak olan kitledir. *** *** *** 2. Cumhuriyetçi NATO Paşası olan Genel(!) Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, 2005 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın birlik brövesinden Atatürk’ü Kocatepe’de gösteren kabartmayı kaldırdı. Bu eylem Türkiye’de başlayan yeni bir dönemin işaret fişeği gibiydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk adına başlatılan operasyonun hedefi T.C. Devletine yapılacak olan operasyonun habercisiydi. 2. Cumhuriyetçiler bu gerçeği görmemezliğe geldi. Nutuk Hergelekon sürecinde suç delili sayıldı. Silivri’de Atatürk’ü yargıladılar. Bu yargılamayı sadece F-CİA yaptı diyemezsiniz. AKP Hükümetinin destek vermediği bir kumpas bu ülkede yürütülebilir mi? AKP F-CİA eliyle 1.Cumhuriyetçileri temizledi. 15 Temmuz F-CİA kalkışmasını kendi çıkarına kullanarak da AKP Devletini kuruyor. 16 Nisan referandumuyla da rejimi değiştirdi. *** *** *** Bundan sonra yaşanacak gerçek şudur; Milletin doğru haber alması nerede ise imkansız hale getirilecektir. Hiçbir zaman gerçek bir seçim olmayacaktır. Saddam’ın Irak’ı, Kaddafi’nin Libya’sı, Esad’ın Suriye’sinde yapılan seçimler ne kadar gerçekse, Türkiye’de yapılacak seçimler de o kadar gerçek olacaktır. Rejim değişmeden bile; “AKP’li değilsen iş de yok” diyenler, muhalefete cehennemi yaşatacaktır. Yalnız bu süreç AKP’li seçmenin de bedel ödeyeceği bir döneme giriyor. AKP seçimler nedeniyle taraftarını yemliyordu. Yaratılan ÖZEL BALLI kadrolarla, yardımlarla besliyordu. Şimdi bunlara fazla gerek duymayacaklardır. Kalan pastayı paylaşan çember daralacaktır. Halkın HES Projeleri gibi yaptırımlara direnme gücü kalmayacaktır. Gerçek bir yargı kalmayacaktır. Türk Ordusu direnemeyecek, kolayca savaşa sokulabilecektir. Yaşananlar halktan gizlenecek, halk türlü yalanlarla kandırılacaktır. Milli bayramlar tamamen kaldırılabilir. Çünkü milli bayramlar YIKTIKLARI YÖNETİMİN bayramıdır. Yeni rejimin bayramını kendileri uyduracaktır. Eğitim milli çizgiden tamamen çıkarılacak, ümmetçi bir anlayışa dönüşecektir. Resmi kurumların içi boşaltılmıştır. İçi boşalan kurumların kurumsal hafızası sıfırlanıyor. Bundan sonra resmi kurumlarda çalışanlar devletin değil, AKP’nin çıkarlarını önceleyecek, yasal olmayan parti taleplerini bile onaylayacaktır. Türkiye’nin elinde kalan ne var, ne yok satılacak, satışların iptali için dava açılacak bir yargımız olmayacaktır. Üstelik parti bülteni haline gelen basın bu gerçekleri halktan gizleyecektir. Kur’an dini terk edilerek parti dini oluşturulacak, hocalar parti isteklerini meşrulaştıracak fetvalar verecektir. Bunun sonucunda ülkemizde ateistlik ve deistlik artacaktır. Üretimi terk edip, tüketim ekonomisine geçildi. Tüketerek, beton ekonomisiyle bir ülke ayakta kalamaz. *** *** *** AKP gelene kadar Türkiye uyuşturucunun geçiş yoluydu. AKP’den sonra PAZARI OLDU. Gençlik uyuşturucu batağına sürükleniyor. Uyuşturucu ilkokullara kadar indi. Tefeci haline gelen bankalar milletin gırtlağına sarılmış durumdadır. Köylü bankaların eline düşürülmüştür. Dört tekeri patlak bir araba nasıl yol alamıyorsa, böyle bir ülke de fazla ayakta kalamaz. *** *** *** İran sınırında 3 milyon Afganlı mülteci(iki milyonu Taliban) bekliyor. 3-4 milyon arasında kontrolsüz bir biçimde dolaşan Suriyelimiz var. Türkler azınlığa düşürülmeye çalışılıyor. Taliban’ın ülkeye girmesi demek, Afganistan olmak demektir. Terör devleti olmak demektir. Türkiye bütün komşularıyla sorunludur. İçimizde PKK, Suriye sınırımızda PKK vardır. İçimizde İŞİD, El Kaide, sınırlarımızda İŞİD, El Kaide vardır. Yalnızlaştırılmış bir ülkemiz var. Türkiye’ye “terörist devlet, diktatörlük” gibi suçlamalarla bir operasyon düzenlenirse, Yunanistan bir kere daha Türkiye’ye saldıracaktır. Emperyalist devletler Yunanistan’ın batan ekonomisini kullanılarak, Megali İdea(Büyük Helen İmparatorluğu) ideallerini harekete geçirerek Türkiye’ye saldırtabilir. *** *** *** Anlatmak istediğim gerçek şudur: Olanlara şaşırmış gibi davrananlar milleti kandırıyor. Bunların olacağını biliyorlardı. 2005-2006 yılında CHP’nin başında bulunan Baykal’a; “Sine-i Millete dönün. Bu gidişi durdurun” dedik. Yapmadılar. Rejimin değiştirilmesinin seçime götürülmesine izin verdiler. Getirilecek yeni rejimde nelerin olacağını bilmiyorlar mıydı? Bal gibi biliyorlardı. Türk Milleti bu gerçekleri bilerek hareket etmelidir. Öncü Türkler bu gerçekler üzerinden fikir üretmelidir. Türkiye’nin bir Kurtuluş Savaşına girmesi kaçınılmaz göründüğüne göre, Milli Türk aydını ve öncüleri, bir oldu bitti ile karşı karşıya kalmamak için bu şartlara göre proje üretmelidir. Ve milli kesim birbiriyle bağlarını sağlamlaştırmak, birbirine el vermek zorundadır. BUGÜN ARTIK DÜN DEĞİLDİR. Türkiye siyasal İslamcılardan da, 2.Cumhuriyetçilerden de, dönme devşirmelerden de BÜYÜKTÜR. Unutmayın, Kurtuluş Savaşı dönemindeki kadar hainimiz gene var. Gene iç düşmanla birlikte yedi düvelin sarmalındayız ama, Kurtuluş Savaşı döneminde bulunmayan veya çok az olan milli ve aydın sayısı bugün kat ve kat daha fazladır. Bu gerçeği ne kadar erken kavrayıp çözümler üretirsek o kadar iyi olacaktır. O gün başardıysak, bugün de başarırız. BAŞARMAKTAN BAŞKA ÇAREMİZ DE, SEÇENEĞİMİZ DE YOKTUR. Zahide UÇAR
Benzer Videolar