İBRAHİM FAİK BAYAV
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz lobisinden şikayeti bitmiyor. Vakıf Katılım Bankası açılışı konuşmasında ses tonunu sertleştirdi;
''Böyle bir anlayış olmaz. Faiz lobisi emmeye devam ediyor'' dedi.
''Bizde faiz çift haneli'' ifadesini de kullandığına göre, faiz lobisi çerçevesine girenlerden biri Merkez Bankası olmalı. Merkez Bankası'nın para babalarına uyguladığı gösterge faizi -bu yazıyı yazdığım sırada- % 11 idi.
Faiz lobisinin nasıl bir şey olduğunu bilemesem de, başbakanı Tayyip Erdoğan olan AKP hükümetinin çıkardığı yasalarla, cebine kredi kartı konan vatandaşların nasıl emildiğinin farkındayım. Devletten kolay ve bol para alanlar, emilmekten şikayetçi değiller. Bunlar, hesapsız harcayıp borçlandıklarında, bir ulufe verme yasası çıkarılıyor, emilenler deri kemik kalmadan yaşamaya devam ettiriliyor. Taşeron ve küçük işverenlerden ücret alanlar ise, ulufelilere özenip kredi kartı kullandıklarında, yaşamın karanlıklarına cılız kalmış bir halde sürükleniyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar 'faize' haşin biçimde yükleniyorsa da, devlette faizli muameleden kurtuluş olmadığını-olamayacağını anlamış galiba. Ya da ben anladığını sanıyorum. Şu öneriyi yaptı Cumhurbaşkanı:
''Güçlü bir ekonomi olacaksak, faizi ahlaki olarak kullanmamız lazım''.
İlginç!..
Faiz konusuna hassas davranan bazı dindar arkadaşlarımız bu ifadeyi yadırgadılar. ''Faiz ahlaki olarak nasıl kullanılır, bilen var mı?'' diye sormaya başladılar. Yani, bu tip soruyla Cumhurbaşkanı'ndan anormal bir ifade duyduklarını anlatmak istediler.
Doğrusu şu ki, ben de bir anlam veremedim önce. Bu ifade ne demek diye düşünürken, Bloomberg kanalından edindiğim dünya ekonomisindeki faizle ilgili gelişmeler, bana, Cumhurbaşkanı'nın ifadesinde doğruluk payı olduğu kanaatını verdi.
Avrupa ülkelerinde ve ABD'de sıfıra yakın faiz uygulamaları devam ediyor. Geçen hafta, İngiltere'nin EUR para biriminden çıkacağı söylentileri varken, gündeme birden bire 'negatif faiz' diye bir terim düştü. Bloomberg'in programcısı da, uzmanını kamera önünde konuşturdu.
Negatif Faiz, finans sahiplerinden faiz işletilmesi şartıyla istenen paraların, artık istenmeyeceği, eğer paralarını vermek istiyorlarsa, verilen paralarına faiz/nema işletilmeyeceği, bilakis o paralardan kira alınması uygulaması imiş. Japonya'da başlatılan, Avrupa'nın ve ABD'nin de benimsediği bu uygulama ile merkez bankaları demek istiyormuş ki; bankaya yatırılmış paradan, oranını gerekirse artıraracağımız bir ücreti alacağız arkadaş; beğenmiyorsanız gidin, ülke hayrına yatırım yapın.
Görüldüğü gibi, 'negatif faiz' uygulamasının adı 'faiz'. Ama şekli değişmiş; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dilinden dışarı kayarak 'ahlakî' olmuş.
Şimdi soralım: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'ahlaki' olarak andığı faizin Türkiye'de uygulanabilmesi mümkün mü?
Cevap: Tayyip Erdoğan ve kadrosu, şartlarını Avrupa ve ABD'deki gibi oluşturursa, mümkün.
Cumhurbaşkanı'nın şikayetçi olduğu faizin sebebi, ülke içindeki israftır; hak yeyiciliktir; gereksiz borçlanmadır.
Öyleyse;
a) Başta yönetim kademesinde israf uygulamalarından vaz geçilecektir. (İsrafsaray olayı Türkiye Cumhuriyeti tarihine girdi)
b) Ödeme güçlüğü bilinen borçlanma yapılmayacaktı (Cirosu kabarık servet sahiplerinden vergi alınamıyor, borç isteniyor)
c) Emekleriyle ülke ekonomisine katkı sağlayan vatandaşların ücretleri ve sosyal hakları, işverenlere, geciktirilmeden verdirtilecektir. (Başbakanlık binasında sigortasız çalıştırılan çaycının, haber olduğunda, oradan kovulduğu unutulmadı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kadrosu, aksi davranışları gördüğünde veya duyduğunda, öyle davrananlara engel olabilirse, işte o zaman, şikayetçi olduğu faiz lobisinin
'emme' işlemi azalmış olur.
''Amerika'da neyse İstanbul'da da onu istiyoruz'' sözünü bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi. Bkz:
http://www.adaletbiz.com/gundemb/erdogan-faiz-lobisi-kanimizi-emmeye-devam-ediyor-h38582.html