Enam Suresi 22, 23: Kıyamet Günü Gelir; Zalimler ve Müşrikler Hesap Verir

İBRAHİM FAİK BAYAV
Enam Suresi Ayet 19: Müşrikleri Allah’ı Biliyormuş Ama Yanlış Biliyormuş
Mekke'nin zalim ileri gelenleri, inanç istismarı yaparak toplumu güdüyordu. Hz. Muhammed ortaya çıktı, toplumu güdülmekten kurtarmak için, güdülme inancının batıllığını anlatmaya başladı. Batıl inanç, ilahların çokluğu idi.  Her ilah, bir sembolle topluma tanıtılıyordu. Hz. Muhammed, tek ilah inancını ortaya sürdü. Söyledikleriyle 'ilah' bilinen her sembol darbe yemiş oluyordu. Aslında darbe yiyenler, sembollerin arka planında hüküm süren Mekke ağaları idi. Ağalar, değişik sembollerle ortaya koydukları ilahları, Allah'ın yardımcıları ve ortakları olarak cahil topluma empoze etmişlerdi. Doğruyu anlatmaya çalışan Hz. Muhammed'e, ağalardan fazla, ağaların yalakaları cephe almıştı. Hz. Muhammed'e ''Kul; innema ilahün vahidün'' şeklinde gelen vahiy, ona, tek ilah ısrarında devam etmesini emrediyordu. O da öyle yaptı; Tek İlah ısrarının hak olduğunu Tek İlah olan Allah'ı şahit göstererek, sembollerin arkasındaki Mekke ağalarını yıpratmaya başladı. Ayet, ''uyduruk laf' diyordu, ağa yalakalarının dediklerine. Mekke'nin her bir ağasına ZALİM üfürüğü gönderiliyordu. Nihayet gelen ayet ile ağa yalakalarına, böyle devam ederlerse, felah bulamayacakları uyarısı yapıldı. O kadar mı?.. Hayır!.. Sembollerin arka planındaki ağaların görünen yalakalarına akıbetlerinin kötü olacağı da haber verildi. Ayeti kelimelere ayırıp bakalım: Enam Suresi Ayet 22: Birinci kelime: ''Ve yevme nehşuruhüm cemian''. Yani, günü gelince hepsini toplarız. İfadeye dikkat edildiyse, ağa yalakaları muhatap alınmıyor, direkt Hz. Muhammed ve müminler bilgilendiriliyor. Bu ifade aynı zamanda sıkıntı çeken Hz. Muhammed'e bir müjdedir. 'Hüm' هُمْ zamiriyle belirtilenler, ağalardan fazla ağalık yapmaya özenenlerdir... Yalakalık gereği 'yalan' ve 'iftira' üzerinde yol alanlardır... Belki, onların peşine takılanlar ve uyarıya lakayt kalanlardır. Onlara bildirilen toplama (haşr) hareketinin hangi gün olacağı belli değil. Lakin davranışların karşılığı olarak gerçekleşeceği belli. Karşılığı ne?.. İlk akla gelen muhakeme safhasıdır. İkinci kelime: Sümme nekulü lillezine eşrekü''. Yani, sonra... yani toplanma sonrasında... işrak etmiş kişilere hitap edilir. 'Lillezine eşrekü' لِلَّذينَ اَشْرَكوا kelimesi, muhakeme için toplananların arasında, semboller arkasındaki ağaların olmadığı ima ediyor. İnançları istismar edilenler resmen ortada kalmıştır. Üçüncü kelime: ''Eyne şürekaüküm ellezine küntüm tezumün''. Yani, inandığınız ve ne derlerse yaptığınız ilahlarınız neredeler? Bu soru cümlesi, haşr gününde, sembollerin arkasındaki ağaların toplananların arasında olmayacağını onlara net bildiriyor. Sonraki ayette ise şu belirtiliyor: Enam Suresi Ayet 23: ''Sümme lem tekün fitnetühüm illa en kalu vallahi rabbina ma künna müşrikin''. Yani, o gün toplanıp muhakeme safhasına girdiklerinde yemin ederler, müşriklerden değildik, derler. ''Müşriklerden değildik'' ifadesi, 'müşrik' olmak ya da müşrik görünmek zorundaydık, anlamına gelir miydi acaba? Öyleyse ağalardan gelen ulufe ve ihsanlar, kişileri istemesler bile müşrik yapmıştır. Günümüzdeki politika arenasındaki görüntüler fark ediliyor mu? 'Fitnetühüm' فِتْنَتُهُمْ kelimesi, toplananların sorgulanmaları durumudur. 'İlah' yerine konan sembollerin arkasındaki ağalara yalakalık yapmalarının sebebi sorulacaktır. Burada 'ilah' teriminin ne demek olduğu merak edilecektir. Belirtelim: 'İlah'; اِلَهٌ Kendisine kulluk edilen güç sahibi, demektir. Mekke'de güç ağalardadır; cahil toplum fertleri, çaresiz kalmış, her denileni yaparak, onları ilah bellemiştir. Yakın geçmişte, Türkiye'de, gençler, para sahibi güç odakları tarafından bazı vaadlerle anarşiye teşvik edilmişti. Birgün oldu, o geçlerin cümlesi toplanıp karantinaya alındı. Sonra sorguya çekildiler. Teşvikçi güçlerden hiç kimse aralarında yoktu. İçlerinden uygun görülenleri bu dünyadan göçtürdüler. 'Tezumün' تَزْعُمونَ fiili, birini, topluma 'emir' veya 'reis' belletme hareketidir. Bu fiil yakın geçmişte tecelli ettirildiğinde, Türkiye'deki otorite ya bertaraff edilecekti; ya da bazı güçler otoriteye şerik/ortak edilecekti. Mekke ağalarının yalakaları, dikili sembollerin arkasındaki gücü, topluma, otorite sahibi olarak bellettikleri ve onlara her istenileni yaptırdıkları gibi. 'Müşrikin' مُشْرِكينَ kelimesi, Tek İlah'a başka ilahları ortak edenler anlamındadır. Lakin ayetteki 'müşrikin' kelimesi ile, bu anlayış çerçevesinde bozucu ve yıkıcı eyleme karışanlar kast edilir. Zamanımızda, bozuk düzenin devamı için toplumu güdenler, vaadlerle kandırıp boyun eğdirenler, o zamanın Mekke 'müşriklerinin' değişik versiyonudur. İbrahim Faik Bayav (14.03.2025 09:34)
Benzer Videolar