CAMİ

MEKİN ŞAHİN
CAMİ
Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Genellikle minaresiz küçük camilere veya bazı kurum ve kuruluşlarda ibadet için ayrılmış ufak mekanlara ise mescit denir. Kur'an'da ibadethane adı olarak cami terimi geçmez, ancak "secde yapılan yer" anlamındaki mescit kavramı kullanılır. Ayet Cemaatle namazı ve hayratı öven hadislerini temel alan İslâm dini mimarisi, ilk mabet Kâbe ve ilk mescit Kuba Mescidi ile başlamış, Mescid-i Nebevî ve benzerleriyle devam ederek yayılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Alevilikte ise ibadethane olarak Cem evi kullanılmaktadır. "Cami" Türkçeye Arapçadan geçen bir sözcüktür. Cem, "Toplanma, bir araya gelme" kökünden gelir. Cami, "Toplayan, bir araya getiren" demektir. Sözcük önceleri "cuma namazı mescidi" anlamında kullanılıyordu. Mescit Arapçada secde edilen yer demektir. Sözcüğün eş anlamlısı Toplak sözcüğüdür. Türkçe ‘’din mimari’’ terminolojisinde bu ibadethanenin küçüklerine mescit, daha büyüklerine ise cami denilmektedir. Ayrıca herhangi bir alanda ibadet etmeye yarayan, boş ve imarsız mekanlara namazgah denir. Şehirlerde yapılan ve özellikle cuma namazları için büyük cemaatlerin toplanmasını sağlayan şehrin en büyük camilerine ise Ulucami denilmektedir. Muhammed peygamber Medine'ye hicreti sırasında Medine yakınlarında Kuba denilen yere cami yaptırmıştır. Hicretin ilk zamanlarında Müslümanların kıblesi Kudüs idi. Sonraları ayet olarak kıblenin Kâbe olduğu beyan oldu. Cami hakkında Kuran ayetinde "Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi elbette Mekke'de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe'dir." Muhammed peygamber ikinci kıblenin ise Mescid-i Aksa olduğunu söyledi. İslam ülkelerinde camiler sadece ibadet için, dini törenler geçirmek için inşa edilmiyordu. Cami çok fonksiyonlu bir yardımseverlik binası olarak kabul edilir ve onun içerisinde yapılan güzel işler hem de Müslümanlar arasında iletişimi, birliği güçlendirir. Nasîrüddin Tûsî adlı alim ‘’Gerçek hikmet sahipleri bu özelliğin şerefli olduğunu dikkate alarak, onu geliştirmek için bir takım yararlı önlemler düşünmüşler, örneğin, çeşitli disiplin, edep-gelenek icat etmişler. Bunların hepsi iletişimi yürürlükten harekete geçirmek, ameli içindir” Sonradan alim, toplu yapılan ibadetin tek başına kılınan namazdan üstünlüğünü, insanlar arası iletişimi güçlendirmeye bağlıyor. Mahalle ve köy camileri; köy ve mahalledekileri birlikte ibadete toplar, onlar arasında anlaşmayı, iletişimi artırır. Diyor. Cami yada Cem; her ikisi Müslüman kişilerin bir araya gelerek tanrıya olan inancını ahlaki değerler içinde gösterdiği mekanlar. Bir araya gelindiğinde toplum ilişkileri güçlenecek ve din alimi İslam’ın ahlaki değerleri üzerinden kişilerin günlük yaşamına yön vermeye çabalıyor. Kısaca kollektif irade birliği sağlanmak isteniyor. İbrani dinlerinde toplu ritüeller bu amaçla yapılmaktadır. Sonuç olarak; hiçbir ibadet yeri diğerine göre daha kutsal olamaz. Sadece amaca dönük farklılıklar olabilir. Namazgahta yapılan ibadet ile camide yapılan ibadet aynıdır. Tek fark halkın camilerde bir araya gelerek ilişkisini güçlü kılması ve imamın, İslam’ın ahlaki değerlerle halka toplu bilgi aktararak; günlük yaşamına yol göstermesidir. Dolayısıyla bir cami diğerine göre kutsanamaz! Çobanın dağ başında kıldığı namazla, Emevi camiinde kılınan namaz arasında fark yoktur. Emevî camiinin önemi stratejik bir konuma sahip olması ve yetmiş yıl boyunca aynı yapı hem kilise hem de cami olarak iki dinin ibadethanesi olmuş; Müslüman nüfusun zaman içinde artması sonucu tamamı camiye çevrilmiştir. Cami, bugün hala korunan Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetleri muhafaza eder. Ayrıca cami içerisinde Şiilik için önemli nirengi noktaları vardır. Tarihten gelen simgesel konuma sahiptir. İnsanlar hangi dinden olursa olsun onların inançlarına ve tanrıyla en yakın hissettiği ibadet yerlerine saygı duyulmalıdır. Ancak bu ibadet mekanlarını hiç kimse kendi hırsına kullanmaya kalmamalı. Kalkarsa, inancına zarar verir. Tepkiler yüzünden o mekanlara kutsal bakışı zayıflatır. Bütün inançlar kişiye başkalarının yaşamına zulüm yapmamasını, sevgiye ve ahlaki davranışlara sahip olmasını ister. İslam’ın peygamberi Mescit ve Cami ibadethaneleri yapmakta; İslam’a inanan, ahlaki kimliğe sahip ve toplum tarafından sevilen kişilerin görev almasını istemiştir. Bunun ters anlamı zalimle, zulmedenle ve insanlık değerleri yozlaşmış kişilerle bir arada olmamaktır. Emevî camiinde namaz kılmaya bu gözle bakılmalıdır. O gözle bakmayanlara Veysel Karani’den nasihatini hatırlatalım. Veysel Karani’den nasihat isteyen kişiye "Allah'ı bilir misin?" demiş. Kişi "Elbette bilirim" demiş. Karani; "Öyleyse başkasını bilmesen de olur." demiş. Bir nasihat daha istemiş. Karani, "Allah seni bilir mi?" demiş. Soran kişi, "elbet bilir; O, gizli açık her şeyi bilendir.’’ Demiş. Karani; öyleyse başkası seni bilmese de olur." Demiş. Emevi camiinde namaz kılsan ne olur, kılmasan ne olur. ‘’Allah seni bilir!’’ Camiye, Cem evine ve diğer tüm ibadet mekanlarına saygı duyarız!
Benzer Videolar