MEKİN ŞAHİN
Yurtsever başı dik yürür!
Deniz Baykal döneminde; CHP genel merkezde iki uç vardı. Her iki uçta Deniz Baykal'a fiilen bağlı, Önder Sav ve Eşref Erdem’in başını çektiği; yukarıdan aşağı örgütlü yapılardı. Her ikisinin de kendine has yönetme özelliği vardı. Ancak Önder Sav’ın örgüt içi ilişkileri çok detaylı ve öz güven içermekteydi. Ben uzun yıllar Eşref beyle birlikte oldum. 2007 yılı sonrası kendisi CHP den ayrıldı.
Önder bey; 2009 yılında, Çukurova Belediye başkanlığı aday atamalarında iç içe bir ilişkiyle başlayan, sonrada Ekip çalışması içinde olduğum ender örgütçü bir kişilik.
Önder bey sıradan genel sekreter ve bir siyasetçi değil.
Siyasi derinliği, örgütçü yanıyla bütünleşmiş; Türkiye yurtseveridir. Anti-emperyalist özü oldukça diri bir siyasetçidir. Her koşulda, mevziiyi terk etmez ve savaşmayı göze alır.
Kemal bey genel başkan, Nevin Gaye Erbatur’un genel başkan yardımcısı olduğu dönemde Önder beyle görüşmek için Ankara genel merkezdeyim.
Gaye hanımın odasına Süha bey, Haluk bey, Tekin bey geldi. Bir süre sonra Önder beyde geldi. Türkiye, dünya, CHP'nin durumu ve hükümet üzerine konuşuluyor. Bir ara Gaye hanım ’’ABD’nin AKP'de R. Tayyip Erdoğan'ın üzerini çizdiğini..’’ söyledi.
Önder bey o özel bakışıyla nereden öğrendiğini sordu.
Gaye hanım;’’ iki gün önce kendinin özel bir toplantıya çağrıldığını, kendisi dışında Türkiye'den kimsenin bulunmadığını söyleyerek; toplantıda ABD’nin aldığı bu kararı ifşa ettiklerini belirtti. Devamında CHP’sini iktidar yapacaklarını’’ söylediler dedi.
Önder bey Orada olan herkesi tek tek süzdükten sonra, Gaye hanıma bakarak bir şeyler söyledi. Sonra ekledi: Ancak şunu bil ki ben Önder Sav olarak bu makamda kaldığım sürede ne ABD nede onlara uşaklık edecekler CHP’nin giriş kapısından içeri giremez! Onların sunacağı iktidar olmaktansa, onurluca Türkiye ve Türkiye halkının mücadelesini veren muhalefet olmayı tercih ederim..’’ dedi.
Ve odada ki toplantı bitti. Zaman geçti, anayasa referandumu yapıldı. Bir süre sonra Önder Sav ve arkadaşları CHP örgütünün her biriminde tasfiye edildi. Sürecin bu şekilde işleyeceğini Önder beye düşünce olarak iletmiştim. Önder bey PM ve MYK'daki etkinliği nedeniyle değerlendirmemi önemsemedi. Ziyaretine gittiğim günlerde evlat haklıymışsın dedi.
Evet haklıydım ama ABD ve ABD sevdalıları CHP giriş kapısından içeri girmişlerdi!
CHP işgaline karşı savaşmayı göze alamayanlar kaybetti.
Kazanan CHP’sini işgal edenler oldu. Öndere neden saldırıyorlar!
Önderi neden sorguluyorlar!
Daha önce yazdığım birçok makalede ABD ve ittifaklarının bölgemiz üzerindeki hedeflerini, bu hedeflerinin temel göstergelerini ve kuracakları yeni Pazar dünyasında bulunan bölge ülkelerinin ‘’ kanton’’ devlet düzeyine dönüşmelerini istediklerini ifade etmiştim.
İsteklerinin hayat bulması için bölge ülkelerin bu isteğe kayıtsız şartsız izin vermesi ya da teslim olması gerekiyor.
Elbette teslim olanda var, direnen ülkelerde var. ABD ve ittifaklarına uyum sağlayanda var.
Ülkemden defol git! diyen var.
Türkiye Cumhuriyeti devleti; balkanlardan Çin seddine uzanan coğrafya üzerinde etkin rol üstlenecek kültürel ilişkilere sahiptir. Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve askeri güç olması ABD ve ittifaklarının işine pek gelmez. Kontrol altında tutulan Türkiye istiyorlar.
BOP gereği yeşil had projesi içinde yer alan Türkiye çok parçalı ve güçsüz devletlere bölünmesini isterler.
Şu ana kadar ne yaptılarsa, işbirlikçi(siyasetçi, basın, işadamı ve tarikatlara) güçlere rağmen Türkiye halkını kendi içinde parçalamaya ve düşman yapmayı beceremediler.
Emperyalizmin bu tür projelerine direnen, Türkiye devletinin kuruluş felsefesini savunan milyonlar ve onların nefes aldığı CHP var.
1 Mart tezkeresinin retti, direnişin yalın örneği olmuştur.
ABD, İngiltere ve ittifakları direnişi kırmak zorundaydı. Düğmeye bastı. Fetö güçleri kanalıyla Baykal’ın zaafını kullanarak kaset olayı ile ilk gediği açtılar.
Bir an Türkiye ve dünya bu işe şaşkın kaldı. Baykal istifa etti. CHP yeni genel başkanına ve yeni genel merkez yönetimine kavuştu.
Partiyi yöneten merkez yapısında emperyalizm ve ittifaklarının, Türkiye işbirlikçilerinin istediği tam olmadı.
Başını Önder Sav’ın çektiği yurtseverler etkiliydi.
Yurtsever yapı referandum seçiminde, Fetö örgütü başta olmak üzere, AKP’yi ve bunların hamisi ABD ve ittifaklarını sıkıntıya soktu. Seçimlerde CHP başarılı olur, hükümeti kurma gücünü elde edebilir kaygısına girdiler.
Zaman geçirmeden her zamanki oyuna yeniden başvurdular.
CHP’yi kendi için de karıştırmak!
CHP’nin karışmasını sağlayacak gerekçe hazır. ‘’Sayın Kılıçdaroğlu CHP’de açılım yapacak ama Önder Sav ve mevcut örgüt yönetimleri açılıma karşı’’ diyerek basını da kullanarak saldırıyı başlattılar. Kısa zamanda Kılıçdaroğlu'nu genel başkan yapan Önder Sav bir kaç günde ''kalpaklı devrimci'' nitelemesinden; statükocu ve gerici yapıldı.
''Önder SAV; Kemal Kılıçlaroğlu'nun liderlik hâkimiyetinin önüne de engelmiş?
Önder SAV, Türk Kürt, Alevi Suni çatışmasına, türbana ve gericiliğin kalesi tarikatlara karşıymış?
Önder SAV ve örgütler yurtseverlermiş?
Önder SAV ve yol arkadaşları emperyalizme ve onun projelerine karşıymış?
Önder SAV ve CHP örgütleri Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sıkı sıkıya sarılmışlar; Kardeşkanı dökülmesine ve ülkenin bölünmesine karşıymış?
Önder SAV ve yol arkadaşları CHP’yi ABD ve ittifaklarına teslim etmiyorlarmış?''
Bu nedenle Önder ve arkadaşları partiden istifaya zorlandı. İstifa olmayınca meşhur tüzük uygulanarak güçsüz, tırnakları sökülmüş hale getirilerek tasfiye başlatıldı.
İkinci gedik açıldı! İşte o gün bu gün CHP içindeki emparyalist politikalara karşı olanlar sürekli tasfiye ediliyor.
Dar eksene sıkışan, öngörü zaafları olan, cumhuriyet tarihini bilmeyen ve devrimci algıdan uzak kadrolarla CHP'nin tırnakları sürekli sökülüyor.
(Üçüncü ve son gedik açılmak isteniyor.)
Tırnakları sökülen Yurtseverlerin suçu ne:
Suçlara baksanıza; hırsız demiyorlar, vurguncu demiyorlar, hortumcu demiyorlar, çocukları trilyoner oluyor demiyorlar.
Ne diyorlar?
Vallahi ülkesini çok seviyorlar!
Billahi Türkiye halkını tam bağımsızlığını istiyorlar!
Tillahi emperyalizm ve ittifaklarının bizi parçalamasına, kardeş kanı akıtmasına, özgürlüğümüze kelepçe vurmasını istemiyorlar!
Ekliyorlar:
Bu kadar suç yetmez!
Bu suç yetmezse bunlara birde bölücülüğü ekle.
Türkiye halkı derhal CHP’den uzaklaşsın.
Hayrola!
Yeni bir projemi var?
Dün Öndere saldırının tek nedeni apaçık orta yerde duruyor. CHP bir tuzağa çekiliyor. Yeni proje ve bu projede yer alacak aktörlerin önünü açmak olmasın?
Uyan! Uyan! Uyan ey Türkiye halkı! Sıra sana sevdalı çocuklarına geldi.
Maalesef CHP ideolojik, siyasi ve örgütsel birlik alışkanlığını çoktan kaybetti.
Tüm somut koşullar CHP'nin devlet yönetimine yön vermesine uygun olsa da K.Kılıçdaroğluyla başlayan süreç kağnı yürüyüşüyle sürüyor. CHP kendi içinde param parça edilmek isteniyor.
Normalde 2028 yılına dört yıl varken cumhurbaşkanlığı tartışmasıyla halkın gündeminde kendini taca atarak 31 Martta elde ettiği halk desteğini ayak oyunlarıyla kaybediyor.
Öyle ki CHP özgüven kaybı yaşıyor. Kendi öz evlatları dışında kurtarıcı arıyor.
Sayın genel başkana soruyorum; sen kim olduğunu unuttun mu?
Sen CHP kültürüyle yetiştin!
O kültürü yaratan Mustafa Kemal'e dön bir bak. O ne demişti ''bağımsızlık ve özgürlük benim karakterim ....'' Ya bu kültüre sahip çıkarak ABD ve ittifaklarının kurduğu oyuna rest çek. Yapamıyorsan, söylemeye dilim varmıyor; rest çekecek olana yol ver!
Tarihin derinliğinde başın dik yürü.