MEKİN ŞAHİN
Kültürel Faaliyetlerden Konsere!
Kültür, halkların geçmişinden bugüne, bugünden geleceğe; ürettiği her şeyin, lokal coğrafyada, ülkede ve dünyada insanın kendini tanımladığı birikimdir. Sistemlerin farklı tanımına karşın ortak noktaları üretmektir. ‘’Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü.’’ ‘’Bir toplumun dil, duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, eğitim, maddi üretim, toplumsal ilişkileri, düşünce ve sanat varlıklarının topu.’’ ‘’Cinsiyet, ırk, toplumsal sınıf ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli toplumsal deneyimlere ve kimliklere sahip toplumsal gruplar tarafından inşa edilmesi ve kullanılması sonucu ortaya çıkan bir toplumsal ürün, toplumsal araç ve toplumsal süreçtir.’’ Bu sürecin dünü, bugünü, yarını ve ortak dili, ortak sevinci, ortak çabası var. Devlet bu süreci korur, zenginleştirir, öğretir ve gelecek nesillere çeşitli faaliyetlerle aktarır. Dini ve milli bayramlar bir amaca hizmet eder. Çeşitli şölenlerle ülkenin yurttaşlarınca kutlanır. Devletin kurumları şölen ve kutlamaların amacına uygun yapılmasında öncü olur. Hükümet ve yerel yönetimler bulunduğu coğrafyada kültürel birikimin niteliğine göre şenlikler yapar. Festival ya da eğlence içerikli kutlama. Türkiye’de kültürel süreci analiz yaptığımızda dini olarak Ramazan ve Kurban Bayramı, milli olarak Cumhuriyet,23 Nisan çocuk ve egemenlik, 30 Ağustos zafer bayramları ve 10 Kasım Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde anma ve bayram kutlaması yapılır. Ayrıca içeriği farklı sanatsal, zanaatkar, tarımsal, kimlik festival şenlikleri yapılır.
Türkiye’de halkın yeterli örgütlü gücü yok. Kültürel birikimleri değişik faaliyetlerle kutlama-Şölen görevini yerine getiremez. Sadece şölen ve kutlamalara katılır. Bu faaliyetleri devletin iki sac ayağı yapar. Hükümet ve Belediyeler. Ulusun birikimlerini hükümette Kültür Bakanlığı, Belediyelerde daire başkanlığı ve Kültür müdürlüğü geleceğe aktarma görevini üstlenmiştir. Ancak kuruluş amacı dışına çıkan Türkiye’de bu kurumlar amaca tam hizmet etmez. Popülist yol ve yöntemlerle kültürel faaliyetleri geçiştirir. Şenlik, kutlama ve festival etkinliklerde; ticari faaliyetler işin merkezine yerleştirilir. Her şey astarı yüzünden pahalı sonuç yaratır.
Sormak gerekir Kültür bakanlığı, Kültür daire başkanlığı ve Kültür müdürlüğü neden kuruldu? Geleceğin mihengi tüm birikimlerimizi ticaretin parçası yapmak adına mı kuruldu. Yoksa toplumsal değerlerimizi geleceğin temel taşı yaparak, dahada zengin kılarak bilinmesini ve gelecek nesle aktarmak adına mı kuruldu. Verilecek yanıt; halkın yaşam hakkını yok sayan binlerce sorun varken tartışma ve siyasi fayda adına kullanılmaya son verecektir. Ülkeyi yöneten hükümet ve belediye başkanlarına çağrımız olsun! Kültür bakanlığını, kültür daire başkanlığı ve kültür müdürlüğünü amacına uygun faaliyet yapmasını sağlayın.
Tüm kurumlar faaliyetlerine ait araç gereç ve insan kaynağını bünyesinde hazır etmelidir. Özellikle insan kaynağını yerelden-genele; genelden-evrensel sürece hazırlayan evrelerde öne çıkarmalısınız.
Birkaç örnekle anlatalım:
Portakal festivalinin amacı narenciye üretiminin tüm hedefleriyle şenlik içermelidir.
Ama festivalin ana karakteri narenciye üretimi ve üreticisi olmalı. Ana karakterin olmadığında festival amacıyla ilgisi olmayanların ticaret yaptığı günlere döner.
Bu nedenle Kültür faaliyetini yapan kurum her yeni festivale 365 gün öncesi hazırlanarak yöreselliği evrensele taşıyacak projeler hazır etmelidir. Araç, gereç ve insan kaynakları tamamıyla yerli olmalı. Sahneyse, sahne ilgili kuruma ait olmalı.
Organizatör olacaksa, ilgili kurumda çalışan olmalı.
Sanatçı olacaksa ilgili kurumun yetiştirdiği sanatçı ve çalışanı olmalı.
Üretilen malın ticareti olacaksa, ilgili kent ve yöredeki üretici yapmalı. Kısaca kültür faaliyeti yapan kurumun, attığı her adımda kökleşir, vazgeçilmez ve evrensel boyut kazanır.
Dini açıdan bir örnek verelim.
Kurban ve Ramazan Bayramı. Her geçen gün içeriği eriyor. Her iki bayramın amacı halkın dayanışma ve bütünleşmesini sağlamaktır. Yerleşik kent yaşamının tek düzeliği, ekonomik seviye dayanışma ve bütünleşme kültürünü eritiyor. İçeriğe uygun olmayan sonuçlar ortaya çıkıyor. Ramazan Bayramı’nda verilen iftar yemekleri, Kurban Bayramı’nda kesilen hayvan etlerinin, yoksulluğu Ağrı dağı olanlar yerine, göstermelik devlet denetimindeki kurumlara verilmesi. Devleti yönetenlerin önceliği yoksulluğu, çaresizliği ve işsizliği bitirmek ve halkın alım gücünü artırmaktır.
Asli görevini yerine getirmeyerek birkaç iftar çadırı açmak ya da mahalle mahalle iftar yemekleri vermek; ülkelerin geleceğine devredilecek yol ve yöntem değildir. Hükümetin ve belediyelerin nemalacağı bir hizmette olamaz!
Milli değerler açısından örnek verelim.
Türkiye devleti açısından Cumhuriyet Bayramı çok önemlidir. Cumhuriyet Bayramı; Türk devletinin bağımsızlığını, ulusal kurtuluş savaşını, ekonomik ve siyasi çabasını, çağdaş dünyaya açılımını, şehitlerini, gazilerini, kadının özgürlüğünü, bilimin gücünü ve dili, dini, rengi, bölgesi farklı olan Anadolu halkının top yekûn savaşını, emperyalizme vurduğu darbeyi ve dünya liderleri arasında en önde olan Mustafa Kemali hatırlatır. Türkiye halkının unutmaması gereken ve gelecek nesle aktarılması gereken değerleri yaşatan bir bayram. Cumhuriyet Bayramı kutlanacaksa, hedeflerine uyumlu faaliyetlerle kutlanmalı. Köyde, kasabada, ilçede, ilde, başkentte ve TBMM’de kutlanmalı. Cumhuriyet Bayramı ilan edildiğinde yapılan kutlamalar daha anlamlı ve toplumsal öze sahipti. Öğrenci, genci, çocuğu, kadını, devletin tüm birimleri birlikte omuz omuza kutlama yapardı. Siyasi hesap yoktu. Türkiye halkının ve cumhuriyetin değerleri her şeyin önündeydi. Kutlamalarda özel ticari faaliyet olmazdı. Her şey yerli ve yerli yerindeydi. Sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi topyekûn omuz omuza olurdu. Konuşmayı mülkü amirler, belediye başkanları, gaziler anlamına uygun yapar. Öğrenciler şiirleri okur, yerel sanatçılar türküler söyler, davul zurna eşliğinde yerel halaylar çekilirdi. Araç-gereç ve insan kaynakları popülizm ve ticari faaliyetlerden ıraktı. Her şey bir sonrası adına 365 gün öncesi başlardı. Son söz! Ey devleti yönetenler, geleceğimizi ve sizin çıkmaz siyasi hesaplarınıza alet etmeyin. Her şeyi amacına uygun, Türkiye halkının geleceğine hizmet etmek ve değerlerimize, kültürümüze sahip çıkmak adına yapın! Böyle giderseniz tarih sizi affetmez. Ama olacak Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğine ihanetiz olur.