Gıdada taklit ve tağşiş nedir?

DUAYEN HOCA’NIN KALEMİNDEN

ÖNCER ÜNLÜ – BAŞYAZAR Sevgili okurlar,
Yiyecek ve içecekleri tüketirken sağlıklı olup olmadığına acaba ne kadar duyarlıyız? Gıdada  " taklit ve tağşiş " nedir ? Biliyor muyuz ?
Gelin önce taklit ve tağşiş ne anlama geliyor onu öğrenelim sonra esas konuya dönelim. " Tağşiş " : Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma ya da  katıştırmadır. " Taklit " :  Bir şeyi örnek alarak aynısını yapmaya, yaptığı şeyi ona benzetmeye çalışma. Tarım ve Orman Bakanlığı gıdada tam bir ay önce yeni bir dönem başlattı. Tarım ve Orman Bakanı; " güvenilir gıdada yeni dönemi başlattıklarını söyleyerek, devreye aldıkları yeni sistemle tüketicilere taklit, tağşiş ve hileli gıdaları anlık olarak paylaşacaklarını " söyledi. Bakan İbrahim Yumaklı, yukarıdaki açıklamasını yaptığında eminim bir ay önce sadece sağlık ve gıda konusunda çalışmalar yapan akademisyenler, basın mensupları, muhabirler ve meraklı bir kaç vatandaş tarafından takip edilmişti. Çünkü toplumumuzun yüzde doksanının duyarlılıkla, konu takibiyle ilgisinin kalmadığı, hayatı anlık ya da günlük yaşadığı, vaktinin büyük çoğunluğunu sosyal medyada gereksiz işlerle uğraşarak geçirdiği, "Saldım çayıra Mevlam kayıra " düsturuyla hareket ettiği, saha araştırmaları ve yapılan anketlerle yıllardır kanıtlanmıştı. Eminim ki ben buraya " Köfteci Yusuf " yazdığımda yazıyı biraz daha dikkatli okuyacaksınız. Bakanlık geçen ay ilk taklit, tağşiş ve hileli gıdalar listesini yayınladığında listeyi pek incelemeyen yüce halkımız ne zaman ki; Köfteci Yusuf'un köftelerinde domuz eti çıktı haberini duydu, işte o zaman " Ne oluyor yaa !!? " diye sormaya başladı. Bir ay öncesine bakarsak her gün görsel ve yazılı medyada boy boy Köfteci Yusuf haberleri çıkıyordu. Köftelerine domuz eti koyuluyormuş diye. Sonra ilk beş gün Köfteci Yusuf'un 42 il ve 278 şubesinin sinek avladığı haberleri yapılmaya başladı. Ardından rüzgar birden tersine dönü ve 12 bin çalışanı ile 3 - 5 milyarlık marka değerine sahip  Köfteci Yusuf'un işleri birden patladı. Adam battı batacak derken ne oldu da ipten döndü ? Türk halkı mağduru çok sevdiği için ve hükümetin hiç bir konuda inandırıcılığının kalmadığının farkında olduğu için, Bakanlığın " tağşiş " raporuna rağmen  Köfteci Yusuf'un, " bana çökecekler, kumpas kuruldu"  sözüne inandı  ve adama sahip çıkmaya başladılar. Anlayacağınız devletin resmi kuruluşu olan bir bakanlığın araştırmasına inanmayıp, Yusuf'a inandılar. Bu ülkede kumpasla çok şirkete çöküldüğü için belki de halka Köfteci Yusuf'un açıklamaları daha inandırıcı geldi.
Ne acı değil mi?
Toplum her zaman olduğu gibi işin ana fikrini bırakıp, medyatik kısmına yöneldi. Bizim derdimiz domuz eti yemek değil. Resmen yıllardır aklınıza gelebilecek her gıdanın içine karıştırılan yasak maddeler, ürünlerin taklit edilmesi, hileli yollarla insanlara yedirilmesi. " Taklit ve Tağşiş Yapılan Gıdalar " listesine baktığınızda içinde neler yok ki! " Peynir, zeytin yağ, ayçiçek yağ, tereyağ, süt, yoğurt, salça, pul biber, adana kebap, kıymalı pide, börek harcı, sumak, kekik, döner, köfte, kaymak, çay, kahve, vs. liste uzatılabilir. Yediğimiz bu yiyeceklerin içine de hepimizin bildiği sakıncalı ve zararlı maddeler koyuluyor. Piyasa satılan bu hileli, tağşişli gıdalar belki hızla ölüme neden olmuyor ama başta bebeklerimiz, çocuklarımız ve bizlerin yavaş yavaş hasta olmasına, bağışıklık kaybetmemize, vücudun DNA sının bozulmasına ve sonucunda da yüksek oranda insanların kansere yakalanmalarına neden oluyor. Örneğin bu ürünlerden en tehlikeli olanlardan bir tanesi Nişasta Bazlı Şeker. NBŞ mısırdan elde ediliyor ve aklınıza, hayalinize gelecek her türlü şekerlemelerin içine ve bala  bol miktarda koyuluyor. Çünkü şekere oranla fiyatı daha ucuz. Ölümcül riskler taşıyan bu madde Avrupa ülkelerinin bir çoğunda yasak madde kategorisinde. Kullanıldığı ve yakalanıldığı takdirde çok ağır cezaları var.  Google girin ve Türkiye'de hangi firmalar üretiyor diye yazın. Bakalım kimleri göreceksiniz ? Ben yazarsam başıma dert alırım. Sevgili okur, Derdimiz yukarıda da değindiğim gibi domuz eti, koyun eti yemek değil. Derdimiz yediğimiz  ve içtiğimiz yüzlerce ürünün sağlıksız üretildiği, içlerine koyulmayacak maddeler koyulduğu ve bizleri zehirlemeleridir. Değerli akademisyen ve gıda uzmanı Bülent Şık, " Gıda güvenliği açısından ülkemizdeki en önemli konu gıdalara bulaşan toksik kimyasal maddelerdir ve bunlarla ilgili olarak da maalesef bakanlığın sesi çıkmamaktadır " demiştir. " Ülkemizde iyi yapılandırılmış bir kontrol- denetim sistemi var, mesele bu sistemin yeterince işlememesidir" demiştir. Bakanlık ilk olarak 2012 yılında taklit ve tağşiş listesi yayımlamaya başlamış sonra birden bu uygulamaya 2022 Mart ayında son vermişti. İki buçuk yıl sonra yeniden listeler yayınlamaya başlandı. Ben bu yazıyı yazarken 1 Ekim'den beri tam 733 üründe taklit - tağşiş yapıldığı kesinleşmişti. Türk Ceza Mevzuatında sert tedbirler olmadığı için geçmişte de bugünde de listeye giren firmalar belirli bir miktar para cezası ödüyorlar ve işe kaldıkları yerden devam ediyorlar. O zaman da soruyoruz : Bu taklit ve tağşiş işini yapanlar çok ağır yaptırımlar ve cezalar almayacaklarsa bakanlık neden liste açıklayıp duruyor? Bakanlığın  1 Ekim'den itibaren sık sık güncelleştirdiği listeyi acaba şimdiye kadar kaç kişi inceledi ? Taklitli ve tağşişli ürünlerden almayı kaç kişi bıraktı ? Ya da diğer bir deyişle tüketicinin yüzde kaçı hala bu ürünleri alıyor ? Yiyor ve içiyor ? Yani her işimiz göstermelik işin dibine inmek yok. Bakınız, saygın akademisyen Bülent Şık, neleri soruyor bakanlığa? Et ürünlerini kontrol ederken ürünlerin içinde " Pestisit- Arsenik - Kanserojen maddeler, Hormon esaslı madde, Nitrit ve Nitrat gibi madde oranlarını tespit ediyor musunuz ? Ediyorsanız niçin açıklamıyorsunuz ? Bal ve polen gibi arı ürünlerinde karaciğer kanserine yol açan " Pirolizidin alkaloitleri " nin bulunup bulunmadığına bakıyor musunuz ? Gıdalara bulaşan " Toksik kimyasallar " nasıl çalışma yapıyorsunuz? Kanola yağları büyük oranda GDO ludur. Acaba ülkemize GDO lu Kanola yağı ithal ediliyor mu? Bülent Şık'ın sorduğu en önemli sorular bunlar. Bakanlığa sorduğu başka sorularda var fakat yerim kısıtlı olduğu için hepsine yer veremiyorum. 2012 - 2022 yılları arasında yer alan firmalarla şimdi yayımlanan listelerdeki firmaları üşenmeden buldum ve tek tek inceledim. Gördüm ki; Bir çoğu aynı firmalar ya da isim değiştirmiş ama ikametgahları aynı yerler. Demek ki bakanlık bu taklit ve tağşiş yapan firmaları açıklasa da yine bir şey değişmiyor. Adamlar bildiğini okuyorlar. Ülkemizdeki yasal mevzuata baktığınızda sadece gıda güvenliği ve halk sağlığını koruma yollarının ele alındığını görüyoruz. Bence bu yönetmeliğe acilen el atılmalı ve tüketicilerin maddi zarara uğramaması için sert kurallar ve yaptırımlar getirilmelidir. Tabii siyaset oy uğruna bunu yapabilir mi ? Gelelim biz tüketicilere. Bu konuda yapabileceğimiz bir şeyler var mı ? Ne yediğimizi nasıl bilebiliriz ? Bence çok şeyler yapamayız. Gıda güvenliği, çevre sağlığı, tarımsal üretim, tarım politikaları, işçiler, işçi sağlığı, eğitim, kentleşme ve sorunları, çevre ve çocuğa verilen önem... Bunların hepsi birbirinin içine geçmiş, birbirleriyle sıkıca bağlı halkalar. Biz tüketiciler hangisini çözeceğiz. Birincil sorumlular Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığıdır. Üç bakanlığı da büyük sorumluluklar düşmektedir. Yapıp yapamayacakları da ayrı bir soru tabii! Bu bakanlıklara da baskı yapacak  sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleridir, üniversitelerin ilgili bölümleri, sosyal ve görsel medyadır. Özetin özeti; toplumun kendi kurumlarına güvensizliğinin tavan yaptığı net şekilde görülmüş ve gıda güvenliği konusu sadece Köfteci Yusuf'a indirgenmiştir. Çoğunluk Köfteci Yusuf'a inanmıştır. Gıda ve beslenme konusunun önemini bence ne iktidar ne de muhalefet kavramış durumdadır. Umarım yanılırım diyeceğim ama zannetmiyorum. PESTİSİT : Bakteri, virüs ve haşerelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırmak için kullanılan kimyasallar, bazı organik bileşenler, dezenfektanlar gibi maddelere ve yöntemlere verilen isim. ARSENİK: Kimyasal bir madde olarak da bilinen ve oldukça tehlikeli olan arsenik, kişilerin zehirlenmesine neden olabilir. Arseniğin bol bulunduğu gıdalar deniz ürünleri, pirinç, mantar ve kümes hayvanlarıdır. TOKSİK KİMYASAL: İlaçlar (vitaminler ve besin destek maddeleri dahil) , temizlik maddeleri, tarımda ve böceklere karşı kullanılan ilaçları (pestisitler), antifriz vb. otomobillerde kullanılan kimyasal maddeler, bitkiler, hayvanlar, besinler (özellikle mantarlar), karbon monoksit ve kurşun. PİROLİZİDİN ALKALOİTLER : Doğal olarak bitkiler tarafından otçullara karşı bir savunma mekanizması olarak üretilen ve temel olarak pirolizidinin kimyasal yapısında olan alkaloidlerdir. Bal, tahıllar, süt, sakatat ve yumurtada bulunur. NİTRAT  ve NİTRİT:   Tarım sektöründe yaygın olarak kullanılan azotlu bir gübre. İnsan sağlığı üzerine olan olumsuz etkilerinden dolayı  belirli dozların üzerinde gıdalarda bulunulması istenmeyen maddelerdir. Kansızlığa ve kansere yol açarlar. HORMON : Bitkilerin büyümesini ve gelişmesini sağlayan maddeler.
Benzer Videolar