OKTAY EROL
Aynı gemide, ayrı sorunlarla boğuşmak…
Sokakta yaşananlar insanın içini ürpertmeye yetiyor! Emekli, dargelirli, asgari ücretli “açlıkla” sınanmıyor yalnız, sokakta ne yaşayacağını bilmemekten de tedirgin! Biraz sonra, sokağın köşesini dönerken neyle karşılaşılacağı bilinmiyor! Gördünüz mutlaka; kocaman caddede, yoldan evine giden bir genç kızın önünü kesen iki “saldırgan” kaldırımda kollarından tutup yere yatırıyor! Görenlerden “duyarsız” olup salt izlemeyi yeğleyen olduğu gibi, “duyarlılık” gösterip “saldırganlara” karşı koyanlar da var toplumda; toplum o “karşı koyanların” duyarlılığıyla ayakta…
***
Neden böyleyiz, bu gençler “dünyalarının” nasıl bir yer olduğunu sanıyor? Birini yere yatırarak, birinin kafasını kesip vücudunu yüksekten aşağı atarak, birinin vücudunu parçalara ayırarak, birinin ayağını kopararak/ torbaya koyarak/ dere yatağına gömerek süren bir yaşam akıllarında nasıl yer ediniyor?
“Kimse kötü değildir, koşullar kötü olmaya zorlar” diyor ya bir düşünür; o “koşulları” oluşturanlar ne, ya da kim? Onsekiz/ yirmi yaşındaki gencin odaklandığı yer ya okul olmalı, ya da yaşamını kazanacağı yaptığı iş! Peki bunlar kimler? Öğrenci mi, bir yerde çalışıyor mu? Yıllardır, bugün yaşananlara benzer onlarca olay yaşanmıştır! “İktidar” bu konuda nasıl “iyileştirici” bir karar almıştır merak ediyorum!
***
Bu ülkenin insanlarının çok sorunu var! “İktidarların” ödevi, yaşanan sorunları “en aza” indirmek olmalı; başka bir amaç da düşünülemez! Öncelikle bu yurdun insanları; bırakın “gelişmiş” ülke yurttaşlarını, kuzey batıda komşu olduğumuz ülkelerin yurttaşları kadar “güvenceleri” yok!
Emekliye bakın, asgari ücretliye bakın, borsada yatırım yapan küçük anaparadara bakın, öğrenciye bakın, mahalle bakkalına bakın, ev hanımlarına bakın, geçlere bakın… Son on yılda/ onbeş yılda “nelerin” düzeldiğini sorun! Sorun gerçekten; aylıklarının, alım güçlerinin, zorlanmadan ödeme yapmanın, çocuk sevindirmenin, arkadaş ağırlamanın, gülebilmenin, sevinebilmenin, doymanın, paylaşabilmenin, sokakta korkusuzca yürümenin ne denli yakınında olduklarını, yaşadıklarını sorun!
***
Geçtiğimiz günlerde, yanından geçmediği/ görmediği yolları, hastaneleri, tünelleri, köprüleri, gösteriş uçuşları yapan uçakları söz konusu yaparak göz yaşlarını tutamayan, bunlardan çok etkilendiğini söyleyen, görünüşte hiç de “doyarak bir yaşam” sürdürdüğü gözlemlenmeyen bir paylaşım gönlerce sosyal medyada konuşulmuştu; alkış tutan da vardı, tepki gösteren de!
Yollar, hastaneler, köprüler, tüneller “insanlar” için gerekli olan şeyler; insanın yaşamını sürdürdüğü bir yerde bunların olmaması düşünülemez! Ancak, “tüm” bunlardan önce “insan doyabiliyor mu, yaşayabiliyor mu” sorularının “en yalın” biçimde yanıt bulması gerek!
İstediğince yeni yollar, yeni tüneller, yeni hastaneler yap; içini doldurmadıkça, dört duvar arası olmaktan öteye gidemez hiçbir şey! Gerçekten, şu an sağlık sisteminin “iyi işlediğini” söyleyen biri var mı? Hastanelere bakın, okullara bakın, sokaklara bakın, kalabalığın içinde gezen insanların yüzlerine bakın; gerçekten ne görüyorsunuz? Tüm bu yaşananların sorumlusu ne/ kim?
***
Şimdi tüm bunlar bir yana bırakıldı, sanki ülkenin sorunları çözüldü, herkes “aynı geminin içinde/ aynı sorunlarla boğuşuyor” gibi İsrail’in bölgede yaşattıkları günün her saatinde halkın karşısına getiriliyor! Bu kez olsun, herkesin “aynı gemide” olduğunu göstererek “duyarlılığınızı halka gösterseniz olmaz mı?