OKTAY EROL
"Dün dünde kaldı cancağızım..”
Gerek ekonomik, gerekse iklimsel zorlu/ yaman bir süreç geçirtiyoruz! Bir yerden okumuştum, “yetinen insan yaşamaz” diyordu! Koşullar ne denli zorlu/ yaman olsa da, üstesinden gelmek için uğraş vermeden istenilen/ umulan sonuca gidilmez! Çaba harcanmalı, “yeni” çözümler aranmalı! Eskiyi denemek, eskiyi kalıcı kılmak, eskinin “yanlışlarını” düzeltme gereği duymadan ilerlemek, eski isimlerin dışında isim arayışını kısıtlamak, ya da “eskinin” yeniden gelmesini istemek…
Hiçbiri şeyi değiştirmez! Mevlana'nın da dediği gibi "dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek gerek!” Dün olanlardan “hoşnut” olanlar var mı? “Dün” derken, sonucu bugün yaşanan ne varsa hepsi! Ekonomi, çevrenin kullanımı, hayvan hakları, tarımsal alanların durumu, toplumda ulaşılan eğitim düzeyi, insanların birbirine yaklaşımı, sokak, pazar, market, emek her şey…
***
Bugün yaşananları değerlendirmek için salt “iktidar” penceresinden bakmak da doğru olmaz; geçen çeyrek yüzyılda, yaşanan onlarca yanlışlara karşın, insanların demokratik hakları kıskaca uğrarken “muhalefet” neredeydi/ ne yaptı; bugün içinde bulunulan çıkmaz yurttaşa neden anlatılamadı, neden örgütlü tepkiler ortaya konulmadı, neden toplumun aydınlanmasının önündeki engeller durdurulmadı, neden bilimin/ emeğin/ üretimin/ hakların savunuculuğu yapılırken sıska kalındı?
Yerel yönetimleri “iyi” irdeleyin”! Bir/ iki kent dışında “değişmeyen” yer yok! Demek ki yerel yöneticiler, yaşananları “muhalefetin” başını çekenlerden daha iyi yapıyorlar, yurttaşa eksileri/ artıları daha iyi anlatıyorlar/ benimsetiyorlar! Yirmiiki yıldır neden anlatılmadı da, bugün gelinen “yere” tepkilerin ardı/ arkası kesilmiyor ki? “Perşembenin getireceğini çarşambadan öngörememek” büyük yitik, büyük eksiklik değil mi?
***
“Muhalefet” denilince akla CHP geliyor! Eğer “iktidar”, bunca yaşanan zorluklara/ haksızlıklara/ hukuksuzluklara karşın çeyrek yüzyıla yakın süredir “umut” olmayı sürdürüyorsa, salt CHP değil tüm “muhalefetin” titremesi/ kendini sorgulaması gerekiyor! Bugün emekçilerin “iyi yaşayamadığını” söylüyoruz! Özellikle tartışma konusu bile yaptırılmadan çıkarılan “her” zorlu karar dargelirlinin omzuna yükleniyor! Bir avuç patronun “doymazlığı” ödüllendiriliyor! Yıllardır yapılananın sonucu ortada! Bu “halkın” anlamaması değil, “muhalefetin/ iktidarı” anlatamamasının sonucu!
***
Kemal Kılıçdaroğlu, ikibinon yılından geçtiğimiz yıla dek CHP’nin genel başkanıydı! Neler yaşanmadı ki “var olduğu” süreçte? İnsanlar fişlendi, Ergenekon tutuklamaları yapıldı, bilim insanları/ askerler/ gazeteciler içeri atıldı, kumpasla “kozmik odaların” kapıları açıldı, hukuk çiğnendi, 15 Temmuz yaşatıldı, eğitim çökertildi, emek/ üretim/ bilim/ tarım yaşamın dışına itildi, üniversiteyi bitirenler ülkeyi terk etmemeye başladı, bilgi göçü doruğa yükseldi, eğitimde bilim dersleri dışında “kendi dilini” konuşmayan kuşak yetiştirldi…
Bunlar azımsanmayacak, üzerinde durulmayacak, sorgulanmayacak şeyler değil; çünkü halk “iyi” yaşayamıyor, “iyi” doyamıyor, “iyi” düşünemiyor! Yukarıda saydığım, CHP içerisinde daha çok ayrıntıların konuşulduğu birçok olgu, Kılıçdaroğlu’nun görev yaptığı süre içinde gerçekleşti! Temizdi, olayları sorguluyordu, yürekliydi; ancak sonuç alınamadı! “İktidarın” bildiğini/ istediğini yapması için “her şey” eline verilmişti! “Muhalefetin” eylemsiz çıkışları “iktidarı” durdurmaya yetmiyordu! İşin ne önemli yanı da, halka “sorunları çözme” sözü vermelerine karşın, “iletişim” eksikliği nedeniyle sorunların “çözümsüzlüğü” halkın karşısına daha çok çıkıyordu!
***
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel yeterli mi; hayır! Ancak gerek sosyal medyada, gerekse siyasi platformlarda “yeniden Kılıçdaroğlu gelsin” arayışları da hoş değil! Bir dönemdi geçti/ bitti! Bir “bilen/ danışılan” olarak kalmasının yararı daha çok! Mevlana'nın da dediği gibi "dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek gerek!” Haydi ama; var mısınız?