OKTAY EROL
Bugünü yaşatan “iktidar”; bilin!
“Tanımadığım bir kente vardığımda ‘ilk’ insanların yüzüne bakarım, ortada dolaşan sıfır Avrupa modelli araçlara/ yüksek gökdelen yapılara değil” diyorum sıkça, “yollar, yüksek yapılar gelecek kuşaklar içindir” diye çıkışan oluyor! Şimdi olduğu gibi… Yurttaşın yüzde sekseni yoklukla/ yoksullukla/ açlıkla sınanırken, yolcusu olmayan havalimanları, yüksek hızlı tren hatları, duble yollar/ tüneller/ köprüler… Bir de “geleceğe kalıt” denerek “geleceğe borç” yüklendiği gizleniyor!
Bakıyorsunuz, her şey emeklinin/ dargelirlinin/ asgari ücretlinin sırtına “ağır yük” getirilerek gerçekleştirilmeye çalışılıyor! Örneğin Adana/ İstanbul arası uçuş ücretinin dörtbin lira dolayında olduğu söyleniyor! Bir gidiş/ dönüşte, iki kişinin uçuş ücretine “emekli aylığının” yetmeyeceğini söylemiyorlar! “Havalimanımız var, sevin” demekle yetinmesi isteniyor; sevinen kimler?
***
Yirmiüç yıllık “iktidar”, yirmiüç yıl sonra insanların gönencine/ erincine katkı sağlamış gibi, son yapılan yerel seçimde yitirdiği oyların “nedeni” öğrenmek için toplantılar düzenlemesi, il/ ilçe örgütlerini suçlaması/ yönetimleri yorgun olmakla tanımlaması “algıyı” sürdürdüğünü gösteriyor! Bu geçen çeyrek yüzyıla yakın sürenin ilk yıllarında “kimse” engel olmadığı gibi Akp’ye, özellikle Avrupa’da gösterdiği yenilikçi yaklaşımları nedeniyle başta “ana/muhalefet” partisi Chp’yi bile geriden izlemeye itmişti! Eli sağlamdı, “birlikte yürüdük biz bu yollarda” şarkısı dilden dile dolaşıyordu!
2001 ekonomik krizinin içinden çıkılmıştı! Aylık yüzde onbeş/ yirmi faiz ödemek bile bugünkü kadar zor gelmiyordu! Emekli/ asgari ücretli/ dargelirli mahalle esnafı bir kriz yaşanmış olsa da, aldığını/ vereceğiyle dengeleyebiliyordu! Bakın o zaman ülkede “duble oto yol”, kentin içindeki küçük bazı hastanelerin kapatılıp “kent hastaneleri” adı altında toparlanmak istenmesi, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nın uçuşlara kapatılacağı gibi saçmalıklar da pek bilinmiyordu, ayrıca Adana/ Kozan arasındaki “duble yolun” neden yıllarca “her yıl” yenilenme gereği duyulduğunun açıklaması da hiç yapılmadı, ayrıca bu “yenileme” işinde yapılan harcamaların kimin “sırtına yük” olacağı da hep gizlense de, “emekçinin” bugün yaşadıkları her şeyi gösteriyor!
***
“İktidarın”, allandırarak anlattığı “hastanelerin, otoyolların, havalimanlarının, tünellerin” yurttaşı ne denli erince/ gönence ulaştırdığını “sokakta” görmek istediğini pek sanmıyorum! Onun için de; isimleri/ sayıları belli, “iktidara” uzaktan da olsa “pamuk ipliğiyle” bağlanmış kurumların yöneticilerinin ağırlıkta bulunduğu toplantılarda dile getiriliyor “bunlar”! Onların da enflasyon gibi, yoksulluk gibi, açlıkla sınanmak gibi bir sıkıntıları yok ki; söylenenleri yineliyorlar!
Adana’da yıllardır borsaların, odaların birçoğunun “iktidarın” aldığı ekonomik kararların yanında olduklarını, ülkenin düze çıkmasında önemli olduğuna ilişkin açıklamalarını duyduk! Üstelik, tarım üreticisinin yaşadığı tüm kıskaçlara, üretici kazanırsa büyüyeceklerini bilmelerine karşın; ne açıklanan taban fiyatlarında, ne de girdi fiyatlarının katlanarak büyümesinde en küçük bir tepki göstermemeyi yeğlediler, ayrıca hasat zamanlarında gerçekleşen üretici ürünün fiyatının aşağıya çekilmesi için dışalım ürünlerinin gelişlerini izlemekle yetindiler! Bugün “iktidara” desteklerini sürdürmelerine karşın, “toprak işlenmese açız” demeye başladılar; bu ne yaman çelişki böyle?
***
Bir ülkenin yurttaşları, günün var olan tüm “teknolojik” olanaklarından ne denli yararlanıyorsa, “o denli” ileridir/ gelişmiştir! Siz ne yükselen beton yapıları, ne de işler durumdaki Şakirpaşa Havalimanı’nı kapatarak “ileri” gittiğinize/ geleceğe “kalıt” bıraktığınıza inanıyorsanız yanılırsınız, yurttaşları da bir bilinmezliğe sürüklersiniz! Ben yine “sokağa çıkın, insanları yüzlerine bakın” diyorum! Şımarık paradar çocuklarının kaypak/ uçarı durumlarını, “yabancı isimli” toplanma yerlerinin cıvıltısını “toplumun yaşantısı” gibi göstermeye kalkışmayın! Toprağın nasıl işlendiğini bilmeyen, “emek” konusunda şu ana dek bir “bilgi” edinme” gereği duymayan, altına kaçırıp “ah ne güzel koku” kültürü ile büyüyen bir avuç çokluğu öne çıkarmaya çalışmayın!
Bu yurdun tarımsal alanlarını iyi bilen, “toprağı işleyen, suyu kullanan”, hayvancılığın önemini iyi tanıyan/ üreten insanların yüzlerine bakın! Bu işle uğraşan, bu işten emekli olan, bu işleri sürdürmek isteyenlerin yüzlerine… Hem üreticiyi “girdi” fiyatlarıyla, açıklanan “taban” fiyatlarla kıskaca alın, ekecek gücünü yok edin, sonra da “toprağını ekemeyenin elinden toprağını alıp, yapacak olana kiraya vereceğiz” diyerek tarımsal açlığı çözemez, yeni bir “işsizler ordusu” ortaya çıkarırsınız!” Bunları yapan ne yurttaş, ne firmalar, ne üretici; “iktidar”, bilin artık!