Manevi değerlerimizi çocuklarımıza aktarmalıyız!
Basınımızın bir kısmında, yıllardır, refleks haline gelmiş, anında tepki verilen bir hassasiyet var: Dinimizi, örfümüzü, maneviyatımızı, öz kültürümüzü öne çıkartan, teşvik eden bir gelişme mi var, anında karşı çıkıp buna mani olma girişimi. Geçen hafta bununla ilgili bir örnek daha yaşadık. Yine bildik tepkiler gösterildi, gericilik, çağ dışılık suçlaması yapıldı.
Suçlama yapılan husus, İstanbul Müftülüğü’nün, “Sofra Adabı” ile ilgili hutbesi. Müftülük gösterilen tepki üzerine şu açıklamayı yaptı: “Bizim de bir geleneğimiz, kaybetmememiz gereken kültürümüz, manevi değerlerimiz var. Batı kültürünün kuralları gereği bıçağın sağ elde, çatalın da sol elde tutularak yemeğin yenmesi bizim örfümüze uygun değil. Bu tarz yemek yemek batı âdetidir. Bize göre yemek sağ elle yenir. Hep batılıların yaptığını mı yapacağız? Yemek yemenin de bize ait bir üslubu vardır. Bizim üslubumuza göre de yemek sağ elle yenir. Yemeğin sağ elle yenilmesi konusundaki temel kabul ise hadislere dayanır. Herhangi bir özür, hastalık, solaklık vb. nedenlerden dolayı sol el de kullanılabilir. Dinimize göre, yemeğe Besmele ile başlanır. Besmeleyi açıktan çekelim ki unutanlar hatırlasın, bilmeyenler öğrensin, çocuklarımız alışsın. Sofrada doyduktan sonra yenilmez. Sofradan kalkarken Elhamdülillah denir, yemek duası okunur.”
Yaşamak ve yaşatmak
İşte tepki gösterilen, çağ dışılık ile suçlanılan konu bu. Her Amerikan filminde, kilise gösterilir, istavroz çıkartılır, yemekten sonra Hıristiyan usulü dua edilir, kimsenin gıkı çıkmaz. Ama, bir Müslüman dinine uygun olarak yemek yemek ister, gericilikle suçlanır. Bu nasıl bir anlayıştır, bir milletin entelektüelleri kendi kültürlerinden, değerlerinden bu kadar nasıl uzak olabilir, anlamak mümkün değil.
Mademki belli bir kesim, ısrarla bizi dinimizden, manevi değerlerimizden uzaklaştırmak istiyor, biz de, aksine bu değerlerimize ısrarla sahip çıkmalıyız. Sahip çıkmak, bunları öğrenmek, yaşamak ve çocuklarımıza yaşatmakla olur. Eğer bizler, ecdadımızın bize naklettiği bu değerlerimizi bizden sonrakilere aktarmazsak vebal altında kalırız. Çocuklarımızın, torunlarımızın Hıristiyan âdetleri ile yaşamasının günahı, vebali ahirette bizden sorulur.
Bu vesile ile bugün, dinimize uygun olarak, yemek nasıl yenir, yemeğin haramları, farzları, sünnetleri, edepleri nelerdir bunları nakletmek istiyorum:
Yemeye ve içmeye başlarken, “Besmele” çekmelidir. Yemek ve içmek sonunda “Elhamdülillah” demelidir. Bunları söylemek ve yemekten önce ve yemekten sonra el yıkamak ve sağ el ile yemek ve sağ el ile içmek sünnettir. Hadîs-i şerîfte de, “Sağ el ile yiyiniz. Sağ el ile içiniz” buyuruldu Yemekten önce el yıkarken, önce gençler, yemekten sonra, önce yaşlılar yıkar.
Yendiği zaman doymayı ve rızkı Allah’tan bilmek, helâlinden yemek, yemekten hâsıl olan kuvvetle Allahın emrini yerine getirmek, Allahın nehyini, yasaklarını işlememek, hiç olmazsa ölmeyecek kadar yemek, yemeğin lezzetini Allahü teâlâdan bilmek, farzdır.
Karnı doyduktan sonra, yine tıka basa yemek, israf etmek, beden için zararlı şeyleri yemek, haramdır.
Yenilen kapta yemek artığı bırakmayıp tam olarak yemek ve yemek yenilen kabı tam olarak silmek sünnettir. Yemek sofrasında, önündeki kırıntıları yemek sünnetir, yemeğin şifâsındandır. Az yemek, yemeği aile efradıyla veya din kardeşleri ile yemek sünnetir. Tuz ile başlamak ve bitirmek sünnettir ve şifâdır. İlk ve son lokma ekmekle yapılır ve ekmekteki tuza niyyet edilirse, bu sünnet yerine getirilmiş olur. Yemekten önce, el kurulanmaz. Yemekten sonra yıkayınca bezle silip kurulanır. Tabağın kenarından yemek, kendi önünden yemek sünnettir.
Kötülüklerin başı
Acıkmadan yememeli, doymadan kalkmalıdır. Hadîs-i şerîflerde, “İyiliklerin başı açlıktır. Kötülüklerin başı tokluktur”, “İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıdâ kalbi öldürür.” ,”Çok yiyeni, çok içeni Allahü teâlâ sevmez” buyuruldu.
Lokma küçük olmalı ve iyi çiğnenmelidir. Ayakta, yürürken yememelidir. Pilâv yerken salevât-i şerîfe okumalıdır. Tok iken yatmamalıdır. Yemekten sonra bir saat geçmeyince su içmek, vücûda iyi değildir. Yemeğe önce büyükler başlamalıdır. Üçten çok (ye) diyerek, kimseye sıkıntı vermemelidir. Birlikte yediği zaman, misâfirleri doymadan, yemekten elini çekmemelidir.
Yemeklerden sonra dua etmeliyiz, çocuklarımıza da bunu öğretmeliyiz. Meşhur yemek dualarından biri şudur: “El-hamdülillâhillezî eşbe’anâ ve ervânâ min-gayri-havlin minnâ ve lâ kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ at’amûnâ! Allahümmerzuknâ kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen