Yanlış yapma yarışı…

OKTAY EROL

“İktidar” ile “muhalefet” arasında süren yarış, kimi zaman öylesine yolundan çıkıyor ki; dışarıdan izleyen duyarlı bakışın “bunlar yanlışı daha iyi yaparım yarışında” diyesi geliyor! Evet, “yanlış yapma yarışı” diyorum! Her seçilen, ya da her “seçilmeye aday” olan daha çok harcama yapmanın, harcamaları taşlara, betonlara, asfaltlara yaymanın sözünü veriyor! Bir çıkıp da, “artık biraz da insana yatırım yapın, biraz da insanın yaşamını anlamlandırıcı işlere yönelin” demiyor! “İktidar” bir diyorsa, “muhalefet” beş diyor; açık artırma yapılır gibi rakamlar/ yüzdeler havada geziyor! Churchill mi söylemişti, o sözü? “Bütün rejimler kötüdür, demokrasi bu kötülerin en iyisidir!” Şimdi, “demokrasiye” toz kondurmayanlar, “nasıl kötünün iyisi oluyor, daha iyisi varsa gösterin” diyebilir! “İktidar” ile “muhalefetin” içinde bulunduğu yarış alanı “demokrasi” anlamına geliyorsa, “demokrasi” yanlışı da savunma hakkı veriyorsa Churchill haksız mı? Şu da doğru; elimizde başka seçenek yok! *** Genel Seçim sürecinde de oldu, şimdi de… Örneğin “emekliye”, asgari ücretliye, en hanımlarına, gençlere “öyle azımsanmayacak” sözler verdiler ki; aslında onların “hepsini”, belirttikleri katmanın ellerinden kendileri aldılar! İşin doğası şu değil midir? İnsan doymak için, sevmek için, yaşamda varlıklarına bir yer bulmak için çalışır/ çabalar! Ama öyle olmuyor! Birileri kendilerini öyle bir “asil” yere koymuş ki, tüm insanlığın geçimini/ sağlığını/ yaşamını/ sevincini sağladığına inanıyor! Kendisi olmasa “sanki” insanlık büyük bir hiç, “sanki” kendisi olmasa insanlar umarsızlıktan aç kalacak! Buna inanan varsa eğer Ata’nın Söylev’ini okusunlar, Kurtuluş Savaşı yıllarında verilen uğraşın boyutunu daha önceden duymuşlarsa da/ yeniden anımsasınlar, bu topraklardan “kimlerin” gelip/ geçtiğini düşünsünler! Gençlere, ya da emeklilere verilen sözlerin bir “pazarlık” konusu olması, aslında “onların” var olmalarını “anlamsız” kılma değil mi? *** Bakın, deniyor ki; “gençlere evlilik desteği yapacağız”, ya da “dar gelirliye yakacak yardımı vereceğiz”! “İktidar” ya da “muhalefet” toplumun belli katmanına “destek/ yardım” götürmek için “sözler” veriyorsa eğer; demek ki toplumun belirtilen katmanında açlık/ yokluk var demektir! Elbette var! Bakın şimdi en çok konuşulanlar “emekliler” değil mi? Nedeni, yirmi milyon “oy” anlamına geliyor! Ancak onbin lira aylıkla da “aç kal, ama geçin” deniliyor! Bu sözü “muhalefetin” vermesini anlayalım da, yirmiiki yıldır bu ülkeyi yönetenden duymak “acı” değil mi? Sözler “aldatıcı” değil mi? *** “İktidarların” ya da “yönetimlerin” ödevi, desteklenen/ yardım götürülen yurttaş sayısını büyütmek olmamalı; eğer böyle bir gelişme varsa, “yönetim” yoksul sayısına her gün yeni birini katıyor demektir! Yer yer “iktidar” kanalından yapılan açıklamalarda, bir önceki yıla göre “destek gören yurttaş sayısını” artırdıklarını bayram sevincinde dile getiriliyorlar; sözün anlamı var mı? Ne demek bu? “Çalışmadan, yorulmadan, emek harcamadan yaşamını sürdürenlerin karnını doyuruyoruz” demek değil mi? Çevrenizde tanıdıklarınızın da olduğunu düşünüyorum! Taşı sıksa suyunu çıkaracak güçte olanlar da var aralarında! İş yapamaz, güçsüz, yaşlı, bakıma gereksinenler sözümün dışında! İş yapabilene, çalışma gücü olana “destek” denerek, “dilencileştrimek” toplum yaşamını “yanlış yapma yarışıyla” yaralar! Şimdi buna da “politik demokrasi” diyeceksiniz sanırım; demeyin!
Benzer Videolar