OKTAY EROL
“Deme, babamdan dolayı buradayım!” Bu anlayışla sürdürülebilecek bir olgu değil politika! Nasıl ki günümüzün “bilimi” iç-içe olan meslekleri babadan/ oğula, ya da anneden/ kızına, ana-babadan çocuklarına devredilemiyorsa, “politika” da devredilemez! “O” düşüncenin ilkeleriyle iyice yoğrulman gerekir, “onu” yaşamının birçok yerinde uygulaman gerekir, ödün vermemen gerekir!
Siz bugün Chp’nin içinin dolu, üstteki kararcılarının “içten” olduğuna inanıyor musunuz? Ya da şöyle sorayım: Bugün Chp yönetici olanların, kuruluş çizgisinde, üstelik “o çizgiye” erdem/ çağdaşlık/ bilim kattığına inanıyor musunuz?
***
Chp’nin kuruluş çizgisinde “olmazsa olmaz” önemi olan kavramların başında “laiklik, demokrasi, sosyal adalet, cumhuriyetin değerleri” gelir! Bunların yanına toplumsal adaleti, yoksulluğa karşı uğraş vermeyi, eğitim/ sağlık konularında çaba harcamayı, insan haklarına saygıyı önde tutmayı da eklemek olası! Yurttaşın yaşadığı ekonomik çıkmaz, yeni iş alanlarının oluşturulması, doğa/ çevre konularına duyarlılık, toplumsal gönenci artırmayı amaçlamak da sayılabilir!
Chp’nin bugün bulunduğu “yeri” sorguladığınızda, bunlardan nasıl bir “iz” görüyorsunuz? Öyle uzağa gitmeyelim; geçtiğimiz yıllarda “benzemezlerle” yaşanan “yalancı birliktelik” sırasında “kaç” cumhuriyet karşıtı gelişme yaşandığını düşündünüz mü? Bundan yaklaşık yüz yıl önce, Chp’nin kurucusu, partinin temel ilkesi saydığı “Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz” sözleri kullanmamış mıydı? Siz ne yaptınız peki? Kendilerini “mürit” sayan, “cemaatlerinin” gereklerini yerine getirdiklerini gün yüzüne vuranlarla “birlikte” yürümediniz mi, “benzemezlere” benzemeye çalışmadınız mı? Laikliğin duyuruluşunun yıldönümünü unutmadınız mı?
Bugüne gelelim: insanlar yaşayabilmek, gereksindiği besinleri edinebilmek için burnundan solurken, üstelik üretici toprağını işlemek için kırkaltı liraya mazotu traktörüne doldurma sancısı yaşarken “değişim” diyerek partinin başına geçenlerin yaptıklarına bakın bir de! Yurttaş, “iktidara” ders vermeye kalkıştıkça kovalıyorsunuz/ uzaklaştırıyorsunuz/ yanınızda olmamaları içim çırpınıyorsunuz; neden? Daha “çiçeği burnunda” yönetimdiniz, “umut” olabilirdiniz, “iktidarın” yirmiiki yıldır süren çıkışını durdurabilirdiniz; ama yapmadınız, halktan korktunuz, aynıydınız!
***
Ne diyorum biliyor musunuz? Chp’yi parti olmaktan çıkarın! En azından o zaman, “laiklik, demokrasi, sosyal adalet, cumhuriyetin değerleri” gibi olgulara bağlılıkta beklenmezdi sizden! Bakın, “iktidarın” böyle bir zorunluluğu yok! Emekli “açlık sınırı” altında aylıkla yaşamaya zorlansa bile, bunun “adaletli” olup/ olmadığı sorulmuyor! Ayrıca cemaatler yaşamın her alanında boy gösterirken, bunun “cumhuriyet değerlerini” zora sürükleyeceğinin hesabını sormuyor! Halkın “istenciyle” belirlenen yerel yönetimleri “metal yorgunluk” denilerek görevden alınıyor, herkes karardan hoşnut! Sizlerin de, Chp’de değil de, öyle bir yapı içinde olmanız gerekmiyor mu?
Geçen gün İzmir’de yaşamını sürdüren bir hukukçu dostla söyleşirken “Chp böyle sürmemeli, değerleriyle daha çok oynanmadan vakıfa dönüşmeli” dedi! Öyle elbette! Eğer ilkelerine, kuruluş amacına uyulmuyorsa “daha çok” yıpranmasına da izin verilmemeli! Partinin tepesinde bulunanlar, daha bundan birkaç ay önce “orada” başkaları yokmuş gibi kendilerini “partinin” olmazsa/ olmazı bildi! Daha yaşadığı “ilk seçimde” elmaları armutlarla karıştırdı, yılların partilerini görmezden gelerek uzaklaşmalarına neden oldu! Yerinizin burası olmadığını bilin!