Donatma İştiraki
Birden fazla kişinin müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi aralarında yapmış oldukları sözleşme uyarınca tümünün adına ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları durumunda, donatma katılımı mevcuttur (TK m. 951/1).
Tüzel kişiliği bulunmayan donatma iştirakine, tacirlere ilişkin hükümler uygulanır (TK m. 19). Ne var ki, bir geminin mülkiyetinin ya da işletme hakkının bir ticaret ortaklığına ait olması durumunda, donatıma iştirakine ilişkin kurallar, yerini bu ortaklık hakkındaki hükümlere bırakır. (TK m. 951/3) Donatma iştiraki Ticaret Sicili’ne tescil olunur.
Kanun bu konuda Ticaret Kanunu’nun kollektif ortaklıkları n esas sözleşmesi hakkındaki 155. ve 158. maddelerine yollama yapmış, fakat "şirketin kollektif olduğu" konusundaki açıklık yerine "ortaklığın donatma iştiraki olduğu" ve "her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı" vb. şeklindeki TK m. 155, 2. ve 5. bentleri hükümlerinin uygulanması yerine "müşterek donatanların gemi paylarının miktarlarının” tescil olunacağını öngörmüştür.
Donatma iştirakinin kurulmasına yol açan anlaşma herhangi bir şekle tâbi değildir.
Yasa koyucu, müşterek donatanlar arasındaki hukuki ilişkinin aralarındaki sözleşme hükümlerine göre belirleneceğini, ancak bu sözleşmede herhangi bir açıklığın bulunmadığı hallerde boşluğun yasal hükümlerle (TK m. 953 vd.) doldurulacağını ifade etmiştir. (TK m. 952) Donatma iştirakinin işleri müşterek donatanların kararı ile görülür. Kanun, sadece sözleşmenin değiştirilmesi ya da sözleşmeye aykırı veya iştirakin amacına aykırı kararlarda donatanların oybirliğini aramış (TK m.953/2) bunun dışında kalan konularda ise kararların çoğunlukla verileceğini öngörmüştür.
Oy hakkı, müşterek donatanların gemideki paylarının tutarına göre hesaplanır. Başka bir söyleyişle, sermayesi fazla olanın kararı etkileme gücü de kendiliğinden artar. Kanun çoğunluk kararından ne anladığını da açıklamıştır. Gerçekten de, karar lehinde oy verenlerin bütün payların yarısından fazlasına sahip olmaları halinde, karar için aranılan çoğunluk varsayılır. (Tk m. 953/1) Müşterek donatanlar, işlerin yönetimi için, çoğunlukla alacakları bir kararla aralarından birini gemi müdürü olarak atayabilirler.
Buna karşılık, müşterek donatan sıfatını taşımayan üçüncü bir kişinin gemi müdürü olarak atanabilmesi için oybirliği gereklidir. (TK m.954/1) Fakat ister müşterek donatanlardan biri olsun ister olmasın, her gemi müdürüne çoğunluk kararı ile işten el çektirilebilir. (TK m. 954/2) Gerek atama, gerekse azil durumunun ticaret ve gemi siciline tescil olunması gereklidir. (TK m. 954/3) Gemi müdürü, donatma iştirakinin yönetilmesi için gerekli olan ve olağan sayılabilecek tüm hukuki işlem ve tasarrufları yapmaya yetkilidir. TK m. 955/1, 2, 3, 4. fıkraları, olağan işlerin kapsamına, özellikle geminin donatılmasının, geminin, navlunun, donatma masraflarının ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesinin girdiğini açıklamıştır. Gemi müdürü, bu sınırlar içinde kalmak koşulu ile donatma iştirakini mahkemede de temsil edebilir. Ayrıca, kaptanı atamak ve azletmek yetkisi vardır.
Buna karşılık, donatma iştiraki ya da müşterek donatanlarından herhangi biri adına kambiyo taahhütlerine girebilmek veya ödünç para alabilmek ya da gemi veya paylarını satıp rehin verebilmek için, gemi müdürüne özel yetki verilmiş olması zorunludur.
Kanun, gemi müdürü açısından bir “özen yükümü” öngörmüştür. TK m. 959 uyarınca müdür, donatma iştirakinin işlerini "tedbirli bir donatan" gibi özenle yapmalıdır.
Gemi müdürü, yasal yetkisi içinde kalarak yaptığı hukuki işlemlerle donatma iştirakini bağlar; başka bir söyleyişle, donatma iştiraki hak ve borç sahibi olur. Bu açıdan, müdürün yapmış olduğu hukuki işlemde, bunun müşterek donatanlardan birinin adına yapılmış gösterilmesinin herhangi bir önemi yoktur. (TK m. 956/1) Gemi müdürünün yapmış olduğu bir hukuki işlem sonucunda donatma iştiraki bir borç altına girerse, müşterek donatanlar sanki işlem bizzat kendileri tarafından gerçekleştirilmiş gibi sorumlu olurlar. (TK m. 956/2)
Gemi müdürünün yukarıda belirtilen yetkileri kural olarak sınırlandırılamaz. Böyle bir sınırlandırmanın üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için, sözü edilen kişinin işlemin yapıldığı sırada bu sınırlandırmayı bildiği kanıtlanmalıdır. (TK m. 957) Gemi müdürünün yükümleri kısaca şöyle özetlenebilir: Her şeyden önce müdür, görev alanına giren hususları yerine getirmek ve bunu gerçekleştirirken donatma iştiraki tarafından öngörülen konulara uymak zorunluluğundadır.
Bunun gibi, müdürün müşterek donatanların kararları dışına çıkmamak yükümü vardır. Müdür ayrıca, işlere ilişkin ayrı bir defter tutmalı ve ispata yarayacak evrakı saklamalıdır. Bunun dışında, kanun müdürün bilgi ve hesap verme yükümlerini öngörmüştür. Gerçekten, gemi müdürü, istek halinde, müşterek donatanlardan her birine, donatma iştirakine -özellikle gemiye, yolculuğa ve geminin donatılmasına- ilişkin tüm işlemler konusunda bilgi vermek ve yine iştirake ait defter, mektup ve diğer bilgileri vermek zorunluluğundadır. (TK m. 960) Aynı şekilde, istenildiğinde müdür hesap da vermelidir.
Ancak, hesap verme yükümünün söz konusu olabilmesi için, müşterek donatanların daha önceden bu hususta bir karar almaları gerekir. Verilen hesap çoğunluk kararı ile onaylansa bile, bu karara olumsuz oy veren müşterek donatanların itiraz hakları ortadan kalkmaz.
(TK m. 961) Müşterek donatanların hak ve borçlarına gelince, her şeyden önce donatanların her biri, iştirakin harcamalarına, özellikle geminin donatılması ve onarımına gemide ki payları oranında katılmak zorundadırlar. (TK m.962/1) Donatanlardan biri payına düşen bu harcamayı ödemez ve sözü edilen tutar diğer müşterek donatanlar tarafından avans olarak onun yerine verilirse, temerrüde düşen ortak, avansın verildiği günden başlayarak onlara gecikme faizi ödemekle yükümlüdür. Verilen avans sonucunda, müşterek donatanlar için temerrüde düşmüş ortağın gemi payı üzerinde, sigortaya konu olabilecek bir menfaat doğar. Bu menfaatin sigorta ettirilmesi halinde sigorta masraflarını, temerrüde düşmüş olan ortak çeker. (TK m. 962/2)
Kanun, müşterek donatanların bazı durumlarda iştirak paylarını diğer donatanlara bırakmalarını da kabul etmiştir. Yeni bir yolculuğa ya da bir yolculuk sonunda gemiyi onarmaya, ya da donatma iştirakinin yalnız gemi ve navlunla sorumlu olduğu bir alacağın ödenmesine karar verilirse, bu karara katılmayan müşterek donatanlardan her biri, iştirak payını bedelsiz olarak bırakmak suretiyle söz konusu giderleri ödemekten kurtulabilir.
(TK m. 963/1) Bunun için, katılma payını bırakmak isteyen müşterek donatanın, kararın verildiği tarihten ya da kararın alınması sırasında bizzat kendisi ya da bir temsilcisi hazır bulunmadıysa kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde, noter aracılığı ile diğer müşterek donatanlara veya gemi müdürüne ihbarda bulunması gerekir. (TK m. 963/1) Kanun, bırakılan bu iştirak payının, diğer müşterek donatanlara eski katılmaları ile orantılı olarak geçeceğini öngörmüştür. (TK m. 964/1) Bu oransallık ilkesi kâr ve zarara katılma açısından da geçerlidir. Donatma iştirakinde kâr ve zarar hesabı takvim yılı sonu esas alınarak yapılır. (TK m. 965/1)
Her müşterek donatan, iştirak payını öbür donatanları n onayını almaksızın tümü ile ya da kısmen üçüncü kişilere devredebilir. (TK m. 9651/1) Devrin gemi siciline tescili zorunludur. Ancak bu devir sonucunda, gemi, Türk bayrağını çekme hakkını yitirecekse, bu durumda devri tüm müşterek donatanların onaylamaları gerekir. (TK m. 965/2)
İştirak payını devreden donatan, payı edinen ile birlikte devri diğer donatanlara ya da gemi müdürüne bildirmedikçe, donatanlarla olan ilişkisinde müşterek donatan sayılır ve bu bildirimden önce doğan bütün borçlardan diğer donatanlara karşı müşterek donatan sıfatı ile sorumlu olur. Durum böyle olmakla beraber, iştirak payını devralan kişi de, kazanma anından itibaren diğer donatanlarla olan ilişkilerinde müşterek donatan sıfatı ile sorumludur. (TK m. 966/1) Kanun, bazı hallerde donatma iştirakinin sona ermesini öngörmüştür. Her şeyden önce, bazı ortaklık türlerinin aksine, donatanlardan birinin ölümü ya da iflası, donatma iştirakinin sona ermesini gerektirmez. Aynı şekilde, müşterek donatanların değişmesi de iştirakin varlığını etkilemez. (TK m. 967/1)
Kişi birlikleri ve ortaklıklarında rastlanıldığının aksine, donatma iştirakinde müşterek donatanlardan birinin çıkarılması da mümkün değildir. (TK m. 967/3) Buna karşılık, donatma iştiraki çoğunluğun vereceği bir kararla sona erdirilebilir. (TK m. 968/1) Geminin bir üçüncü kişiye ya da diğer bir ortaklık veya iştirake devredilmesini konu alan bir karar da, donatma iştirakinin sona erdirilmesi anlamına gelir.
Bazı hallerde donatma iştiraki mahkeme kararı ile de fesholunabilir. Ortaklardan biri haklı nedenlere dayanarak iştirakten çıkmasına izin verilmesini, bu mümkün olmazsa iştirakin feshini isteyebilir. (TK m. 968/3) Bundan başka, donatma iştirakinin iflası da sona erme nedenlerinden biridir. (TK m. 968/4) Öte yandan, gemi paylarının tek bir gerçek ya da tüzel kişinin elinde birleşmesi ya da geminin ziyana uğraması durumlarında ortaklık sona erer. Çünkü, birinci halde gemi mülkiyeti müşterek mülkiyetten bireysel mülkiyete dönüşmekte, diğerinde ise iştirakin konusu ortadan kalmaktadır.
Müşterek donatanlar, bu sıfatla kişisel olarak sorumlu hallerde, üçüncü kişilere karşı ancak sahip bulundukları iştirak payları oranında sorumludurlar. (TK m.969/1)