Chp’de Mhp’li aday arayışı…

OKTAY EROL

Önceki gün saatlerce süren titiz görüşmelerin, yoğun çalışmaların ardında ortaya çıkan Chp’nin “aday tablosu”, geçen zamanda yalnız “pazarlık yapılmış” sonucunu verdi bana! Neyi ele aldıklarını, neyi değerlendirdiklerini, neyi tartıp sonuca gittiklerini “üzülerek söylemem gerek” anlamış olduk! Her kimse, eğer “yurttaşın vekili olmak” denilince böyle bir çaba harcamayı erek edinmişse, “hangi aday adayı adayımız olsun” pazarlığına giriyorsa benim “yaşam alanımdan” uzak olsun; istemem! Şu an “aday belirlemede” etkili güç olanları kimse kurultay sürecinde zorlamadı kanımca, biraz daha ileri gideyim; kafasına sopa indirerek “adayın eğilim ya da ön seçimle belirlenmesinin güvencesiyiz” dedirtmedi! Kürsüye çıkanlar kendileriydi, “eskisini değiştireceğiz” diyenler kendileriydi, “partiye öbeklenen başka partilileri ayıklayacağız” diyenler kendileriydi, tabanın/ partilinin sesine kulak vereceklerini üstüne bastırarak söyleyenler kendileriydi! Yanılıyor muyum? *** Bugün de, geçmişte de eğilim ya da ön seçim yapılarak “seçmene” söz hakkı verilmesinin gerekliliğini sıkça dile getirdim! Bu olgu bir parti ya da bir topluluk kuralı olarak değil de, yurttaşın kendini “birey” sayabilmesinin ön koşulu olarak düşündüm! Unutulmaması gereken de şu: “demokrasi” adı verilen yönetim biçiminin olmaz/ olmazı halktır, seçmendir, yurttaştır! İnsanlar arasında uyumun/ barışın sürekliliği, “paylaşımın/ insanca yaşamanın” gereği de budur! Yönetimin halka bırakılması, yöneteni halkın seçmesi/ belirlemesi birçok tartışmayı ortadan kaldıracağı gibi, hem sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır, hem de insanların “boş bekleyişi” son bulacaktır! En önemlisi de “halı altına süpürülecek” kirli pazarlıklar olmayacaktır! *** Eğilim ile ön seçim sözlerini rafa kaldıran “değişim” sözcüleri günlerdir “anket yaptırıyoruz, sonucuna göre karar vereceğiz” diyorlardı! Akp’nin adayı için Chp’li, Chp’nin adayı için Akp’li neden “söz sahibi” olabiliyorsa artık… Örneğin Adana’da ya da bir başka kentte, örgütün istemediği bir isim için “ama anket sonucu bu” diyerek parti kararını yok saymayı etik de bulmam, doğru da bulmam! Yeni açıklanan listelere bakıyorsunuz, özellikle Ankara’da eski Mhp’li ya da 29 Mart’ta aday gösterilmeyen Mhp’liler Chp’nin adayı olarak karşımıza çıkıyorlar! Komik, diyeceğim de; okuyanlar eğlence olduğunu sanacaklar, ama yazık! Bu denli ölçüsüzlük, bu denli ilkesizlik, bu denli kurultayda dediklerini unutuş ne parti adına, ne bu yurdun geleceği adına, ne de demokrasi adına hoş değil! Eğilim ya da önseçim yoklamasıyla belirlenmedikleri belli de, sıkça sözünü ettiğiniz “anket çalışmasını” ne zaman yaptırdınız bu isimlerle, ne zaman “Chp’nin adayı olsun mu” diye sordunuz? *** Bunları yazdığım için “sende bize böyle yüklenirsen” diye başlayan tümceleri hem biliyorum hem de duyuyorum! Belli ki Adana merkez ilçeleri, İstanbul’da Kadıköy, Sarıyer, Ankara’da Çankaya pazarlıkları daha sona ermedi! İşin kolayını buldunuz nasılsa, bu kentlerde de başka partilerde “yer verilmeyen” isimler bulmaya yönelebilirsiniz; zaten soran yok, herkes de tıpış tıpış yanınızda! Partilinin, parti tabanının “ne düşündüğü” nasıl olsa pek de önemli değil! Nasıl olsa “anketten çıkan isim bu” demeyi de çok iyi biliyorsunuz! 29 Mart’ta da “söz hakkı” vermediğiniz, “pazarlık yoluyla” aday yaptığınıza da siz “oy” verirsiniz! Zaten “bildiğiniz” gibi yaşıyorsunuz, halkı kaygılarıyla baş başa bırakmak için gün sayıyorsunuz, hiç olmazsa “gölge etmeyin”; olmaz mı?
Benzer Videolar