Mirasçıların sorumluluğu Sebepsiz Zenginleşme 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E: 2008/21-235 K: 2008/248 T: 12.03.2008 Mirasçıların Sorumluluğu Sebepsiz Zenginleşme (506 SY m 68; BK m 63) Özet: Kural olarak mirasçılar, ölenin tüm borlarından sorumludurlar. Mirasın kesin kazanı lmasıyla başlayan bu sorumluluk borcun işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar. Mirasçı ların sorumluluğu yönünden borcun kaynağı da önemli değildir. Bu nedenle mirasçı lar, ölenin sebepsiz zenginleşmeden do- ğan borçlarından da sorumludurlar. Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötüniyetli ise iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Zenginleşmeyi iade edeceğini bilen veya bilebilecek durumda olan kişi kötüniyetli zenginleşen konumundadı r. Taraşar arasındaki "İtirazın İptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.05.2006 gün ve 521-259 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 07.06.2007 gün ve 12740-9318 sayılı ilamı ile, (...Davacı SSK, davalılar murisi Adem‘e sağlığında eşi Fatma'dan dolayı ölüm aylığı bağlandığını, Adem'in 29.05.1996 tarihinde yeniden evlenmesi nedeniyle eski eşi Fatma'dan bağlanan aylığının kesilmesi gerektiğini, 11.07.1997 tarihinde yeniden boşanmış ise de yeniden aylık talebinde bulunmadığını ileri sürerek 23.06.1996-24.12.2003 yersiz ödenen aylıklar ile ilgili icra takibine yönelik davalıların itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirttiği şekilde ölüm geliri ödemeleri terekeye dahil olmadığından isteğin reddine karar vermiştir. Davacılar murisine eşinden dolayı bağlanan ölüm aylığının 506 Sayılı Yasanın 68/V. maddesine göre yeniden evlenmesi halinde kesileceği uyuşmazlı k konusu değildir. Uyuşmazlık, murisin yersiz olarak aldığı bu aylıkları n mirasçılardan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Kararları 2545 __________________________________________________ _ (*) Gönderen: Ali GÜNEREN, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Davanın yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanunu’nun ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 539. maddesine göre; mirasçılar miras bırakanı n borçlarından kişisel olarak sorumludurlar Medeni Kanun'un 545. maddesi uyarınca "müteveffanın vefatı anında terekenin borca müsteğrak olduğu şayi veya sabit olmuşsa miras reddedilmiş olur." Şayet mirasın açıldığı sırada terekenin pasiŞ aktiŞnden fazla ise tereke borca batık sayılır. Diğer yönden borca batıklığın tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Somut olayda, davalıların bu nitelikte deŞleri bulunmamaktadır. Davacılar murisinin evlenme tarihinden boşandığı 11.07.1997 tarihine kadar yersiz aldığı aylıklar nedeniyle SSK'ya borçlu bulunduğu ve bu borcun terekeye dahil olduğu gözardı edilerek yazılı şekilde davanın reddine verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğ i görüşüldü: Uyuşmazlık; sigortalı ilk eşin ölümü nedeniyle davalılar murisine bağlanan, yeniden evlenmesine karşın alınmaya devam edilen ölüm aylı kları dolayısıyla oluşan Kurum zararının (alacağının) terekeye dahil olup olmadığı; diğer bir ifadeyle, davalı mirasçıların, mirasbırakanın sebepsiz zenginleşmesinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi uyarınca; "Mirasçı lar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar... mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar..." Kural olarak, bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak mirasçılarına geçmesini ifade eden külli haleŞyet gereğince, mirasbırakanı n kişisel özelliklerinin ağır bastığı, düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri gözönünde bulundurularak yapılmış, borcun bizzat mirasbırakan tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında, malvarlığı ndan ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal eder. Mirasbırakanın borçları, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği haksız Şillerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğ- rudan doğruya kanundan doğabilir. 2546 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008 Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Bu sorumluluk, mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar. Takibe konu alacak, mirasbırakanın sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanmakta olup, ölümünden sonra mirasçılarına karşı ileri sürülmesinde yasaca bir engel bulunmamaktadır; mirasbırakanın malvarlığı- na ve terekesine dahildir. Sebepsiz zenginleşen kişi, malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise BK 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; "Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanın da elinden çıkmış oldu- ğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir. Şu kadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakif bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur." Görüldüğü gibi, maddede, iade borcu zenginleşen kişinin iyi veya kötüniyetli olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır. Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötüniyetli ise iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle, kötüniyet halinde iade borcu, geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı değildir. Anılan maddeye göre, sebepsiz zenginleşen kimse o şeyi kötüniyetle elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan geri vermek zorunda kalacağını bilmek durumunda ise, iadeyle yükümlüdür. Zenginleşmeyi iade edeceğini ve dolayısıyla zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığı nı bilen veya gerekli özeni gösterdiği takdirde bilebilecek durumda olan kişi, kötüniyetli zenginleşen konumundadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 68. maddesinin (I/A) bendinde; ölen sigortalının dul eşine ölüm aylığı bağlanacağı, (V). bendinde ise; sigortalının dul eşinin yeniden evlenmesi halinde aylığının kesileceği, aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylığın yeniden bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. Mirasbırakan, zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığını, geri vermekle yükümlü olduğunu bilecek durumdadı r. Dolayısıyla, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsamaktadır. Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararı nın yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.03.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi. Yargıtay Kararları 2547
Benzer Videolar