OKTAY EROL
Bir politikacı, "her sorunda, meclisin toplantıya çağrılmasını doğru bulmuyoruz" demiş! Tümce, sosyal medyada tepkiyle karşılandı haklı olarak! Şu an bilindiği gibi meclis dinlencede; daha birçok vekil “takım” arkadaşını bile öğrenemeden/ yorgun geçen seçim sürecinin ardından “dinlenceye” çekildiler!
“Her sorun” deniyor ya; öyle denilen sorunlardan biri emeklilerin içinde bulunduğu koşullardı, yazın bunaltıcı sıcağı yetmiyormuş gibi bir de “ekonomik koşullar” nedeniyle zorluklar yaşıyorlardı! Yasal çerçevenin dışına çıkmadan yurdun her yerinde toplanmalarına, kaygılarını dile getirmelerine, yaşadıklarının anlaşılmasını istemelerine karşın; istem üzerine toplanan meclis, mecliste bulunan vekiller, emeklilerin “yasal” eylemlerini “anlamsız” bulacak ki, “iktidarı” oluşturan ortaklar, her zaman yaptıkları “emeklilerin aylıklarının görüşülmesini” gerekli görmediler!
***
Sosyal medyada gezinen "her sorunda, meclisin toplantıya çağrılmasını doğru bulmuyoruz” tümcesinin sahibi, “meclisin olağanüstü toplantıya” çağrılmasında belli ki “emekli aylıklarının” gündeme taşınmasından rahatsız! Son üç/ beş ayda her şeyin ederi ikiye/ üçe katlanırken, “emeklinin” aldığı yerinde duracak, bundan da bu yurdun/ yurttaşının vekili rahatsız olacak!
Bir ülke düşünün ki; emeklisi, asgari ücretlisi, dar gelirlisi bir ay çalışmakla oturduğu evin kirasını veremiyor! Emeklinin yılbaşından bu yana ekmeği yüzde altmış küçülüyor, gözünün görüp de içinin çektiği birçok besine ulaşamıyor, mevsimsel sebze/ meyveyi alacak güç bulamıyor. Ancak, bunların konuşulmasın için bile meclisin toplanmasını uygun bulmayan vekiller olabiliyor! Dinlencelerini bozmak istemeyen vekiller!
**
Sabah mahalle sütçüsüyle söyleştim biraz… “Hiçbir şeyin tadı kalmadı, sabah olmadan iki saat öncesinden kalkıp köylere gidiyorum. Eski inek besleyenlerin birçoğu yok şimdi, kesime vermişler! İki saatte bitecek iş dört/ beş saat sürüyor, zaman uzaması akaryakıtı/ masrafı artırıyor! Zam yaptıkça alıcı azalıyor, işin içinden çıkamıyorum” dedi!
Sabahları gelenler arasında en çok eksilenlerin “emekliler” olduğunu, birçoğunu tanıdığını, sokağa bile çıkmadığını söylemesinin ardından ekledi: Bir benim değil, bildiğim çoğunun tadı kalmadı! Bir iki ay sonra kış ayları gelecek, şimdiden ne yapacaklarını, nasıl ısınacaklarını, kışı nasıl geçireceklerini şimdiden kaygı yapan birçoklarını biliyorum!
***
"Her sorunda, meclisin toplantıya çağrılmasını doğru bulmuyoruz" tümcesi, nasıl bir psikoloji ya da, kendince gerekçeler öne sürülerek söylendi bilmiyorum! Ancak, yurttaşların büyük çoğunluğunun “yoklukla/ açlıkla” karşı karşıya olduğu bir süreçte, böyle bir “anlayışın” olmasını da “baktığım yerden” bir yurttaş olarak doğru bulmayanlardan biriyim!
Her birine, “on emeklinin” toplamı kadar aylık verilen vekiller; sayıları onbeş milyonu aşan emekli için, yine sayısı toplam nüfusun üçte ikisini oluşturan “açlık sınırı” altında kalan yurttaşlar için “gerekirse” gece/ gündüz demeden çalışmak zorundalar! Kaygılarını ortadan kaldırmak, yaşam alanlarını çoğaltmak, umutlarını artırmak için uğraş vermek zorundalar! Bir köşeden olanları “izlemek”, kaygıları umursamamak, her gelen öneriyi “geri çevirmek” vekilin ödevleri arasında değildir; biline!