“Beceriksiz/ liyakatsiz” tutumların sonucu…

OKTAY EROL

Demokrasiye, hukuk devletine inanmanın/ gönül vermenin/ sevdalısı olanın görülen bir yüzü olması gerekir! Bir yandan tüm despot tutum sergileyerek, bir yandan “eksikliğinin” yaşamsal bir sorun olduğunu vurgulayarak, bir yandan koltuğu bırakmamak için her düzenbazlığı ortaya koyarak “demokrasi/” hukuk” sözcüklerinin arkasına sığınılamaz! Günü gelir “görev” alırsın, başarılı olmadığında “çekip” gidersin! Nedense biz bu ya da benzerlerini hiç görmüyoruz! Öyle ki ülkesini, görev süresinde büyütmesine karşın Alman  Merkel’in başbakanlığı bıraktığını anlayamıyoruz ya da konuşmak/ gündemde tutup tartışmayı gerçekleştiremiyoruz! Seçim yitiren de, insanların canına mal olan da, yaptığı yanlışın ulusal geliri zora koyan da, gerçekleştirdiği uygulamalarla yurttaşı yoksulluğa sürükleyen de “yaylak” yerlerden serin! Sanki hiç bire şey olmamış, sanki yitiren yurttaş değilmiş, sanki açlıkla boğuşan çoğalmamış, haksızlıklar/ yalan algılar doruğa tırmanmamış gibi yerlerindeler! *** Şunun altını çizelim: ülkede insanlar her gün biraz daha yoksullaşırken, artık “mülk” edinmek dar gelirli/ orta gelirli/ emekçi/ asgari ücretli için olanaksızlaşırken, yurttaşlar yoksul/ varsıl ayrımına sürüklenirken, yurdun büyük çoğunluğu açlık sınırı altında yaşamını sürdürürken, kendini anlatmakta zorlanırken, et/ süt/ soğan/ patates gibi temel gereksinmeleri almakta sorun yaşarken… Yalnız bunlar değil ebette… İşsiz genç nüfus sayısı var, belli bir yaşa gelmelerine karşın sosyal güvenlik haklarından yararlanamayanlar var, evlenemeyenler var! Bunları yapamayan gençlerin içinde bulunduğu psikolojiyle birlikte, bu gençlerin ailesinin/ çevresinin durumun düşünün… Tüm bunlarla iç içeyken, “iktidarın” güç yitirmesi beklenirken, “muhalefetin” umut olması coşkusu yaşanması gerekirken; bugün yaşananlardan kim sorumludur acaba? Seçim yitirilse bile “yitirmeyen” politikacılar mı, yoksa beklentiler içerisinde olan seçmen mi? Seçmen bunun yanıtını istiyor; bu süreçte “yapamayan çekilsin” diyor! *** Genelde “iktidar” içerisinde yaşanırdı “pişkinlik” olgusu…  Aylardır “kazandık, geliyoruz, kapılar açılıyor” diye alanlarda söylev veren “muhalefetin” sözcüleri; bir yandan “gidin” diyenleri “trollükle” suçlarken, CHP sözcülerinden Faik Öztrak’da “2028’de iktidarız” dedi! Bu “pişkinliğe”, bu yurttaşların “dar yaşam alanları” üzerine kurulu söyleme gerçekten “pes” demekten başka söz kalmıyor! Bir bakıyorsunuz sözü söyleyene, beş dönemdir vekil; vekil olmak için doğmuş gibi! Sanırım “işini” sorsalar ya “vekil” diyecek, ya da “politikacı”! İşin en düşündürücü yanı da, yaptıklarının “demokrasi/ hukuk” anlayışıyla koşutluğuna inandırmaya çalışmaları… İşte bu nedenle değişmeliler, işte bu nedenle “geleceklere” yer açmalılar, işte bu nedenle yurttaşın istemlerine kulak vermeliler! Yerel seçimlere “yenileşerek” gitmenin önündeki “beceriksiz/ liyakatsiz” tutumlarının sonucunu anlamalılar!
Benzer Videolar