İki Katır

Bir zamanlar iki katır yürüyormuş yan yana, Biri arpa yüklüymüş, diğeri de para: Köylülerden toz vergisi toplamışlar, Koca bir heybe dolusu mangır. Para yüklü katır da bir çalım, bir çalım. Başı havalarda, Boynunda çıngırak şıngır-mıngır. Zenginim zengin der gibi, sağa sola. Derken eşkıyalar sökün etmiş; Doğru vergi katırının üstüne tabii… Yakalamış geminden, durdurmuşlar. Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı. Eşkiyalar da ver yansın etmiş sopayı. İşte o zaman ağlamış katır, Dert yanmış tanrılara; — Ben böyle mi olacaktım, demiş, mi Yulaf yüklü katıra Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye. — Ya, kardeş, demiş öteki; Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bu bela gelmezdi.