Güvercin ile Karınca
Günlerden bir gün, uzak bir ülkede yaşayan sevimli bir güvercin varmış. Bu güvercin bir gün gezintiye çıkmış, gökyüzünde süzülerek uçuyormuş. Birden bire susadığını fark etmiş.
Susuzluktan boğazı kuruya bu kuş, su içmek için pınarın başına gelmiş. Pınarda tam suyu içecekken suya düşen bir karınca görmüş. Minik karınca, sudan çıkmak için çırpınıyormuş. Güvercin, karıncaya çok acımış, kıyıdan aldığı bir çöpü gagasıyla suya bırakmış. Karınca da, güvercinin bıraktığı çöpe tutunarak kıyıya ulaşmış. Karınca için tehlike tam geçti derken bu defa güvercini bir tehlike bekliyormuş. Güvercini fark eden bir avcı, hemen silahını güvercine doğrultarak nişan almış.
Karınca hemen avcının yanına gitmiş. Avcı tam ateş edecekken, avcının ayağını ısırmış. Avcı da o ağrı ile “ah” diye bağırmış. Sesi duyan güvercin pıırrr diye uçuvermiş. Böylece karınca da güvercinin iyiliğine karşı bir iyilik yapmış, borcunu ödemiş. İyiler kazanırken, kötü kalpli avcı hiçbir şey avlayamadan evinin yolunu tutmuş.