Yeniden başa dönmek…
Bizde, özellikle sağda bulunan politikacılar “korku” konusunda fırsat buldukça aba altından sopa göstermeyi alışkanlık yapmışlardır! “Hele bu günler bir geçsin/ bunları tek tek not ediyoruz” derler, ya da işi biraz daha ileriye götürerek “hem bu dünyada hem de öbür dünyada çok ağır bedel ödemek zorunda kalırlar” diyerek öd kesesine zarar verebileceklerini sanırlar; aklım almıyor gerçekten!
Sosyal medyada,” iktidar” yanlısı bir hesap, Ekrem İmamoğlu’nun yaz dinlencesinden kalma bir fotoğrafı paylaşmıştı. İmamoğlu’nun elinde bulunan bardağa işaret ederek “sözde cumhurbaşkanı yardımcınız olacak” diye de yorum yazmıştı; açıkça söylemem gerekirse, kimsenin/ kimsenin yaşam biçimine tutu koymasını hoş bulamam, anlayamam da!
***
Herkes tek/ tip mi giyinsin isteniyor, herkes aynı yemeği yesin, herkes aynı partinin arkasından mı koşsun isteniyor, herkes aynı şeyleri mi düşünsün isteniyor, herkes “iktidarın” algısını baş üstünde tutsun, umursamazlıkları görmezden gelsin, açlığı bilmesin, yoksulluğu yazgı bilsin, fahişçiyi/ tacizciyi/ hukuk tanımamazlığı/ “ben bilirimciliği alkışlasın mı isteniyor?
Bu düşünce, Kurtuluş Savaşı kazanmış, yurt sevgisi oluşmuş, utkunun tadını almış bir ulusun yurttaşları için benimsenecek bir olgu değildir, olamaz da!
Bu olguyu yurttaşlar kadar, tüm politikacıların da bildiğini, içlerine sindirdiklerini sanıyorum; kanımca yanılmıyorumdur…
***
“Bu ülkede hukuk var mı, adalet var mı, yargı sisteminin aldığı kararlar yerinde mi” sorusunun yanıtını verecek olan yirmibir yıllık “iktidar”! Yaklaşık ellibin yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan yüzyılın yıkımında “asıl sorun” nasıl “denetim eksikliği/ iş yapanın liyakatsizliği” ise, alınan kararların yerinde olup/ olmadığının sorumlusu da “iktidar”!
Bu yurdun siyasi partileri var, siyasi partilerin oy verenleri, milletvekilleri var…
Herhangi bir siyasi parti “anayasal bir suç” işlemişse eğer, bunun sorgulayıcısı/ cezalandırıcısı/ karar vericisi yargı sistemidir! Arkasına aldığı üç kişiyle, “anayasal kararı” dinlememeyi “vatanseverlik” sayarak, korku salması hiç içime sinmiyor!
***
“İktidara” yakınlığı, hem de yaptıklarına övgüler dizmekle bilinen BBP’si Genel Başkanı Mustafa Destici, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olarak açıklanmasından, HDP’den görüşme çağrıları gelmesinin ardından konuştukları yenilir/ yutulur değil!
Altımilyon seçmeni olan, mecliste grubu bulunan, söz istenerek konuşulan gücü bulunan bir siyasi parti için Destici’nin dedikleri şöyle:
“PKK’nın uzantısı HDP’nin içerisinde olduğu ya da desteklediği bir cumhurbaşkanı adayı, bir ittifak desteklenemez. Bunun ağır vebali olur. Hem bu dünyada hem de öbür dünyada çok ağır bedel ödemek zorunda kalırlar.”
Yeniden başa dönmek istemiyorum; boş yere enerji tüketiliyor, boş yere yaşam umudu yok ediliyor! Bu döğüşün her şeye zarar verdiğini öğrenelim artık!