Haberiniz Olsun Güzelliklerden

ADNAN DENİZ EĞİTİMCİ/YAZAR Türkiye’de eli ekmek tutan çoğunluk bulundukları yaşam biçiminin dışına çıkmak için adeta çırpınıyor. Daha fazlası benim olsun, biriksin, en iyi marka benim olsun, onlardan benim neyim eksik düşünceleriyle kendilerini zorlayarak olunmak isteneni ararken ellerinde var olan yaşamın tadını almaktan mahrum oluyorlar. Nedir bizi mutlu olmaktan mahrum eden? Neden sürekli kendimizi üzmek isteyişimiz? Var olanla yetinmek ve herkesi kendi değerleriyle baş başa bırakmak ve güzelliklerden mahrum olmamak adına yanı başımızdaki güzellikleri fark edebilmek değilimdir yaşamak. Almanya’da insanların yaşam biçimini gözlemlemiştim.60 Metre kare ve küçük bahçelerinde anın tadını yaşayan, biriktirmeyen ve çocuklarıyla mutlu ailelerin çokluğu dikkatimi çekmişti. Onlar kaliteli yaşamın tadını alıyorlardı. Neden bizler çok şey elde edebilmek için az olan zamanımızı zindana çevirmekteyiz. Çocuklarımıza hazır bir şeyler bırakmak adına yaşamın bütün güzelliklerini kaçırıyoruz? Ben yemedim o yesin, ben giymedim o giysin anlayışına bilmeyerek ben yaşamadım o yaşasın anlayışını katıyoruz. Gençlik döneminde çok şeyler sahip olmak adına yitirdiğimiz o yılları nasıl geri getireceğiz? Var olan birikimler gerçekten bizi mutlu ediyor mu? Yoksa yalnızca varlığının çok olması mı bizi mutlu ediyor. Kazanmak güzel, ihtiyaçları tabi ki karşılayacaksınız ama çok kazanmak ve biriktirmek uğruna, yarın gerek olur anlayışı için sakın var olan güzel yaşantıları kaçırmamamız gerekir diye düşünüyorum. Biriktirmek aslında bazı ihtiyaçları geri plana atmak demek oluyor. Biz kendi ihtiyaçlarımızı sınırlayarak çoğaltmayı tercih edersek bizim yaşam standartlarımız kalmaz ve istenilen nitelikli yaşamı elde edemeyiz. İnsanoğlu gerçekten yaratılış itibarı ile bencilliğe yatkın varlıklardır. Kendine yakın olanlar dışında fedakârlıkları çok zor gerçekleştirirler yüzden edinilen veya çoğaltılan varlıklarınızı bıraktığınız kişiler, evlatlarınız kesinlikle atasının çok zorluklarla elde ettiğini ve kendisinin mutluğunu düşündüğünü belki ilk ele geçirdiğinde düşünür ama sonrasında bırakılan varlığın kendisine hak olduğunu düşünecektir. Bu yazı, evlatlarınızı düşünmeyin tarzda bir yazı değil, kendiniz inde olumlu standartlarda yaşama hakkınızın olduğuna dairdir. Bu yazı savurgan olun demek değil her şeyi kıvamında yerinde yapın kazanırken kaybetmeyin demektedir. Bu yazı dünyanın güzelliklerini sizde görün, imkânlarından sizde yeterince yararlanın, sevdiklerinizi hazıra alıştırmayın, zor zamanlarında yanında olun ama param olsun diye önünüzden akıp giden güzellikleri kaçırmayın demektedir. Hayat zorluklarla dolu bir yaşama serüvenidir ama dünyayı güzelleştiren ve insanların iyi yaşamasını sağlayan yine insanoğludur. İnsanlara tatiller niçin verilir. Dinlensinler kendilerini iyi hissetsinler diye değilmi? Başkalarının hak ettiklerini bizlerde hak ediyoruz. Biz çalışıyorsak kendimizi de ödüllendirmeyi bilmemiz gerekmez mi? O yüzden demem o ki insanların belirli bir limiti vardır. Bu ömür limiti, harcama limiti, zaman limiti, Bütün bu limitleri iyi değerlendirmek gerekir ve bu limitleri çok iyi değerlendirmeli ve insan kendisine daha fazla yük yüklememelidir. Her şey usulüne uygun ve kararında olmalı, bir şeyler yapayım derken gözümüzün önünden olanca güzelliğin akıp gitmesine göz yummamalıyız diyorum.
Benzer Videolar