Çözümün Bir Parçası Olabilmek…

ADNAN DENİZ EĞİTİMCİ/YAZAR

Yaptığınız bir yanlışlıktan dolayı özür dilemesini biliyor musunuz? Hatalı bir davranışınızdan dolayı hatalı olduğunuzu kabul edebiliyor musunuz? Yaptığınız hatayı bir daha yapmamaya gayret ediyor musunuz? İşte bunları yapabiliyorsanız sizden olgunu ve sizden büyüğü yok diyorum. Çünkü insanların en zayıf noktası ""Ben""olgusudur. Ben yanlış yapmam, ben haklıyım, benim dediğim doğru denildiği sürece çözümün değil problemin bir parçası olmaya adaysınız. İnsan beşer, şaşar. Bundan da doğal bir şey yoktur. Önemli olan haklıya hakkını verebilmek ve haksız olduğumuzu kabul edebilmektir. İnanın, gerçeği söyleyen insanlar yargılanmaz daha doğrusu onun bu davranışı takdirle karşılanır.

   Çok sevdiğim bir Atasözü vardır""Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme""Belki kısa süreli menfaatler elde edilebilir ama uzun sürede insanlar kendi şahsiyetlerinden çok şeyler kaybederler. Yapılan davranışlar ne duygusal yoğunluğa bağlı nede sırf akılın yalın hali ile harekete geçmemelidir. İnsan hem maddi hem de manevi âlemin ortak tezahürüdür. Onun için yapılan davranışlar, insan ilişkileri, sosyal paylaşımdaki iletişimlerde, hep insanların bu iki yönüne de hitap eden davranışlar hâkim olmalıdır.

  Hayattan beklentimiz nedir? Belki maddi anlamda çok şeyler elde etmiş olabiliriz. Ancak hiçbir madde bir dostun, bir arkadaşın yerini tutamaz. Bir dost ya da arkadaş veya akraba bir günde elde edilecek bir nesne değildir. Elde edilen bütün değerlerin bir çabası bir emeği vardır. Bu emekleri bir sözle, bir anlık kendimize hâkim olmamakla silip atamayız. Elimizdeki değerlere sahip çıkmalı ve onların en ufak sıkıntısında dahi yanında olmalıyız.

 Günümüz toplum psikolojisi maalesef çok karmaşık bir hal almıştır. Bunun nedeni bence insanlardaki değerlere duyulan saygı ciddiyetsizliği veya boşluğu ve inançlardaki eğitim eksikliğidir. Günümüz insanları maalesef kendisinin maddi açlığını doyurmakla meşguldür. Ancak bütün ihtiyaçlarını elde ettikten sonra derin bir boşluğun içerisinde ve psikolojik rahatsızlıkların içinde boğuşmakla kendisini bulacaktır.

 Hayatın içerisinde mutlu yaşayabilmek için öncelikle insanın kendisi ile barışık olması, başkalarını olduğu gibi kabul edebilmesi ve elindeki değerlere sahip çıkması gerekir. Ayrıca kendisinin manevi yönünü de geliştirmesi, arkadaş ilişkilerine değer vermesi, kendisine yapılmasını istemediğini başkalarında yapmaması gerekir.

  Günümüz insanının ortaya çıkardığı sorunlara bakacak olursak ben olgusunun, dolayısıyla bencilliğin bu sorunların ana maddesini oluşturduğunu görmekteyiz.

  Bence bir problem karşısında ani tepki vermeden önce karşılıklı olarak birbirimize yardım ederek problem çözen taraf olma eğilimini ön plana çıkarmalıyız. Sorunlar her an istenildiği zaman çıkarılabilir. Ama problem çözmek bir beceri işidir ve uzmanlık ister.

 Problem çıkaran kişi aslında problem çıkarmakla kaybeden taraf anında olur. Belki problem çıkarana karşı o an için her hangi bir şey söylenmez ama her an yargılanır ve o kişiden hızlı bir uzaklaşma çabalarının artığı gözlemlenir. O zaman problemli tarafın hangi amaca hizmet ettiği söylenebilir? Tabiî ki devamlı kaybeden tarafın adayıdır.

 İşte bu gözlemlerden ve yaşamsal çıkarımlardan elde edilen sonuçlara göre, kesinlikle problem çıkaran değil, çözümün bir parçası olmalıyız. Problemli taraf hala bencilliğin içerisinde bataklığa sürükleniyor ve insanlara çamur sıçratıyorsa, sanırım o çamurlu suların yanlarında fazla dolaşmamak en kestirme yol olur.

 Elde ettiğimiz değerlerimize her zaman sahip çıkmalıyız. Kendimizi iyi yetiştirmeli hiçbir zaman tek yönlü hareket etmemeliyiz. Çünkü insanoğlu madde ve ruh"un birleşiminden oluşan yaratanın akıl vererek en yüksek mertebeye ulaştırdığı bir varlıktır. Unutulmamalıdır ki insanoğlunun bir yaratılış gayesi vardır. Bu yaratılış gayesi doğrultusunda kavgasız, gürültüsüz saygı ve sevgiyle kalın…

Benzer Videolar